YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/207
KARAR NO : 2010/238
KARAR TARİHİ : 30.11.2010
Tebliğname : 2010/40554
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi : YARGITAY 4. Ceza Dairesi
Günü : 10.06.2010
Sayısı : 7-19
Sanık Y… K…’ın yargı görevi yapanı etkileme suçundan beraatına ilişkin, Yargıtay 4. Ceza Dairesince verilen 10.06.2010 gün ve 7-19 sayılı hüküm, Yargıtay C. savcısı tarafından atılı suçun oluştuğu gerekçesiyle temyiz edilmekle, Yargıtay C. Başsavcılığının “bozma” istekli 27.09.2010 gün ve 40554 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Olay tarihinde Bursa Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan şüpheli Y… K…’ın, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/297 esas sayılı dosyasında mahkeme hakiminden, hakkında tedbir kararı bulunan dava konusu taşınmazın ifraz ve parselasyonuna izin verilmesini talep edip, dava sürecini etkilemek için çaba sarf etmek suretiyle yargı görevi yapanı etkilediği iddiasıyla 5237 sayılı TCY’nın 277. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi istemiyle açılan kamu davasında;
Yargıtay 4. Ceza Dairesince; “Sanığın, görülmekte olan bir dava nedeniyle yargılamayı yapan hakime iddia olunan sözleri söylediği kabul edilse dahi içeriği itibariyle ve taraflar arasında bir astlık üstlük ilişkisi bulunmamasına göre, emir verme, baskı uygulama ya da nüfuz icrası niteliğine sahip olmadığı açık olduğundan, TCY’nın 277. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs suçunun oluşmayacağı anlaşılmaktadır. Ancak eylemin, aynı adliyede görev yapan bir C. savcısı ile hakim arasında hatıra binaen yapılan iltimas derecesinde bir konuşma olarak kabulü mümkün ise de; sanığın aşamalarda değişmeyen ısrarlı beyanlarında, Hakim N… K… ile bu konuda hiçbir görüşmesinin olmadığını, kendisiyle sosyal anlamda dahi bir yakınlıklarının bulunmadığını savunması, Hakim N…K…in anılan dosyada görevsizlik kararı vererek el çektiği 22.07.2008 tarihi itibariyle kendisine karşı atılı suçun işlendiği yönünde herhangi bir yakınmada bulunmaması ve ancak aradan yaklaşık on aylık bir süre geçtikten sonra Adalet Müfettişlerince sanık hakkında başka bir konuda başlatılan ve disiplin cezası uygulanması görüşü ile sonuçlanan bir soruşturma sırasında tanık olarak dinlenmekte iken 11.05.2009 tarihli ifadesinde sanığın kendisini etkilemeye teşebbüs ettiğini dile getirmesi karşısında anlatımına itibar edilememiş ve bu iddiayı destekleyen başkaca kanıt bulunmadığı gözetilerek, sanığın yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği yönünde her türlü kuşkudan uzak vicdani kanaate ulaşılamamış olduğundan beraatine karar vermek gerekmiştir” gerekçesine dayalı olarak beraat kararı verilmiştir.
