Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/224 E. 2011/5 K. 25.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/224
KARAR NO : 2011/5
KARAR TARİHİ : 25.01.2011

Tebliğname : 2008/85852
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 6. Ağır Ceza
Günü : 26.12.2007
Sayısı : 238-363
Sanık Ü.O..’ın yağma suçundan eylemine uyan 5237 sayılı TCY’nın 149/1-a-c, 150/2 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesince 28.03.2006 gün ve 4-42 sayı ile verilen hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 14.05.2007 gün ve 14130-5969 sayı ile;
“5237 sayılı TCY’nın 150. maddesinin 2. fıkrasındaki ‘malın değerinin azlığı’ kavramının, 765 sayılı TCY’nın 522. maddesindeki ‘hafif’ ve ‘pek hafif’ ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, ‘değerin azlığı’nın 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu; bunun, daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar (örneğin; birkaç meyve veya ekmek, yiyecek; bir-iki defter, kalem veya sigara, bira ve benzeri), değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, aynı Yasanın 150/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında; yukarıda belirtilen ölçütler ışığında, katılan kurumdan yağmalanan 740 YTL paranın değeri az olmadığı halde, anılan Yasanın 150/2. maddesiyle değerin azlığı nedeniyle belli oranda indirim yapılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 26.12.2007 gün ve 238–363 sayı ile;
“28.03.2006 tarihli kararda 5237 sayılı Yasanın 150/2 maddesi uygulanırken, 765 sayılı Yasanın 522. maddesindeki ölçütler değerlendirilerek hüküm kurulmamıştır. 5237 sayılı Yasanın 150/2. maddesinde aynen ‘yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir’ denilmiştir. Yasa metninde yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı zikredilmiş olup, yasa metninde ve 5237 sayılı Yasanın 150. maddesinin yasama organında kabulü sırasındaki gerekçesinde ‘daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinmesi kadar, değer olarak da az olan şeyi alma durumu’ ölçütleri bulunmadığından ve madde metninde doğrudan suçun konusunu oluşturan malın değerinin azlığına atıf yapılması nedeniyle, TCY’nın 150/2. maddesinin olayda uygulama olanağının bulunduğu” gerekçesi ile ilk hükümde direnmiştir.
Hükmün katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının “bozma” istekli 22.09.2010 gün ve 85852 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Katılan kuruma ait Fener PTT Şubesine gündüz saatlerinde kimliği belirlenemeyen bir kişi ile birlikte gelen sanık Ü.O..’ın silah tehdidi ile 714 TL’yi aldıktan sonra, başka bir yerde para olup olmadığı sorusuna olumsuz cevap alması üzerine suç ortağı ile birlikte olay yerinden kaçmaları şeklinde gelişen maddi olayda, suçun sübutu ve nitelendirilmesinde bir uyuşmazlık olmayıp, bu kabulde dosya içeriği itibariyle de herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; somut olayda 5237 sayılı TCY’nın 150/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
PTT Genel Müdürlüğüne ait 01.11.2005 tarih ve 133674 nolu günlük nakit zimmet fişi içeriğine göre 6.000 TL’nın G.. isimli kişi tarafından teslim edildiğinin belirtildiği,
01.11.2005 günlü gişe sayımı açıklama ve tutanağı içeriğine göre, Fatih PTT Merkez Şubesinde olay günü 714,62 TL sayım noksanının bulunduğunun tespit edildiği,
25.11.2005 günü sanık müdafiinin de hazır bulunduğu ortamda yapılan teşhis işlemine göre; olay günü yüklenen suçun işlendiği PTT şubesinde çalışan K. S..’nun beş kişi arasından sanık Ü. O..’ı iş yerinin bankosundan kendi olduğu kısma doğru bankonun üstünden atlayarak gelen ve “kalk yerinden, yere yat, başka nerede para var” diye söyleyen kişi olarak teşhis ettiği,
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü Otomatik Parmak İzi İşlemleri Büro Amirliğince düzenlenmiş olan 27.11.2005 gün ve 2005/8412 sayılı ekspertiz raporunda; banko üzerinden elde edilen parmak izinin AFİS’de 034-015-05-08412-1-1 anahtar no ile yapılan karşılaştırmasında, Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği görevlilerinin 26.11.2005 günü olayla ilgili yakalayarak gözaltına aldıkları ve mukayese on parmak basım izi alınan, Çanakkale Çan nüfusuna kayıtlı, Çanakkale-1974 doğumlu, A. ve Z.oğlu Ü. O.’ın sol el orta parmak izinin aynısı olduğunun belirlendiği,
Anlaşılmaktadır.
