YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/211
KARAR NO : 2011/49
KARAR TARİHİ : 12.04.2011
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 31.12.2009
Sayısı : 250-479
Nitelikli yağma suçundan sanık …’ın beraatına, sanık …’ın ise, eylemine uyan 5237 sayılı TCY’nın 148/1 ve 31/3. maddeleri uyarınca 5 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2008 gün ve 115-11 sayılı hükmün sanık … müdafii ile yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanıklar aleyhine temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 05.02.2009 gün ve 10497-1207 sayı ile;
“Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve sanıklar …ile …. haklarında yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde ise;
Sanık …’un tuvalette zorla mağdurun cüzdanındaki 20 YTL. ile cep telefonunu alması ve mağdurun svittşörtünü de zorla alarak kendisine verdiği diğer sanık …’ın olayı görüp müdahalede etmeden dışarıda gözcülük etmek suretiyle gerçekleşen eylemlerinin her iki sanık bakımından TCK.nun 149/1-c maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı gerekçelerle sanık …’ın beraetine ve diğer sanık …’un da TCK.nun 148/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi,
Sanık …’un tehdit ederek zorla mağduru hürriyetinden yoksun kıldığı oluşa uygun kabul edildiği halde 5237 sayılı TCK.nun 109/2. maddesi yerine aynı Kanunun 109/1. maddesi uyarınca ceza tayin edilmesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 31.12.2009 gün ve 250-479 sayı ile;
“Sanık … mağdur …’yı tutarak parktaki tuvalete sokmuş, burada darp ederek 20 TL parasını ve cep telefonunu almıştır. Ayrıca mağdurun sweat şörtünü çıkarttırıp tuvaletin dışındaki sanık …’a fırlatmıştır. Sanık …, mağdura ait şörtü almaksızın oradan ayrılmıştır. Mağdur … da bunu doğrulamıştır.
Dosya kapsamında birleştirme kararı verilen, mahkememizin 2007/132 esas sayılı dosyası kapsamında Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/2 sayılı sanık … hakkındaki sorgu tutanağında, tanık olarak dinlenen …. …. beyanında, sanık …’un, tuvalette mağdurun parasını aldığı sırada tuvaletin önünde beklediğini belirtmiş, tutanak da yer aldığı şekilde ‘Ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım’ demiştir. Aynı gün, Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/3 sayılı, sanık … …. hakkındaki sorgu tutanağında ise, gözle görülür bir şekilde 2007/2 sayılı sorgu tutanağındaki tanık beyanı kopyalanarak bu tutanağa yapıştırılmıştır. Ancak, yine 2007/3 sayılı sorgu tutanağında açıkça görüldüğü gibi ‘Ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım’ şeklindeki cümlenin üstü çizilerek paraf edilmiştir. Sanık …, tüm aşamalarda sanık …’dan korkusunu ifade etmeye çalışmıştır.
Olayın meydana geldiği, Gökçeada İlçe merkezi nüfusu 5500 olup, küçük bir yerleşim yeri olması dolayısıyla ilçe sakinleri birbirini tanımaktadır. Dosya kapsamından, sanık …’un suç işlemeye eğilimli, çevresinde korku duyulan bir şahıs olarak tanındığı anlaşılmaktadır. Sanık …’un olaydan kısa bir süre önce yine bir öğrenciye yönelik olarak (mahkememizin 2008/313-426 sayılı kararıyla) kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm giydiği çevresinde de bilinmektedir. Nitekim, 10.04.2007 tarihli 1 nolu duruşmaya katılan sanık …’un babası da onu çevresine zarar veren birisi olarak tanımlamıştır. Oluşa ilişkin yukarıdaki gerekçede de belirtildiği gibi, mağdurun arkadaşları olan tanıklar ….., …..,…. ve…., sanık …’u tanımaları nedeniyle olay yerinden kaçmışlardır.
Mahkememizce duruşmalardaki gözlemler sonucunda, sanık …’un, diğer sanık …’dan bir yaş küçük olmasına rağmen fiziksel nitelikleri bakımından oldukça iri yapılı ve boylu olduğu, sanık …’ın ise bedensel nitelikleri bakımından kısa boylu ve sanık …’un yanında adeta çocuk gibi kaldığı gözlenmiş; davranış biçimleri itibariyle de sanık …’un baskın kişiliğine karşılık sanık …’ın çekingen ve ezik halinin dikkat çektiği, bu nedenlerle sanık …’un kolaylıkla sanık …’ı etkisi altında tutabileceği gözlemlenmiştir.