Hüküm, Yargıtay C. savcısı tarafından atılı suçun oluştuğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Görüldüğü gibi Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa isnat edilen yargı görevi yapanı etkileme suçunun oluşup oluşmadığına ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre:
Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/297 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde;
Dosya ekinde bulunan Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2008 gün ve 2008/28 değişik iş sayılı kararı ile Bursa İli Nilüfer İlçesi Balat Mahallesinde yer alan 4197 ada, 1 parsel numaralı taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbire karar verildiği,
Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 06.06.2008 tarihli dava dilekçesi ile davacılar İ…B…ve D… R…Gıda Tic. ve San. A.Ş. vekili Av. S.. L…tarafından davalı M… B… aleyhine açılan tapu iptali tescil veya alacak davası ile dava konusu Bursa İli Nilüfer İlçesi B….Mahallesinde bulunan ..ada, … parsel sayılı 1543/2399 hisse itibarıyla M… B…ve 856/2399 hisse itibariyle Ekmasan A… Un Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı 21364 m² yüzölçümlü taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilinin, bunun mümkün olmaması halinde ise, 7.442.660 TL’nın davacılara ödenmesi ve 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş olan 2008/28 değişik iş sayılı ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesinin istendiği,
Esas defterinin 2008/297 sırasına kaydedilen dava dilekçesi üzerine 12.06.2008 tarihinde düzenlenen tensip tutanağı ile taraflara delil ibrazı için süre verilip, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı ve krokisinin istenip, duruşmanın 22.07.2008 günü yapılmasının kararlaştırıldığı,
Nilüfer Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan, anılan mahkeme tarafından ise esas hakkında dava açıldığından söz edilerek 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilen 18.06.2008 günlü yazı ile Nilüfer Belediyesi’nin 05.03.2008 tarihli Encümen Kararı ve Nilüfer Kadastro Müdürlüğünün 10.06.2006 tarihli değişiklik beyannamesi uyarınca M…B… hissesi üzerinde tedbir bulunan dava konusu taşınmazın ifraz ve taksiminin talep edildiği belirtilerek, tedbir şerhi yönünden muvafakat bulunup bulunmadığının sorulduğu, mahkemece aynı yazı üzerine Hakim-29875 imzasıyla, “Tedbirin devamı şartıyla ifrazında mahkememizce sakınca yoktur, 24.06.2008” şerhi not edildikten sonra Nilüfer Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan 24.06.2008 günlü yazı ile dava konusu taşınmazda, “Davalı M….B… hissesine konulan ihtiyati tedbirin taşınmazın ifrazı sonucu oluşacak yeni parsellere aynen uygulanmak şartıyla, taşınmazın ifrazı ve taksiminde mahkeme dosyası yönünden sakınca bulunmadığının” bildirildiği,
Nilüfer Tapu Sicil Müdürlüğünün 01.07.2008 tarihli cevabi yazısında, muvafakat yazısına istinaden yapılan ifraz ve taksim sonucunda üç parsele ayrılan taşınmazlardan … ada ….parselde kayıtlı 5000 m² ve …parselde kayıtlı 9000 m²’lik bölümlerin Ekmasan A… Un Fabrikaları A.Ş.,…parselde kayıtlı 7364,68 m²’lik kısmının da M…B… adına tescil edilip tedbirin M….B…adına isabet eden 6 sayılı parselde aynen devam ettiğinin açıklandığı, anılan cevabi yazı üzerine mahkemece “Hakim-29875” imzasıyla “Dava konusu taşınmaz toplam 21864,68 m² olup tapu kaydına göre 1543/2399 pay M….B….adına kayıtlı iken ifraz sırasında M…B….’nun hisseleri oranında tedbirin devamı doğrultusunda parsellerin oluşturulması gerekirken paylara göre ayrılarak, ancak 13741,43 m²’nin M….B…adına tescili yapılmayarak 7364,68 m²’lik kısmın tescil edilmesi, geri kalan parsellerde hisse kaydırılması yapılmış olduğundan oluşan .. ve … parseller üzerine de tedbir konulması” şeklinde açıklama yazılarak, aynı hususta kaleme alınan 01.07.2008 tarihli müzekkerenin Nilüfer Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderildiği,