Olayın meydana geldiği PTT şubesinde çalışan K.S. 01.11.2005 tarihinde kollukta; “Olay günü saat 15:45 sıralarında para nakil aracı geldi ve araca 6 milyar lira teslim ettim, yaklaşık 15-20 dakika sonra biri şişman kısa boylu 1,60-65 boylarında ablak suratlı, kirli sakallı, hırkalı mavi kot pantolon, başı şapkalı 30-35 yaşlarında, diğeri silahlı siyah şapkalı siyah gözlüklü siyah pardösülü 20-25 yaşlarında zayıf suratlı 2 kişi içeri girdi, şişman olan içeriye koşarak girip ‘bu bir soygundur’ dedi, hemen ardından silahlı şahıs silahını dolduruş yaptıktan sonra bana doğrulttu, silahlı şahıs silahı bana doğrultup beklerken diğer şişman şahıs bankonun üzerinden atlayıp bana ‘yere yat’ dedi, ben de dizlerimin üzerinde yere oturdum, oturduğum sandalyenin sağ tarafında bulunan para çekmecesini çekti ve çekmecenin içerisinde bulunan 500-600 YTL civarında parayı aldı, daha sonra ‘daha başka para yok mu’ diye sordu, ‘vardı ama para nakil aracına verdim’ demem üzerine tekrar geldiği gibi bankonun üzerinden atlayarak kaçtılar, bu şahıslardan şişman olanı görsem tanıyabilirim, diğer silahlı şahısı görsem tanıyamam. Bu iki şahsın kaçmasından sonra dışarı çıkarak ‘hırsız var yetişin’ diye bağırdım, çevreden öğrendiğim bilgiye göre bu iki şahıstan başka yeşil renkli tipo içerisinde iki şahsın daha olduğunu öğrendim” şeklinde anlatımda bulunmuş, yargılama aşamasında da benzer şekilde olayı anlatmıştır.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık Ü.O.savcılıkta; “seyyar olarak ticaret yaparım. Benim okuma yazmam yoktur. Benim geçmiş sabıkam yoktur. Ancak bazı suçlardan dolayı suç sicil kaydım olabilir. Ben 25.11.2005 tarihinde bir başka suçtan dolayı yakalandım. O suçtan tutuklandım. Halen Bayrampaşa Cezaevinde yatmaktayım. 25.11.2005 tarihinde evimden dışarıya çıktığımda polisler beni yakaladılar. Bana T.K.ve S.K.’nı sordular. Ben de onları tanıdığımı söyledim. Anladığım kadarı ile bu kişiler gasp olayına karışmışlar. Bunların arkadaşı olmam nedeni ile ben de gözaltına alındım. Ben T.ve S.ile hiçbir olaya karışmadım. 01.11.2005 günü ..İlçesinde ..Mah. … Sok.’taki PTT şubesinden soygun olayı ile de benim hiçbir ilgim yoktur. Bana ait parmak izinin bu yerde nasıl bulunduğunu bilemiyorum. Ancak ben daha önce Balat’ta …… Sokakta oturuyordum. Bize yakın olduğu için PTT’nin Fener Şubesine sık sık giderdim. Benim parmak izim o zamandan kalmış olabilir. Ben yakalandıktan sonra teşhis de yaptırdılar. Ancak birçok olay nedeni ile teşhis yaptırıldığı için bu olay nedeni ile yapılan teşhis işlemini ayırt edemiyorum. Söz konusu PTT şubesinin çalışanı beni nasıl teşhis etmiş bunu bilemiyorum. Dolayısı ile buna ilişkin teşhis işlemini ve müsnet suçlamayı kabul etmiyorum” şeklinde savunmada bulunmuş, Sulh Ceza Mahkemesi sorgusunda ve yargılama aşamasında da benzer şekilde savunma yapmıştır.
Ceza Genel Kurulunun 25.03.2008 gün ve 15-59 sayılı kararı başta olmak üzere bir çok kararında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCY’nın 150/2. maddesinde; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir” hükmü yer almakta iken, anılan hüküm, 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Yasanın 17. maddesi ile; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir” şeklinde değiştirilmiştir.
Maddenin ilk hali ile yağma suçlarında, konu değerin azlığı nedeniyle yargıca cezada indirim yapma zorunluluğu getirilmiş, daha sonra yapılan değişiklikte ise indirim yapıp yapmama konusunda hakime takdir yetkisi tanınmıştır.
Madde, yağma suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile yasa koyucu tarafından neyin kastedildiği, duraksamaları önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat yargıca, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Yargıç, gasp edilen veya gasp edilmeye kalkışılan şeyin değerinin azlığını ceza indirimi yapmakla değerlendirebilecektir.
Bu nedenle, 5237 sayılı Yasanın 150/2. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı TCY’nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtay’dan anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir.
Yargıç, bu değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, olayın özelliklerini dikkate alacak, 5237 sayılı TCY’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde ceza adaletini sağlayacaktır. Görüldüğü gibi, madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek cezadan indirim yapılmasından ibaret değildir. Olayın özelliği her olayda değerlendirmeye konu edilecek, meydana gelen haksızlığa faili iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek indirim yapıp yapmama konusunda takdir kullanılacak ve maddenin uygulanıp uygulanmamasına ilişkin gerekçe kararda gösterilecektir.
Buna karşılık maddenin uygulanmasındaki en önemli ölçüt, kuşkusuz değer ölçüsüdür. Ölçüye konu edilmesi gereken değer ise, fiilen gasp edilen olmayıp, eylem kastına dahil edilen olmalıdır. Bu değerin ise “indirim yapılmasını” haklı saydıracak düzeyde az olması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Fener PTT Şubesinde kimliği belirlenemeyen bir kişi ile birlikte yağma eylemini gerçekleştiren sanığın, olay tarihinde değer olarak az kabul edilemeyecek 714 TL’yi aldıktan sonra şube çalışanına başka nerede para olduğunu sorması karşısında, şubede ne bulursa alma kastı ile hareket ettiği anlaşıldığından, olay tarihi itibariyle değer olarak da az kabul edilemeyecek 714 TL parayı yağmalayan sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 150/2. maddesi uyarınca indirim yapılması kabul edilemez.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Kurul Üyesi ise; “yerel mahkemenin direnme gerekçeleri isabetli olup, bu nedenle hükmün onanmasına karar verilmelidir” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2007 gün ve 238-363 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.01.2011 günü yapılan müzakerede, tebliğnamedeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.