Tüm bu deliller ve değerlendirmeler sonucunda, olay esnasında, sanık …’ın, sanık …’un kendisini de döveceğinden korktuğu, tuvaletin önünde kısa bir süre bekleyip, daha sonra da ilk fırsatta oradan ayrıldığına ilişkin savunmasının doğruluğu hususunda duruşmalarda mahkememizce tam bir vicdâni kanaat oluşmuştur. Nitekim, olay esnasında önce tuvalet önünde bekleyen sanık …’ın kısa bir süre sonra da mağdura ait tişörtü almaksızın oradan ayrılıp gittiğini mağdur da doğrulamıştır. 14.01.2007 tarihli tutanakta, bu tişörtün olay yerinde bulunduğu ve mağdura teslim edildiği belirtilmiştir. Böylelikle, suça herhangi bir şekilde iştiraki saptanamayan sanık …’ın üzerine atılı suçun sabit olmaması nedeniyle, sanık … hakkındaki mahkememizin 2007/115 esas-2008/11 karar sayılı kararında direnmek gerekmiştir” gerekçeleriyle yağma suçu yönünden direnerek ilk hükümdeki gibi sanık …’ın beraatına, sanık …’un ise basit yağma suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık … müdafii ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli, 05.10.2010 gün ve 221063 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme sanıklar hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’ın üzerine atılı nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığı, buna bağlı olarak da sanık …’ın eyleminin nitelendirilmesi noktalarında toplanmakta ise de, yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm olup olmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, sanık …’ın üzerine yüklenen yağma eyleminin sabit olmadığına ilişkin direnme gerekçesinde, “Dosya kapsamında birleştirme kararı verilen, mahkememizin 2007/132 esas sayılı dosyası kapsamında Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/2 sayılı sanık … hakkındaki sorgu tutanağında, tanık olarak dinlenen …. …. beyanında, sanık …’un, tuvalette mağdurun parasını aldığı sırada tuvaletin önünde beklediğini belirtmiş, tutanak da yer aldığı şekilde ‘ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım’ demiştir. Aynı gün, Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/3 sayılı, sanık … …. hakkındaki sorgu tutanağında ise, gözle görülür bir şekilde 2007/2 sayılı sorgu tutanağındaki tanık beyanı kopyalanarak bu tutanağa yapıştırılmıştır. Ancak, yine 2007/3 sayılı sorgu tutanağında açıkça görüldüğü gibi ‘ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım’ şeklindeki cümlenin üstü çizilerek paraf edilmiştir. Sanık …, tüm aşamalarda sanık …’dan korkusunu ifade etmeye çalışmıştır.
Olayın meydana geldiği, Gökçeada İlçe merkezi nüfusu 5500 olup, küçük bir yerleşim yeri olması dolayısıyla ilçe sakinleri birbirini tanımaktadır. Dosya kapsamından, sanık …’un suç işlemeye eğilimli, çevresinde korku duyulan bir şahıs olarak tanındığı anlaşılmaktadır. Sanık …’un olaydan kısa bir süre önce yine bir öğrenciye yönelik olarak (mahkememizin 2008/313-426 sayılı kararıyla) kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm giydiği çevresinde de bilinmektedir. Nitekim,10.04.2007 tarihli 1 nolu duruşmaya katılan sanık …’un babası da onu çevresine zarar veren birisi olarak tanımlamıştır. Oluşa ilişkin yukarıdaki gerekçede de belirtildiği gibi, mağdurun arkadaşları olan tanıklar ….., …..,…. ve…., sanık …’u tanımaları nedeniyle olay yerinden kaçmışlardır.
Mahkememizce duruşmalardaki gözlemler sonucunda, sanık …’un, diğer sanık …’dan bir yaş küçük olmasına rağmen fiziksel nitelikleri bakımından oldukça iri yapılı ve boylu olduğu, sanık …’ın ise bedensel nitelikleri bakımından kısa boylu ve sanık …’un yanında adeta çocuk gibi kaldığı gözlenmiş; davranış biçimleri itibariyle de sanık …’un baskın kişiliğine karşılık sanık …’ın çekingen ve ezik halinin dikkat çektiği, bu nedenlerle sanık …’un kolaylıkla sanık …’ı etkisi altında tutabileceği gözlemlenmiştir.
Tüm bu deliller ve değerlendirmeler sonucunda, olay esnasında, sanık …’ın, sanık …’un kendisini de döveceğinden korktuğu, tuvaletin önünde kısa bir süre bekleyip, daha sonra da ilk fırsatta oradan ayrıldığına ilişkin savunmasının doğruluğu hususunda duruşmalarda mahkememizce tam bir vicdâni kanaat oluşmuştur. Nitekim, olay esnasında önce tuvalet önünde bekleyen sanık …’ın kısa bir süre sonra da mağdura ait tişörtü almaksızın oradan ayrılıp gittiğini mağdur da doğrulamıştır. 14.01.2007 tarihli tutanakta, bu tişörtün olay yerinde bulunduğu ve mağdura teslim edildiği belirtilmiştir. Böylelikle, suça herhangi bir şekilde iştiraki saptanamayan sanık …’ın üzerine atılı suçun sabit olmaması nedeniyle” denilmek suretiyle, ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Yerel mahkemece, bozma ilamından sonra, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelere dayanılarak karar verilmiştir. İlk hükümde bulunmayan bu husus, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla yerel mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Yerel mahkemenin son uygulamasının yeni hüküm niteliğinde olduğu nazara alınarak dosyanın, bozma kararına uyularak sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm de dahil olmak üzere temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.