02.07.2008 tarihinde davalı ve üçüncü kişi vekilinin ihtiyati tedbire itirazlarının duruşmada değerlendirilmesine ilişkin ek tensip tutanağı düzenlenerek 09.07.2008 tarihinin duruşma günü olarak belirlendiği,
09.07.2008 tarihli duruşmada dava konusu taşınmazlar üzerindeki takyitlere ilişkin borç miktarının tespiti için müzekkere yazılmasına ve dava konusu taşınmazların değerinin tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek duruşmanın 22.07.2008 gününe ertelendiği,
15.07.2008 günü keşif ve bilirkişi incelemesinin yapıldığı,
22.07.2008 tarihli celsede davalı tarafın işbölümü ilk itirazı kabul edilerek dosyanın talep halinde davaya bakmaya görevli Bursa Nöbetci Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/413 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde ise;
Talep üzerine gönderilen ve Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/413 esasına kaydedilen dava ile ilgili olarak kaleme alınan 06.08.2008 günlü tensip kararı uyarınca, diğer hususlar yanında, ifraz sonucu oluşan tapu kaydına göre dava dışı Ekmasan A…Un Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı …ada ..ve ..parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 02.06.2008 gün ve 2008/28 değişik iş sayılı karar ile konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, M… B… adına kayıtlı …ada … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki tedbir şerhinin ise ihtiyati tedbir niteliğinde olmak üzere tapu kaydına ihtiyati haciz şerhi konulmasına karar verilip, 07.11.2008 tarihinin duruşma günü olarak kararlaştırıldığı,
20.08.2008 günlü ara kararı ile Bursa İli N…İlçesi B…Mahallesinde bulunan davalı, Ekmasan A…Un Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı …ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerine ihtiyati haciz kararı konulmasına karar verildiği,
07.11.2008 tarihli celsede delil ibrazı için taraflara süre verilip duruşmanın 20.01.2009 gününe talik edildiği, 29.12.2008 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda her iki taraf vekilinin ihtiyati tedbirle ilgili taleplerinin heyet tarafından incelenerek reddedildiği, 20.01.2009 günlü celsede taraflara bilirkişi seçimiyle ilgili mehil verilip duruşmanın 24.03.2009 gününe bırakıldığı, 29.01.2009 tarihinde dosya üzerinde heyet tarafından yapılan inceleme neticesinde davacılar vekilinin 5 numaralı parsele yeniden haciz konulmasi isteminin reddine, dosyadaki “tutanaktır” başlıklı belge aslının sonradan doldurulup doldurulmadığının tespiti bakımından Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınmasına karar verildiği, 24.03.2009 tarihli duruşmada Adli Tıp Kurumu Başkanlığına yazılan müzekkere cevabının beklenmesine karar verilerek duruşmanın 09.06.2009 gününe talik edildiği, mahkemenin 26.05.2010 günlü kararı ile davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının esas yönünden reddine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık Hikmet Kanık yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; Bursa Adliyesinde 2. Asliye Ticaret Mahkemesi hakimi olarak görev yaptığını, olay tarihi olarak bildirilen 2008 yılı adli tatilinde nöbetçi hakim olarak çalıştığından Bursa Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde üye hakim olarak görevlendirildiğini, bu sürede mahkemeye intikal eden veya yapılan başvurular üzerine mahkeme heyetince birlikte ilgili dava dosyalarını inceleyerek kanıt durumuna uygun olarak kararlar verildiğini, bu kararların verilmesi sırasında aynı adliyede çalışan savcı Y…K…tarafından kesinlikle dosyalarla ilgili bir görüşme talebinde bulunulmadığını ve bu konuda tarafına hiçbirşey söylenmediğini belirtmiş,
