YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/21
KARAR NO : 2010/105
KARAR TARİHİ : 04.05.2010
Tebliğname : 2007/111816
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DERİNKUYU Asliye Ceza
Günü : 22.02.2007
Sayısı : 16-29
Sanık E. G..’in, her iki mağdureye karşı cinsel tacizde bulunmak suçundan 5237 sayılı TCY’nın 105/1 ve 43/1-2. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay; konut dokunulmazlığını ihlal suçundan aynı Yasanın 116/1-4. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, sanık hakkında 58 ve 53. maddelerin uygulanmasına ilişkin, Derinkuyu Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.11.2005 gün ve 273-266 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 27.11.2006 gün ve 2290-19004 sayı ile;
“…Sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki savunmalarında, suçu kabul etmediğini ve uzlaşma talebi olmadığını, şikayetçilerin de kovuşturma aşamasında uzlaşmayı kabul etmediklerini beyan etmeleri karşısında, cinsel taciz suçu yönünden 5271 sayılı CMK’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemlerinin yapılmasına gerek olmadığından ve 17.11.2005 tarihli celsede 5271 sayılı CMK.nun 238/2. maddesi uyarınca şikayetçilere davaya katılıp katılmayacaklarının sorulduğu ve katılmayacaklarını beyan ettikleri anlaşıldığından tebliğnamedeki 1 ve 2 numaralı bozma görüşlerine iştirak edilmemiş ve dosya içeriğine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
l)- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53/1. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbiri uygulanırken maddede yazılı bulunan hangi haklardan yoksun bırakıldığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2)- Hükümden sonra 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 24. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMY’ nın 253. maddesi uyarınca; soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanununda yer alan konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116) suçu uzlaşma kapsamına alındığından bu suçla ilgili olarak uzlaştırma girişiminde bulunulmasında zorunluluk bulunması” isabetsizliklerinden bozulmuştur.
Bozma kararının (1) nolu paragrafına uyan Yerel mahkeme, (2) nolu bozma nedenine karşı, 22.02.2007 gün ve 16-29 sayı ile;
“…Derhal uygulama ilkesinin sonucu olarak, usul işlemlerinin mutlaka muhakeme kanunlarına göre yapılacağı, yürürlükteki muhakeme kanununa uygun olarak yapılan işlemlerin sonradan değiştirilen muhakeme kanunu uyarınca geçerliliğini kaybetmeyeceği, yeni muhakeme kanununun yürürlüğe girmesinden sonra yapılması gereken usul işlemlerinin yeni kanuna tabi olacağı ve en önemlisi yeni muhakeme kanununun uygulanmasında yeni düzenlemelerin sanığın leh veya aleyhinde olmasına bakılmayacağı, yine 5560 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesindeki ‘Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hükme bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez’ hükmü karşısında Yargıtay bozma ilamının 2 numaralı bendinin yasaya uygun olmadığı sonucuna varılarak mahkememiz kararında direnilmesine karar verilmiş ve CMK’nun 253-254. maddeleri gereğince uzlaşma usulü uygulanmamıştır” gerekçesiyle ilk hükümde direnilerek sanığın yine aynı şekilde cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma istemli 04.03.2006 gün ve 20636 sayılı tebliğnameyle Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilen dosya, 2. Ceza Dairesince de 14.12.2009 gün ve 37735-46995 sayı ile; hükmün kısmen direnme niteliğinde olduğu gerekçesiyle Ceza Genel Kuruluna tevdii edilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 5560 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce verilmiş bulunan hükmün, Özel Dairece “uzlaşma müessesesinin kapsamının genişletildiği gerekçesiyle” bozulup bozulamayacağının belirlenmesine ilişkin ise de; kurulan hükmün, eylemli uyma sonunda verilmiş “yeni bir hüküm” olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Dosya incelendiğinde,
Bozma kararından sonra, yerel mahkemece hem sanığın, hem de müştekilerin duruşmaya davet edildikleri görülmektedir.
Duruşma sırasında bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması üzerine ise, sanık uzlaşmak istediğini belirtirken, müştekiler uzlaşmak istemediklerini ifade etmişlerdir.
Bunun üzerine, yerel mahkeme (1) nolu bozma nedenine uyduğunu, (2) nolu bozma nedenine ise direndiğini belirtmek suretiyle hüküm vermiştir.
Dosya içeriğinden; ilk hükümden önce cinsel taciz suçunun uzlaşma kapsamında olduğu, konut dokunulmazlığını bozma suçunun ise uzlaşma kapsamında bulunmadığı anlaşılmaktadır. İlk hükümden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 5560 sayılı Yasa ile de konut dokunulmazlığını bozma suçu uzlaşma kapsamına alındığı, cinsel taciz suçunun ise uzlaşma kapsamı dışına çıkartıldığı, dolayısıyla, müştekiler tarafından bozmadan sonraki yargılamada sarfedilen “uzlaşmak istemediklerine” ilişkin beyanların, bozma kararına da uygun olarak “konut dokunulmazlığını ihlal” suçuyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, yerel mahkemece tarafların uzlaşmak isteyip istemedikleri konusundaki beyanları alınmış ve müştekilerin uzlaşmak istemediklerini belirtmeleri üzerine de uzlaşma ile ilgili olarak bir sonraki aşamaya geçilememiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanarak yeni ve farklı hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili dairesi tarafından yapılmalıdır.
Somut olayda;
Yerel Mahkemece, “konut dokunulmazlığını bozma suçuyla ilgili olarak taraflara uzlaşma teklifinde bulunulması lüzumuna” işaret eden (2) nolu bozma nedenine karşı direnildiği belirtilmiş ise de; taraflardan uzlaşma konusunda diyeceklerinin sorulması ve sanığın uzlaşma istemesine rağmen, müştekilerin uzlaşma istemediklerini açıkça belirtmeleri karşısında da uzlaşma müessesesinin uygulanmasıyla ilgili olarak bir sonraki aşamaya geçilmemiş olması nedeniyle, bozmaya eylemli olarak uyulduğunun kabul edilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla; yerel mahkemece direnildiği belirtilen hükmün aslında eylemli uyma sonunda verilmiş bulunan yeni bir hüküm olduğu kabul edilmekle, bu hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaklı görülmediğinden, dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararı eylemli uyma sonunda verilmiş yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.05.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.