YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/193
KARAR NO : 2010/202
KARAR TARİHİ : 19.10.2010
Tebliğname : 2009/127243
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KOCAELİ 2. Asliye Ceza
Günü : 20.01.2009
Sayısı : 589-12
Sanık A. B..’ın müşteki T.Y..’a yönelik kasten yaralama suçundan eylemine uyan 765 sayılı TCY’nın 456/1, 55/3, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 900 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, müşteki Ö. Y..’a yönelik kasten yaralama suçundan ise 765 sayılı TCY’nın 456/4, 55/3, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 297 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen para cezaları anılan Yasanın 72. maddesi uyarınca toplanarak sonuç olarak 1.197 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.09.2005 gün ve 458-692 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.05.2008 gün ve 13002-7240 sayı ile;
“1- 18 yaşından küçük sanıkların yargılanmasının gizli yapılması ve hükmünde gizli tefhim edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK.nun 185. maddesine aykırı davranılması,
2- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 25/1 ve geçici 1/3 madde ve fıkrası uyarınca duruşmalarda Cumhuriyet Savcısının hazır bulundurulamayacağının gözetilmemesi,
3- 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle saptanması ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek ve ayrıntılı şekilde kararda gösterilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
4- 18 yaşından küçük sanıklar hakkında 5395 sayılı Kanunun 23. maddesinin uygulama alanının değerlendirilmemesi,
5- Sanık A.B..n yasal hakları hatırlatılarak savunması alınmadan karar verilmesi,
6- Mağdur T. Y..’ın burun kemiğinde oluşan kırığın hangi sanığın eylemi sonucu gerçekleştiği tesbite çalışılarak sonucuna göre sanıklar hakkında TCK.nun 463. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
7- İlk haksız hareketin kimden geldiği araştırılarak sonucuna göre sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışmasız bırakılması” isabetsizliklerinden bozulmuştur.
Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesince 20.01.2009 gün ve 589-12 sayı ile;
Özel Daire bozma ilamına 2. bendi hariç uyma kararı verilmiş ise de; bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında da sanığın sorgusu yapılmadan hüküm tesis edilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 27.08.2010 gün ve 127243 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; çocuklar hakkında büyüklerle birlikte genel mahkemelerde yapılan yargılamada Cumhuriyet Savcısının hazır bulundurulup bulundurulamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde;
Kocaeli C.Başsavcılığının 29.05.2003 gün ve 1590 sayılı iddianamesi ile sanık A. B..’ın inceleme dışı bırakılan yaşı büyük sanıklar Ş. K.., T. U… ve yaşı küçük sanık A. Y.. ile birlikte kasten yaralama suçunu işlediklerinden bahisle Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesince 15.10.2003 günlü oturumda verilen ara kararıyla sanıklar A. B.. ve A. Y..’in yaşlarının 18’den küçük olması nedeniyle bu sanıklar hakkındaki dava dosyasının tefrik edilerek 2253 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca Kocaeli Çocuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Kocaeli Çocuk Mahkemesince 14.04.2004 gün ve 913-278 sayı ile, mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyası ile Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/458 esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan bahisle, 1412 sayılı CYUY’nın 2 ve 3. maddeleri gereğince davaların Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/458 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve yargılamanın Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/458 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar verildiği,
Tüm sanıklar hakkında genel mahkeme sıfatıyla yargılama yapan Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2005 gün ve 458-692 sayı ile, müştekiler T.Y..ve Ö. Y..a yönelik kasten yaralama eylemleri nedeniyle sanıkların hükümlülüğüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
2253 sayılı Yasanın “suçların birlikte işlenmesi hali” başlıklı 9. maddesinin 3. fıkrası,
“Davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi halinde; genel mahkemeler, yargılamanın her safhasında çocuk mahkemelerinin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verebilir. Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür.”
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun “iştirak halinde işlenen suçlar” başlıklı 17. maddesinin 3. fıkrası ise,
“(3) Davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi hâlinde, genel mahkemelerde, yargılamanın her aşamasında, mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir. Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
Her iki yasanın ilgili maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, iştirak halinde suç işleyen yaşı küçük sanıklar ile yaşı büyük sanıkların ayrı ayrı görülmekte olan davalarının mahkemelerin karşılıklı uygun görmesi sonucunda genel mahkemelerde birleştirilebileceği ve birleştirme sonrasında yargılamanın da genel mahkemede ve bu mahkemenin tabi olduğu usule göre yapılacağında kuşku bulunmamaktadır. 5271 sayılı CYY’nın, “duruşmada bulunacaklar” başlıklı, 188. maddesinin birinci fıkrasında duruşmada hükme katılacak hakimler ve C. Savcısının hazır bulunması genel koşuluna yer verildikten sonra, 2. fıkrada açıkça, sulh ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda C. Savcısının bulunmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkeme yaşı küçük olan sanık A. B..hakkındaki yargılamayı haklarında verilen hükümlülük kararı kesinleşen yaşları büyük sanıklar ile birlikte genel mahkeme sıfatı ile yaptığından duruşmalarda C. Savcısının hazır bulunması usul ve yasaya uygundur.
Ancak, incelenen dosyada yerel mahkemece sanığın usulüne uygun olarak sorgusu yapılıp, savunması alınmadan mahkûmiyet kararı verildiği saptanmış olup, 1412 sayılı CYUY’nın 236 ve 135. maddeleri ile 5271 sayılı CYY’nın 191 ve 147. maddeleri uyarınca sanığın sorgusu yapılmadan mahkumiyet hükmü tesisi 1412 sayılı CYY’nın 308. maddesi kapsamında hukuka kesin aykırılık oluşturmaktadır.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın savunmasının usulünce saptanarak hüküm tesis edilmesi zorunluluğuna aykırı davranılması nedeniyle bozulmasına, uyulan kısımlar yönünden hükmün bu aşamada Özel Daire tarafından incelenmesine gerek bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından dosyanın doğrudan yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.01.2009 gün ve 589-12 sayılı direnme hükmünün saptanan usule aykırılık nedeniyle BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.10.2010 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye kısmen uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.