Tanık M…P….yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; Bursa Adliyesinde 1. Ticaret Mahkemesi hakimi olarak görev yaptığını, 2008 yılı adli tatilinde nöbetçi hakim olarak kaldığından mahkeme başkanı olarak görev yaptığını, ihtiyati tedbir talepleri konusundaki görüşmeleri heyet olarak yaparak karara bağladıklarını, Savcı Y…K…’ı aynı adliyede çalışıyor olmaları nedeniyle tanıdığını, dosyalar konusunda kendisiyle görüşme talebinin olmadığını, M…. B…ile ilgili dava dosyasının Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından iş bölümü itirazı sonucu mahkemelerine gönderildiğini, tedbir kararının kaldırılmasının talep edilmesi üzerine heyet olarak hiçbir etki altında kalmadan karar verdiklerini, Savcı Y…K…’ın, Hakim N….K..ile davaya konu dosya hakkında görüşüp görüşmediğini bilmediğini söylemiş,
Tanık S… Ş…yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; sanık savcıyı aynı adliyede çalışıyor olmaları nedeniyle meslektaşı olarak tanıdığını, olay tarihinde Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi hakimi olarak görev yaptığını, söz konusu Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyanın görevsizlik kararı ile mahkemelerine geldiğini, bu dosya ile ilgili olarak Savcı Y….bey ya da başkası tarafından kesinlikle hiçbir talepte bulunulmadığını, bu konuda hiç kimsenin kendisiyle görüşmediğini, Savcı Y… bey ile Asliye Hukuk Hakimi Nizamettin bey arasında dosya konusunda bir konuşma olup olmadığını bilmediğini beyan etmiş,
Tanık N….Y… aşamalarındaki anlatımlarında özetle; 2007 yılı Temmuz ayından bu yana Bursa Cumhuriyet Başsavcı vekili olarak görev yaptığını, Savcı Y…K…’ı burada göreve başladıktan sonra tanıdığını, M…B…’nu Avukat S… L…ı şikayet ettiği bir dosyada birkaç kez ifadesini almış olması sebebiyle tanıdığını, bu kişinin ifadesini almadan yaklaşık bir ay kadar önce akşam yemeği için gittiği restaurantta Savcı Y… bey ile baş başa yemek yerken gördüğünü, Y…beyle oturması dolayısıyla siması dikkatini çektiğinden bir ay sonra şikayete geldiğinde bu kişinin M… B.. olduğunu öğrendiğini, sözünü ettiği şikayet kapsamında incelediği 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilen, M…B…’nun taraf bulunduğu dosya ilgili olarak, dosya incelemesini tamamladıktan sonra dost sohbeti sırasında dosyanın karışıklığından bahisle Hakim N… K…’e sorduğunda, bu dosya ile ilgili olarak savcı Y…’in de M… B… lehine kendisi ile görüşmeye geldiğini söylediğini, bu nedenle de Savcı Y…beyin M…B… ile tanıştığını dolaylı olarak duyduğunu, Y…K…’ı sadece savcı olarak ve görevi nedeniyle adliyedeki ilişkilerinden dolayı tanıdığını, kendisinin herhangi bir şekilde ne ideolojisini ne de yaşantısını bilmediğini, sadece gördüğü ve duyduğu bir olayı dürüstçe anlatmaktan başka bir beyanının olmadığını belirtmiş,
Tanık N…K… aşamalarındaki anlatımlarında özetle; 2004 yılı Şubat ayından itibaren 1. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi olarak görev yaptığını, Savcı Y…K…’ı da aynı kararname ile Bursa’ya atanmış olması nedeniyle göreve başladıktan sonra tanıdığını, hatırladığı kadarıyla 2008 yılı ortalarında soyadının Bebek olduğunu anımsadığı davacı adına vekili tarafından davalı M… B…ve aynı kişinin hissedarı olduğu Ekmasan A.Ş. adlı bir aile şirketi aleyhinde görevli olduğu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali, bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemli dava açıldığını, dava öncesinde dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen bir tedbir kararı olduğunu, yine hatırladığı kadarıyla tensipten sonra bir gün öğleden önce duruşma esnasında mübaşirinin Savcı Y…beyin arayıp görüşmek istediğini, kendisinin de duruşmaların saat 12 civarında bitebileceğini söylediğini, daha sonra öğle arası Savcı Y…K…’ın odasına gelerek davalı M..B…’nu tanıdığını, tedbir nedeniyle mağdur olduğunu, bir otel yapımı için anlaşma yapılmak istendiğini, bu nedenle davalının ifraz talebi bulunduğunu belirterek ifraza izin verilmesini istediğini, kendisine dosyayı inceledikten sonra dosyadaki delillere