Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/11 E. 2010/88 K. 13.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/11
KARAR NO : 2010/88
KARAR TARİHİ : 13.04.2010

İtirazname : 2009/277404
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KADIKÖY 1. Çocuk
Günü : 29.01.2008
Sayısı : 90-17
Sanık Y. S.’in, kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCY’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, verilen cezanın 51/1. madde uyarınca ertelenmesine ve 51/3. madde uyarınca 2 yıl 6 ay süreyle denetim altına alınmasına ilişkin, Kadıköy 1. Çocuk Mahkemesince verilen 29.01.2008 gün ve 90-17 sayılı hüküm, sanık müdafii ve sanık lehine olmak üzere yerel Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen, Yargıtay 3. Ceza Dairesince 11.05.2009 gün ve 15602-8752 sayı ile;
“Suç tarihine ve sanık hakkında hükmedilen ceza miktarına göre 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin uygulama imkanı bulunmadığından tebliğnamedeki karşı düşünceye iştirak edilmediği” belirtilerek onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.01.2010 gün ve 277404 sayı ile;
“…Mahkemece sanık hakkında mağdurun haksız davranışından dolayı sanık lehine 5237 sayılı TCY’nın 29. maddesi gereğince 3/4 oranında indirim öngörüldüğü halde, maddi hata olarak 1/4 oranında indirim yapılarak sonuç ceza 8 ay 10 gün hapis cezası olması gerekirken, sanık aleyhine olarak neticeten 2 yıl 1 ay hapis cezası olarak belirlenmiştir” gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Y. S.’in, 31.01.2007 tarihinde tartıştıkları M.K.’ı bıçakla hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; yerel mahkemece verilen hükümde, haksız tahrik nedeniyle indirim uygulanırken hesap hatası yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Dosya incelendiğinde; yerel mahkemece,
“Sanığın; kasten yaralama suçundan,
5237 sayılı Yasanın 86/1. maddesi uyarınca takdiren 1 yıl hapis,
Suçu silahtan sayılan bıçak ile işlemesi nedeni ile cezası 5237 sayılı Yasanın 86/3-e maddesi uyarınca takdiren yarı oranında artırılarak 1 yıl 6 ay hapis,
Mağdurun yaşamının tehlikeye girdiği anlaşılmakla, cezası 5237 sayılı Yasanın 87/1-d maddesi uyarınca 1 kat artırılarak 2 yıl 12 ay hapis,
Aynı madde uyarınca bu şekilde verilecek ceza 5 yıldan az olamayacağından 5 yıl hapis,
Eylemini müştekiden kaynaklanan haksız tahrik altında gerçekleştirdiğinden verilen cezadan 5237 sayılı Yasanın 29. maddesi uyarınca takdiren 3/4 oranında indirim yapılarak 3 yıl 9 ay hapis,
Suç tarihi itibarıyla, 15 yaşını bitirip 18 yaşını bitirmediğinden, cezasından 5237 sayılı Yasanın 31/3. maddesi uyarınca takdiren 1/3 oranında indirim yapılarak 2 yıl 6 ay hapis,
62. madde uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak 2 yıl 1 ay hapis,
Cezası ile cezalandırılmasına ve verilen cezanın ertelenmesine” hükmedildiği ve bu suretle, 86 ve 87. maddeler uyarınca 5 yıl hapis cezasına hükmedildikten sonra; haksız tahrik nedeniyle 3/4 oranında indirim yapıldığının belirtilmesine karşılık, 1/4 oranında indirim yapılmak suretiyle sonuç cezanın sanık aleyhine olacak şekilde, “8 ay 10 gün yerine”, “2 yıl 1 ay” olarak hesaplandığı görülmektedir.
Bununla birlikte, hükmün “haksız tahrikle” ilgili olarak herhangi bir gerekçe içermiyor olması; yapılanın 3/4 yerine 1/4 oranında indirim yapılmak suretiyle sanık aleyhine sonuç doğuran bir hesap hatası mı, yoksa 1/4 yerine 3/4 yazılması suretiyle ortaya çıkan bir yazım hatası mı olduğu konusunda karar verilmesini olanaksız kılmaktadır.
Anayasanın 141. ve 5271 sayılı CYY’nın 34. maddeleri gereğince mahkeme hüküm ve kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Gerekçenin içeriğinde hangi hususların yer alması gerektiği ise 5271 sayılı CYY’nın 230 ve 232. maddelerinde düzenlenmiştir. Gerekçe zorunluluğu, uygulanmasına karar verildiğinde ceza sorumluluğunu azaltan nedenler ve bunların düzeyi ile ilgili olarak da geçerlidir.
CYY’nın 232. maddenin 6. fıkrasına göre de; hükümde uygulanan yasa maddelerinin gösterilmesi zorunlu olup, bu zorunluluk aynı zamanda “uygulanan yasa maddelerinin doğru ve hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak” açıklıkta belirtilmesi anlamını da taşımaktadır.
Uygulanan yasa maddelerinin doğru ve hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde gösterilmesi, hükümlerin infaz edilebilirliğini ve denetlenebilirliğini sağlayacak en büyük etkendir. Aksi hal hükmün karıştırılması, denetleme ve infaz olanağını ortadan kaldırır.
Somut olayda; sanık hakkında ceza sorumluluğunu azaltan nedenlerden birisi olan haksız tahrike dayalı olarak indirim uygulanırken, haksız tahrikin hangi olaydan kaynaklandığı ve düzeyi gösterilmemek suretiyle hüküm gerekçesiz bırakılmış, uygulama sırasında belirtilen indirim oranı ile ulaşılan sonuç cezanın uyumsuz olması nedeniyle de karıştırılmıştır. Böylece, yapılan hatanın “hesap hatası mı” yoksa “yazım hatası mı” olduğunun belirlenebilmesi için, denetleme olanağı ortadan kaldırılmıştır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının açıklanan değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, hükmün “gerekçesiz olması” ve “karıştırılması” nedenleri ile bozulmasına ve dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 11.05.2009 gün ve 15602-8752 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Kadıköy 1. Çocuk Mahkemesinin 29.01.2008 gün ve 90-17 sayılı hükmünün, “haksız tahrike ilişkin uygulamanın gerekçe içermemesi” ve “haksız tahrikle ilgili olarak indirim yapılması sırasında hükmün karıştırılması” usuli nedenlerine dayalı olarak BOZULMASINA,
4- Dosyanın, Kadıköy 1. Çocuk Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.04.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.