Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/140 E. 2010/178 K. 28.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/140
KARAR NO : 2010/178
KARAR TARİHİ : 28.09.2010

Tebliğname :2010/95732
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi : YARGITAY 5. Ceza Dairesi
Günü : 03.03.2010
Sayısı : 7-1
Sanık C.Ş.hakkında kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cinsel saldırı suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine ilişkin, Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 03.03.2010 gün ve 7-1 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz isteminin reddi istekli 95732 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suç tarihinde Konya Cumhuriyet Başsavcılığında müracaat savcısı olarak görev yapan sanık ..Ş.’in, Selçuk Ünüversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan ve bir hukuk bürosunda çalışan mağdure R. P..’i avukatlık bürosuna ait dilekçelerin havale işlemlerini yaptırmak için 2007 yılı başlarında adliyeye geldiğinde, cinsel amaçlı olarak elini sıkmak ve yine 2007 yılı içerisinde odasına gelen mağdureyi yanağından öpmek suretiyle, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cinsel saldırı suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, Yargıtay 5. Ceza Dairesince, sanığın sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCY’nın 102. maddenin (1). fıkrasındaki cinsel saldırı suçunun basit şeklini oluşturduğu, mağdurenin okul masraflarını çıkarmak için avukatlık bürosunda çalışması sebebiyle aralarında astlık üstlük veya nüfuz kullanacak hiyerarşik bir bağ bulunmaması, sanığın yerine getirdiği kamu görevinin suçun işlenmesinde özel kolaylık sağlamaması ve kamu görevi nedeniyle mağdur üzerinde egemenlik kurabilecek durumda olmaması nedeniyle, 102. maddenin 3. fıkrasının (b) bendindeki nitelikli halin gerçekleşmediği, ayrıca mağdure anlatımlarından eylemlerin 2007 yılı içerisinde gerçekleştiği anlaşıldığı halde, anılan Yasanın 73. maddesinde öngörülen 6 aylık süre içerisinde yetkili merciye yapılmış bir şikayet mevcut olmadığı gerekçesiyle kamu davasının düşürülmesi kararı verilmiş ve bu hüküm sanık tarafından temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanık hakkında, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cinsel saldırı suçundan yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı TCY’nın 102/3-b maddesindeki nitelikli halin gerçekleşmediği, bu haliyle eylemin 102/1. maddede düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu ve anılan Yasanın 73/1. maddesinde belirtilen 6 aylık yasal sürede yapılmış usulüne uygun bir şikayet bulunmadığı gerekçesiyle, açılan kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesine karar verildiği, yüzüne karşı açıklanan hükmü temyiz etmeyeceğine ve kesinleşmiş kararın bir örneğinin kendisine gönderilmesine ilişkin Yargıtay 5. Ceza Dairesine hitaben yazdığı 10.03.2010 tarihli dilekçeyi faks ile gönderen sanık C. Ş.’in, 28.04.2010 tarihinde gerekçeli kararın tebliğinden sonra “Basit cinsel saldırı olarak eylemin sübut bulduğu şeklinde esasa girilerek karar verildiği görülmüştür, oysa kısa kararda eylemin sübut bulduğu yönünde bir değerlendirme yer almamakta ve atılı suçlar tabiri kullanılmaktadır, bu husus benim yanılmama ve kararı temyiz etmememe sebep olmuştur” açıklaması ile Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere 06.05.2010 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına eski hale getirme ve temyiz istemini içerir bir dilekçe sunduğu anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CYY’nın eski hale getirme başlıklı 40. maddesi,
“(1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir.
(2) Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır” şeklinde,
Eski hale getirme dilekçesi başlıklı 41. maddesi ise,
“(1) Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir.
(2) Dilekçe sahibi, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklar. Dilekçe verildiği anda usule ilişkin yapılamayan işlemler de yerine getirilir” hükümlerini içermektedir.
5271 sayılı CYY’nın 40. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, eski hale getirme, esasen bir süreye uyamayan kişinin kaybettiği hakkı ona yeniden sağlama olanağı veren bir kurum olup, hak düşürücü süreyi kusursuz olarak geçirmiş olan kişi eski hale getirme isteminde bulunabilir.
Eski hale getirmenin usulü ise 41. maddede düzenlenmiş olup, buna göre kusursuz olarak hak düşürücü bir süreyi kaçıran kişinin, engelin kalkmasından itibaren 7 gün içinde dilekçeyle eski hale getirme ve süresi kaçırılmasaydı hangi işlem yapılacaksa o işlemin de yapılması isteminde bulunması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık tarafından verilen eski hale getirme ve temyiz istemli 06.05.2010 tarihli dilekçede, 29.04.2010 tarihinde tebliğ olunan gerekçeli kararda, basit cinsel saldırı suçunun sübut bulduğunun belirtildiği, oysa 03.03.2010 tarihinde yüzüne karşı açıklanan hükümde eylemin sübut bulduğu yönünde bir değerlendirmenin yapılmayarak atılı suçlar tabirinin kullanıldığı, bu suretle kendisinin yanıltıldığı ve kusuru olmaksızın temyiz hakkını kullanamadığı belirtilmiş ise de; TB01145709728 bandrol numaralı tebligat parçasına göre gerekçeli kararın, sanığın birlikte oturduğu eşine 28.04.2010 tarihinde tebliğ olunduğu anlaşılmaktadır.
Gerekçeli kararda belirtilmiş olup da, kısa kararda belirtilmeyen bir husus nedeniyle sanığın yanıltılmış olduğu ve eski hale getirme, dolayısıyla da temyiz hakkının bulunduğu kabul edilse dahi, 28.04.2010 tarihinde gerekçeli kararın tebliği ile temyiz süresinin kaçırılmasına neden olan engel kalktığından, bu tarihten itibaren 7 gün içerisinde eski hale getirme ve temyiz isteminde bulunulması gerekmektedir. 5271 sayılı CYY’nın 41/1. maddesinde belirtilen 7 günlük süre 05.05.2010 günü sona erdiği halde, sanık eski hale getirme ve temyiz istemini içerir dilekçeyi 7 günlük süreden sonra 06.05.2010 tarihinde vermiş bulunmaktadır. Bu itibarla, sanığın süresinden sonra yaptığı eski hale getirme ve buna bağlı olarak temyiz isteminin, 5271 sayılı CYY’nın 41/1 ve 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddeleri uyarınca reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Sanığın yasal süreden sonra gerçekleşen eski hale getirme ve temyiz inceleme istemlerinin 5271 sayılı CYY’nın 41/1 ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddeleri uyarınca REDDİNE,
2- Dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.09.2010 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.