göre talebi değerlendireceğini, kendilerinin ilgilenmesine gerek bulunmadığını söylediğini, S…Y..K…’ın talebinin usulsüz olmadığını, dosyayı inceledikten sonra, hukuken bir sakınca olmadığını gördüğünden tedbirin devamı şartıyla ifraz ve parselasyon yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmadığına dair Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazıp davalı vekiline verdiğini, ertesi gün keşif sırasında kalemden arayan yazı işleri müdürü bu dosya ile ilgili olarak davacı vekilinin acil görüşme isteği olduğunu söylediğini, keşiften döndüğünde davacı vekilinin gelerek tapuda mahkemeden verilen iznin gözardı edilerek hisse temliki yoluyla mahkemece konulan tedbirin boşa çıkarıldığını, bu sebeple müvekkilinin alacağını alamayacağını, yeni duruma göre oluşan tapu kaydını da ekleyerek tedbirin yeniden değerlendirilmesi konusunda dilekçe ibraz ettiğini, tapu kaydını yeniden isteyerek incelediğinde, M…B… hissesinin bir bölümünün Ekmasan A.Ş.’ne temlik edilerek tedbirin M… B..’nun kalan hissesi üzerine konulup, diğer hisseler üzerinde tedbir bulunmadığını gördüğünü, bunun üzerine tedbir kararının boşa çıkartılmak istendiğini ve E…A.Ş.’nin hisselerini ayırma imkanı bulunmadığından tedbir kararının E…A.Ş. adına oluşturulan iki parsel üzerine de konulmasına karar verip tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazdığını, bunun üzerine Y… beyin birkaç kez odasına gelerek. taşınmaz üzerinde otel yapılmak üzere anlaşma yapılacağını, kısa süre içerisinde tedbir konusunun çözülmesi gerektiğini, aksi halde davalının mağdur olacağını, kendisi yönünden de tedbirin devamından dolayı sorumluluk doğabileceğini belirttiğini, tapuda yapılan işlemin mahkemece verilen iznin dışına çıkılarak yapıldığını, bu şekilde tedbirin boşa çıkarıldığını, oluşan bu duruma göre tedbiri diğer iki parsele de koyduğunu, tedbiri kaldırmasının kendisi yönünde sorumluluk doğuracağından dolayı oluşan iki parselden tedbiri kaldıramayacağını söylediğini, aynı gerekçeyle davalı vekilince yapılan yazılı itirazı da reddettiğini, davalı vekili aynı zamanda cevap dilekçesinde iş bölümü itirazında bulunduğundan, ilk duruşma sırasında itirazı kabul ederek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiğini, sonraki gelişmeleri bilmediğini, iki tarafı bulunan bir davada Savcı Y… K…’ın davalı vekilinden daha fazla ısrarcı tavrını etik bulmadığını dile getirmiş,
Sanık aşamalardaki savunmalarında özetle; suçlamayı kabul etmediğini, Hakim N… K…’i aynı adliyede görev yapmalarından dolayı tanıdığını, ancak altı yıllık sürede tahminen birkaç kez görüştüklerini, kendisiyle gerek adliye içerisinde ve gerekse adliye dışında mesleki, ailevi, özel ve sosyal yaşam anlamında paylaşımları ve herhangi bir irtibatlarının olmadığını, Hakim N…K…’le Adalet Müfettişine vermiş olduğu 11.05.2009 tarihli ifadesindeki gibi bir görüşme ve konuşmalarının olmadığını, Hakim N…. K..’in beyanının gerçeği yansıtmadığını, M… B…’nu tanıyor olmasının hakimin iddia ettiği konuşmayı yapmış olması anlamına gelmeyeceğini, böyle bir olay olsaydı tecrübeli bir hakimin bir tutanak tutup bunu ilgili yerlere bildirmesinin gerektiğini, bunu iddia edip gerekli bildirimi yapmamasının 5237 sayılı TCY’nın 279. maddesinde yazılı suçu işlemesi anlamına geleceğini, üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığını, suçun varlığı için “kast” unsurunun olması gerektiğini, iddiaya konu sözleri söylediği kabul edilse bile gerek genel, gerekse özel anlamda bir kasıtla hareket ettiğinin kabul edilemeyeceğini, M… B… aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararının Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde oybirliğiyle kaldırılıp, ihtiyati hacze dönüştüğünü ve bir kısım parsel için ise tamamen kalktığı ortadayken, hangi kararın hukuka uygun olup olmadığını tartışacak olan merciin Yargıtay olduğunu belirtmiştir.
