Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/240 E. 2010/261 K. 14.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/240
KARAR NO : 2010/261
KARAR TARİHİ : 14.12.2010

İtirazname : 2010/257971
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ÇANAKKALE 1. Asliye Ceza
Günü : 21.05.2008
Sayısı : 146-341

Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık B… A… ’nın 5237 sayılı TCY’nın 265/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 58. madde uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infazına ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin, Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.05.2008 gün ve 146-341 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 12.02.2010 gün ve 19995-808 sayı ile;
“Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve dereceleri takdir kılınmış, 5728 sayılı Yasayla değişik CMK’nun 231. maddesinin uygulanmama gerekçeleri gösterilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin sanığın suç kastı bulunmadığına, cezaların paraya çevrilip ertelenmesi gerektiğine ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi onanmasına…” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 10.11.2010 gün ve 257971 sayı ile;
“…Tekerrüre esas alınan mahkûmiyetin incelenmesinde; hükümlünün 09.02.2006 tarihinde işlediği alkollü araç kullanmak suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçun- dan Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13.04.2006 tarih 2006/144 esas 2006/259 karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nun 179/3. maddesi yollamasıyla anılan Yasanın 179/2, 52/1-2. maddeleri uyarınca neticeten 1.800 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasından ibaret olduğu, anılan hükmün temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 21.05.2007 gün 2007/5839-7149 sayılı ilamı ile ‘temyizi mümkün olmadığından sanığın temyiz isteğinin CMUK’nun 317. maddesi gereğince reddine’ karar verildiği anlaşılmıştır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18/1-a maddesindeki, ‘5271 sayılı CMK’nun yürürlüğe girmesiyle 1412 sayılı CMUK’nun yürürlükten kaldırılacağına’, yine 5320 sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasındaki, ‘Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici ikinci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326 ncı maddelerinin uygulanacağına’, ilişkin hükümler nazara alındığında, 1412 sayılı CMUK’nun 305 ila 326. maddelerinin uygulanmasına devam olunduğu görülmektedir.
1412 sayılı CMUK’nun 305/2. maddesinde ise, ikimilyar liraya kadar olan para cezalarına dair hükümlerin kesin nitelikte olduğu, tekerrüre esas alınamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda anılan maddeler ve anlatımlar karşısında: Mahkemece tekerrüre esas alınan önceki mahkûmiyetin kesin nitelikte olduğu ve tekerrüre esas alınamayacağı” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire onama kararının kaldırılması ve tekerrüre ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi istemi de bulunulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık; kesin nitelikteki geçmiş mahkûmiyetin 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas olup olmayacağına ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkeme tarafından tekerrüre esas alınan Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 13.04.2006 gün ve 144-259 sayılı kararı, 5237 sayılı TCY’nın 179/2 ve 52. maddeleri uyarınca hükmolunan 1800 Lira adli para cezasından ibaret olup, bu hükme yönelik sanığın temyiz istemi de Yargıtay 2. Ceza Dairesince 21.05.2007 gün ve 5839-7149 sayı ile cezanın miktar yönünden kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddesi uyarınca reddedilmiştir.
5271 sayılı CYY’nın 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine 5320 sayılı Yasanın 18/1-a maddesi uyarınca 1412 sayılı CYUY yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni usul yasasının sisteminde yasa yolları içinde istinafa yer verilmesi ve bölge adliye mahkemelerinin henüz göreve başlamaması nedeniyle 5320 sayılı Yasanın “Temyiz ve Karar Düzeltme” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır” hükmüne yer verilmek suretiyle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında 1412 sayılı CYUY’nın 305 ila 322. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın “Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler” başlıklı ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 305. maddesi; “Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, on beş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümleri hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtay’ca re’sen tetkik olunur.
1. İki milyar liraya kadar (İki milyar dâhil) para cezalarına dair olan hükümler,
2. Yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343 üncü madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir” hükmünü içermekte olup, maddenin 2. fıkrasında sayılan ve kesin olduğu belirtilen hükümlerin tekerrüre esas olmayacağı maddenin son fıkrasında açıkça belirtilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun birçok kararında da açıkça vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCY’nın 50. maddesinde, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir” hükmüne yer verilmesine karşın, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki “Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez” hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar Lirayı (2000 YTL) aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Hükümlünün yerel mahkeme tarafından tekerrüre esas alınan önceki mahkûmiyeti 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddenin 2. fıkrası uyarınca kesin nitelikte olup temyiz yeteneği bulunmamaktadır.
Tekerrürü eski sistemden farklı olarak, bir infaz kurumu şeklinde düzenleyen yasa koyucu tarafından, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmak istenseydi, o takdirde 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesine aynen 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin 4, 5 ve 6. fıkralarına istisna getirildiği gibi benzer bir düzenleme eklenmesi gerekirdi. 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesinde CYUY’nın 305/son maddesinin yürürlükte olmadığına ilişkin böyle bir istisna öngörülmediğine göre, bu normun yürürlükte olduğunun ve dolayısıyla kesin nitelikteki mahkûmiyetlerin tekerrüre esas alınamayacağının kabulü zorunludur.
Bu nedenle, yürürlükte olduğunda hiçbir kuşku bulunmayan bir yasa maddesinin, yeni ceza sisteminde tekerrür için getirilen düzenlemelerle uygunluk arzetmediği gerekçesiyle yapılacak bir yorumla, üstelik sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanmamasının yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının kesin nitelikteki geçmiş mahkûmiyetin tekerrüre esas alınarak sanığa hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş olması isabetsizliğinden bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak tekerrürün uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle yerel mahkeme hükmünün düzetilerek onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevi yaptırmamak için direnme suçuna ilişkin 12.02.2010 gün ve 19995-808 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.05.2008 gün ve 146-341 sayılı hükmü¬nün kesin nitelikteki geçmiş mahkûmiyetin tekerrüre esas alınarak sanığa hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş olması isabet¬sizliğinden BOZULMASINA,
Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümün hükümden çıkartılması suretiyle yerel mahkeme hükmünün DÜZETİLEREK ONANMASINA
4- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.12.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.