YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/13
KARAR NO : 2010/40
KARAR TARİHİ : 02.03.2010
İtirazname : 2009/64672
Yargıtay Dairesi : 16. Hukuk Dairesi
Mahkemesi : DENİZLİ 1. İcra Ceza
Günü : 15.07.2008
Sayısı : 1810-2930
Sanıkların alacaklıyı zarara uğratmak suçundan 2004 sayılı İİY’nın 331/1. maddesi uyarınca 6 ay hapis ve 100 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Denizli 1. İcra Ceza Mahkemesince 15.07.2008 gün ve 1810-2930 sayı ile verilen hüküm, sanıklar A. İ.ve B. P. müdafileri ile katılan vekili tarafından tüm sanıklar yönünden temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 26.10.2009 gün ve 4528-6948 sayı ile;
“Sanıklar B. P., M.B. ve A. İ. haklarında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesi sonucunda;
Sanıklara isnat edilen suç, İİY’nın 331. maddesinde düzenlenmiştir. Yasada bu suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre; suç tarihinden temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar borçlu sanıkların lehine olan 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesinde öngörülen 5 yıllık asli zamanaşımı süresine tabidir. Sanık A. İ. ile sanık B. P.’ün sorgula¬rının yapıldığı 10.05.2004, diğer sanık M. B.’nun sorgusunun yapıldığı 20.11.2003 tarihlerinden inceleme tarihine kadar zamanaşımını kesen başkaca bir işlem yapılmadığı ve 5 yıllık asli zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, sair yönler incelenmeksizin hükmün İİY’nın 366. maddesi gereğince bozulmasına,1412 sayılı CMUY’nın 322/1 ve 765 sayılı TCY’nın 102/4 maddeleri uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 12.01.2010 gün ve 64672 sayı ile;
“Denizli 1. İcra Ceza Mahkemesi’nin 15.07.2008 tarih 2006/1810 E. 2008/2930 K. sayılı kararına karşı müşteki vekili tarafından verilen 17.07.2008 tarihli süre tutum dilekçesi ile 18.08.2008 tarihli gerekçeli temyiz dilekçesinin tüm sanıklar yönünden kurulan hükmü kapsadığı, sanıklara yüklenen ve 2004 sayılı İcra ve İflas Yasasının 331. maddesinde düzenlenen alacaklısını zarara uğratmak için malvarlığını eksiltmek suçunun cezasının türü ve üst sınırına göre; dava suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde yazılı 5 yıllık asli ve 7,5 yıllık kesintili zamanaşımına tabi bulunmaktadır.
Sanık A.V. K. hakkında Denizli 1. İcra Ceza Mahkemesi’nin 15.07.2008 tarih 2006/1810 E. 2008/2930 K. sayılı kararı ile mahkûmiyet kararı verilmesine ve hakkında verilen hükme yönelik müşteki vekili tarafından temyiz istemi bulunmasına rağmen Yüksek 16. Hukuk Dairesi tarafından bir karar verilmediği anlaşılmakla bu hususun Daire¬since incelemeye tabi tutulması; sanıklar B.P. ve A.İ. hakkında 17.10.2002 tarihinde işlendiği iddia edilen suçtan dolayı 17.10.2003 tarihinde iddianame ile kamu davası açılmış olup, hakkında mahkûmiyet kararı verilen sanıklar B. P. ve A. İ.’in sorgularının yapıldığı 10.05.2004 tarihinden itibaren, zamanaşımını en son kesen 15.07.2008 tarihli mahkûmiyet hükmüne kadar 765 sayılı T.C.Y. nın 102/4. maddesinde belirlenen 5 yıllık sürenin geçmediği gözetilmeden, zamanaşımının dolduğundan bahisle yazılı şekilde bozma ve zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verilmesi” isabetsizdir gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Dairenin sanıklar B.P.ve A. İ. hakkındaki “hükmün bozul¬masına ve ortadan kaldırılmasına” dair kararının kaldırılarak, sanıklar B. P., A. İ. ve A. V. K. hakkında temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değer¬lendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık; sanıklar B.P.ve A. İ. yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği ve sanık A.V.K. yönünden ise, kararın temyiz edilmiş olup olmadığı noktalarında toplan¬maktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
17.10.2002 tarihinde işledikleri iddia olunan alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçundan sanıklar B.ve A. hakkında 09.10.2003 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, sanıklar A. ve B.nin sorgularının 10.05.2004 tarihinde yapıldığı, 15.07.2008 tarihinde ise sanıklar hakkında hükümlülük kararı verildiği, sanıklar A. İ.ve B. P. müdafileri ile katılan vekilinin 17.07.2008 ve 18.08.2008 tarihli dilekçeler ile tüm sanıklar yönünden hükmü temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
Dava zamanaşımı suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY’nın 102. mad¬denin 4. fıkrasında;
“Beş seneden ziyade olmamak üzere ağır hapis veya hapis (yahut sürgün) veya hidematı âmmeden muvakkaten mahrumiyet cezalarını ve ağır para cezasını müstelzim cürümlerde beş sene… geçmesiyle ortadan kalkar” şeklinde,
Zamanaşımını kesen ve durduran nedenler ise anılan Yasanın 104. maddesinde, sınırlı bir şekilde “mahkûmiyet hükmü, yakalama, tevkif, celb veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya C. müddeiumumisi tarafın¬dan mahkemeye yazılan iddianame” olarak belirtilmiş, kesme halinde dava zamanaşımı süresinin, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlayacağı, ancak kesen nedenlerin zamanaşımı süresini en fazla yarısı oranında uzatacağı hükme bağlanmıştır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanıklara yüklenen suçun cezası 2004 sayılı İİY’nın 331. maddesinin 1. fıkrasında 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası olarak öngörülmüştür. Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli zamanaşımı süresi 5 yıl, 104/2. maddesine göre ilaveli zamanaşımı süresi ise 7 yıl 6 aydır. Anılan Yasanın 104. maddesinin 1. fıkrasına göre, zamanaşımını kesen en son işlem sanıkların sorguları olmayıp, sanıklar hakkında verilen 15.07.2008 tarihli mahkûmiyet hükmüdür. 26.10.2009 günlü Özel Daire inceleme kararı ile 15.07.2008 günlü mahkûmiyet kararı arasında 5 yıllık asli zamanaşımı ve 17.10.2002 olan suç tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar da 7 yıl 6 aylık ilaveli zamanaşımı süresi dolmamış bulunmaktadır.
Diğer taraftan Özel Dairece sanık A. V.K.yönünden temyiz incelemesi yapılmamış olup, sanık A., hakkında verilen hükümlülük kararını temyiz etmemiş ise de, katılan kurum vekilinin temyizi tüm sanıklara yönelik bulunduğundan bu sanık yönünden de temyiz incelemesinin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının sanıklar B. ve A. yönünden kaldırılmasına, hakkındaki karar katılan kurum vekilince temyiz edilen sanık A.V. K.da dahil olmak üzere, esastan inceleme yapılmak için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 26.10.2009 gün ve 4528-6948 sayılı kararının sanıklar B.P. ve A. İ. yönünden KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, sanıklar B.P., A. İ. ve A.V.K.yönünden esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.03.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.