Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/118 E. 2010/139 K. 08.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/118
KARAR NO : 2010/139
KARAR TARİHİ : 08.06.2010

İtirazname : 2009/73380
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ULUKIŞLA Sulh Ceza
Günü : 29.03.2006
Sayısı : 24-48
Orman Yasasına aykırılık suçundan, sanık K.. D..’ın, 6831 sayılı Orman Yasasının 91/5-son, 5237 sayılı TCY’nın 62/1. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis ve 1.125 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, sanık hakkında tayin olunan özgürlüğü bağlayıcı cezanın TCY’nın 50/1-a maddesi uyarınca günlüğü 20 Liradan 1.500 Lira adli para cezasına çevrilmesine, para cezalarının 5275 sayılı CGTİY’nın 99. maddesi uyarınca toplanmasına ve sanığın sonuçta 2.625 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, suçta kullanılan tahranın 6831 sayılı Yasanın 108/son maddesi uyarınca zoralımına ilişkin, Ulukışla Sulh Ceza Mahkemesince 29.03.2006 gün ve 24-48 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.06.2008 gün ve 12426-8929 sayı ile;
“Tayin edilen cezanın tür ve miktarı ile müsaderesine karar verilen suça konu emval ve suç aleti tahranın muhtemel değerlerine, 5237 sayılı TCK’nun 50/5 ve 42 maddelerine, Yargıtay C.G.K’nun 26.12.2006 gün 2006/317 esas ve 2006/319 karar sayılı kararı ve buna uyum gösteren Yargıtay Ceza Daireleri uygulamaları gereğince içtima olmadığından hükmün 14.07.2004 gün ve 5219 sayılı Kanunla değişik HUMK’nun 427 ve 1412 sayılı CMUK’nun 305/1 maddesi gereğince temyizi mümkün olmadığından sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nun 317. maddesi uyarınca reddine” karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 17.05.2010 gün ve 73380 sayı ve özetle; mevzuat hükümleri ile Ceza Genel Kurulunun konuya ilişkin 15.07.2008 gün ve 174-191 sayılı kararına da dayanmak suretiyle, sanık hakkında sonuç olarak hükmolunan adli para cezalarının toplamının, ikibin Liralık temyiz sınırının üzerinde olduğu ve hükmün temyizi kabil olduğu görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın, 6831 sayılı Orman Yasasına aykırılık suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, hükmün kesin olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni ceza adalet sisteminde, önceki sistemde var olan “cezaların içtimaı” hükümlerine yer verilmemiştir. Bununla birlikte verilen cezaların toplanamayacağı veya hangi şartlarda toplanabileceğine ilişkin tek düzenleme, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın, “Birden fazla hükümdeki cezaların toplanması” başlığını taşıyan 99. maddesinin; “Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanabilmesi yönünden mahke¬meden bir toplama kararı istenir” şeklindeki hükmüdür. Şu halde, birden fazla hükümde yer alan cezalar sadece koşullu salıvermenin hesaplanması amacına dönük olarak infaz aşamasında toplanabilir, bunun dışında ise “cezaların içtimaı” mümkün değildir.
Öte yandan, 1412 sayılı CYUY’nın halen yürürlükte bulunan ve temyiz yasa yolunu düzenleyen 305. maddesinin ilk fıkrası; “Ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyiz oluna¬bilir…” şeklinde başlamakta, maddenin 1. bendinde ise “İkimilyar Liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler … temyiz olunamaz” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, bir kararın temyiz edilebilmesi için, o kararın “hüküm” niteliğini taşıması gerekmektedir. Hangi kararların hüküm sayılacağı ise, 1412 sayılı Yasanın 253. ve 5271 sayılı Yasanın 223. maddelerinde sayılmıştır. 1412 sayılı Yasanın 253. maddesine göre sanığın beraatına veya mahkûmiyetine ilişkin kararlarla, davanın reddine, durmasına ve düşmesine dair kararlar hükümdür. 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde de; beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararlarının hüküm oldukları belirtildikten sonra, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararının da kanun yolu bakımından hüküm sayılacağı ifade edilmiştir.
Bir suç nedeniyle verilen karar içerisinde yer alan cezalardan her biri ayrı bir hükmü oluşturmayıp, bu cezaların tamamı tek bir hükmü meydana getirmektedir. Bu nedenle de; çeşitli nedenlerle hükmün içerisinde, birden fazla “cezanın” bulunduğu hallerde, temyiz sınırının belirlenmesi açısından cezaların her birinin miktarına değil, toplam ceza miktarına bakılması gerekir. Buna karşılık, aynı kararın içerisinde birden çok hükmün bulunması halinde, temyiz sınırı her hüküm için diğerinden bağımsız olarak ayrı ayrı değerlendiril¬melidir.
5275 sayılı İnfaz Yasasının 99. maddesindeki düzenleme ise, “birden fazla hükümdeki cezaların” temyiz yasa yoluna başvurma sınırı ile ilgili değil, fakat infaz işlemleri ile ilgili olarak cezaların toplanması ya da toplanamamasına ilişkindir.
Kaldı ki, “temyiz yasa yoluna başvurma” kişiye tanınmış bir hak olduğuna göre, bu hakkın daraltılması yorum yoluyla değil, ancak açık bir yasal bir düzenleme ile sağlanabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın sabit görülen eylemi nedeniyle sonuç olarak 2 ay 15 gün hapis ve 1125 Lira adli para cezasına hükmedildikten sonra, özgürlüğü bağlayıcı cezasının da bir gün karşılığı 20 Liradan hesaplanarak, 1500 Lira adli para cezasına çevrildiği ve sanık hakkında aynı suç nedeniyle 1500 Lira ve 1125 Lira olmak üzere, iki ayrı adli para cezasına hükmedildikten sonra verilen para cezalarının taksitlendirildiği anlaşılmaktadır. Verilen para cezalarından 1125 Lira doğrudan para cezası, 1500 Lira ise özgürlüğü bağlayıcı cezadan çevrilmiş para cezasıdır. Sanık hakkında doğrudan tayin olunan adli para cezası ile özgürlüğü bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezasının toplamı 2625 Lira olup, temyiz sınırının belirlenmesinde de bu miktar nazara alınacağından, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi uyarınca hükmün temyizi olanaklıdır.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 23.06.2008 gün ve 12426-8929 sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, sanık K. D’nın temyiz istemi ile ilgili inceleme yapılmak üzere, Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesi için, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.06.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

.