765 sayılı TCY’nın 232. maddesinde, “Görülmekte olan bir davanın tarafeyninden biri hakkında sahabet veya garaz ve menfaata müsteniden hakimlere emir ve tahakküm veya nüfuz veya iltimas eden kimse birinci ve ikinci surette iki seneden ve üçüncü takdirde altı aydan az olmamak üzere hapsolunur. Fail memur ise başkaca müebbeden veya muvakkaten memuriyetten mahrumiyet cezasiyle de cezalandırılır. Bu müdahale üzerine dava haksız şekilde hüküm olunmuş ise ceza üçte biri kadar artırılır” biçiminde yer alan yargı görevi yapanı etkileme suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 277. maddesinde, “(1) Bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır” şeklinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 277. maddesiyle getirilen düzenlemede, yargıç kavramı yerine “yargı görevi yapanlar” tanımı kullanılarak, “yüksek mahkemeler ile adli, idari ve askeri mahkemelerin üye ve yargıçları ile Cumhuriyet savcıları ve avukatlar” da kapsama alınmıştır. Suçun maddi öğesi, yargı görevi yapanlara, emir vermek, baskı yapmak, nüfuz icra etmek suretiyle veya her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak etkilemeye kalkışmaktır. 765 sayılı Yasadaki düzenlemeden farklı olarak bu suçta, “yakınlık”, “düşmanlık” veya “yarar” şeklinde saikler de aranmamıştır. Ayrıca iltimas suretiyle etkileme, önceki düzenlemede suça vücut veren seçimlik hareketlerden biri iken, bu yeni yasada, etkileme teşebbüsünün iltimas düzeyini aşmaması, bir başka deyimle iltimas suretiyle etkileme, suçun daha hafif cezayı gerektiren nitelikli bir hali olarak düzenlenmiştir.
Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen ve masumiyet (suçsuzluk) karinesinin bir uzantısı olan “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” ceza yargılaması hukukunun evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir.
Bütün bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Olay tarihinde sanık Y…K…Bursa Adliyesinde Cumhuriyet savcısı, yargılama faaliyeti etkilenmeye çalışıldığı iddia olunan N…K…ise aynı Adliyede 1. Asliye Hukuk mahkemesi hakimi olarak görev yapmakta olup, aralarında bir ast-üst ilişkisi bulunmamaktadır. Bu itibarla sanığın, görülmekte olan bir dava nedeniyle yargılamayı yapan hakime iddia olunan sözleri söylediği kabul edilse dahi, taraflar arasında bir astlık üstlük ilişkisi bulunmamasına göre, emir verme, baskı uygulama ya da nüfuz icrası suretiyle eylemin gerçekleştirilmesi olanaklı değildir.
Sanık Cumhuriyet savcısı ile hakimin aynı Adliyede görev yapan meslektaşlar olması nedeniyle eylemin hatıra binaen yapılan iltimas derecesinde bir konuşma olarak kabulü mümkün ise de; sanığın tüm aşamalarda hakkındaki suçlamaları reddederek, iddia olunan konuda Hakim N…K… ile görüşme yapmadığı yönündeki ısrarlı ve aşamalarda değişmeyen savunmaları ile sanığın Hakim N…K..ile görüşme yaptığına ilişkin Hakim N… K…’in anlatımları dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt elde edilememiş olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın yüklenen suçu işlemediğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, somut olayda yargı görevi yapanı etkileme suçu gerçekleşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle, Özel Daire beraat hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Genel Kurul Üyesi ise; “Özel Daire beraat hükmünün Yargıtay C.Başsavcılığının temyiz istemindeki gerekçelerle” bozulması yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10.06.2010 gün ve 7-19 sayılı beraat kararının tebliğnamedeki isteme aykırı olarak ONANMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.11.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.