YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/106
KARAR NO : 2010/148
KARAR TARİHİ : 15.06.2010
İtirazname : 2006/101659
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DENİZLİ 2. Ağır Ceza
Günü : 09.02.2006
Sayısı : 192-28
Sanığın zimmet suçundan beraatine ilişkin, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.02.2006 gün ve 192-28 sayılı hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 02.03.2010 gün ve 7619-3681 sayı ile; oyçokluğuyla onanmıştır.
Daire Üyesi M.T. ise;
“Sanığın banko vezne olarak tek yetkili imza ile çalıştığı şubede mudinin bilgisi dışında vadeli hesabının 03.05.2002 tarihinde temdit edilerek yeni bir hesap cüzdanı çıkarılması, hesaptaki paranın çekilerek kapatılması esnasında hesap cüzdanının ibraz edilmemesi halinde kimlik tespiti yapılması, ibraname alınması, hesap kartına mudi imzasının alınması, tediye fişindeki bilgilerin hesap cüzdanı ve hesap kartına yazdırılması gerektiğini bilmesine rağmen bunları yapmaması, tediye fişindeki imza ve parafın kendisine ait olduğunun kabul edilmesi ve sanığın 1986 yılından beri aynı banka şubesinin çeşitli bölümlerinde görev yaptığı da gözetildiğinde eylem zimmet kastıyla gerçekleştirilmiş olup iş yoğunluğu nedeniyle hataen bir başkasına ödeme yapılmış olduğu yönündeki savunmaya itibar edilemeyeceğinden verilen beraat kararı yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun hükmün onanması yolundaki görüşüne katılmıyorum” görüşüyle karşıoy kullanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 26.04.2010 gün ve 101659 sayı ile;
“Sanık hakkında, koğuşturmaya esas Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün 02.09.2002 gün ve 2002/03 sayılı soruşturma raporu ve eklerinde de belirtildiği gibi; sanığın 1986 yılından beri suça konu şubenin çeşitli bölümlerinde çalıştığı, bu sebeple tecrübeli olduğu sabittir. Hesap kapatan mudinin, hesap cüzdanını ibraz etmemiş olması karşısında, yanında hesap cüzdanı bulunmayan şahsa ödemenin ancak kimlik kontrolü yapılarak veya ibraname alınmak suretiyle yapılması gerektiğinin sanıkça bilinmesi gerektiği halde, bunların yapılmadığı, hesabı kapatılan mudiye ait hesap kartına mudi imzasının alınmamış olduğu, sistemden uyarıya rağmen ödemenin yapılmış olduğu açıktır. Sanık tüm bu fiilleri kabul ederek işlerin yoğunluğu sebebiyle belirtilen işlemleri yapmadığını savunmuş ise de, olay günü tediye, tahsil ve mahsup işlemlerinin toplam 61 tane olarak yapılması sebebiyle savunmanın gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, sanığın mudi S.Z.’ye ait 51672 nolu hesaptan suç tarihi olan 28.05.2002 tarihinde ödeme yaparken banko-vezne olarak çalışması sebebiyle tek imza ile ödeme yetkisi bulunmakta olup, 28.05.2002/251 tarih nolu mudiye ait tediye fişindeki yetkili imzalar bölümündeki imza, 251 numaralı tediye fişinin ekindeki hesap defterinin ön yüzündeki yetkili imzası, hesap cüzdanının iç yüzünün süre bölümündeki yazılar sanığa aittir. Vefat ettiği anlaşılan ancak soruşturma aşamasında beyanına başvurulan mudi S. Z. olay tarihinde hastanede tedavi görmekte olduğunu, hesap açılırken verilen vadeli mevduat hesap defterinin elinde bulunduğunu, hesabının kapatılması için bir talimat vermediğini, 01.07.2002 tarihinde parasını çekmek için bankaya müracaat ettiğinde, sanığın temdit işlemi yapılan hesap cüzdanını vermek istemediğini, ancak ısrar edince alabildiğini beyan etmiştir.
Bu sebeplere göre sanığın savunmasının gerçeği yansıtmadığı cihetle, eyleminin sabit olduğu ve bankacılık zimmeti suçunu oluşturduğu” gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 02.03.2010 gün ve 7619-368 sayılı onama kararının kaldırılıp yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı zimmet suçunun sabit olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
Mudi S..Z..’nin, Ziraat Bankası Acıpayam/ Denizli Şubesinde, 29.01.2002 ve 18.01.2002 tarihlerinde 1,5 milyar bedelli 93 gün vadeli 51672 ve 51564 nolu hesapları açtırdığı, 01.07.2002 tarihinde bankaya müracaat ederek 51672 nolu hesap bakiyesi olan 1.680.067.179 Lirayı çekmek istemesi üzerine, S. Z..’nin 51672 nolu hesabının 28.05.2002 tarihinde mudinin Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde tedavi gördüğü dönemde kapatıldığı, kapanma işleminin servis görevlisi Ş. Ç. tarafından S.Ç. parafıyla düzenlenen 251 nolu tediye fişi ile gerçekleştirildiği, 251 nolu tediye fişinin ekindeki hesap defterinde, 03.05.2002 tarihli temdit işleminin bulunduğu, hesabın açılışına ve kapanışına ilişkin işlemlerin bulunmadığı, yeni bir cüzdan çıkarılarak tediye fişinin arkasına eklendiği, hesap kapatılırken kimlik tespiti işlemi yapılmadığı, hesap cüzdanının halen mudide bulunduğu, tediye fişindeki S.Ç. parafı, 28.05.2002 tarihli 251 nolu tediye fişindeki yetkili imzalar bölümündeki imza, fiş ekindeki hesap defterinin ön yüzündeki yetkili imzası, cüzdanın iç yüzünde süre bölümündeki 4.8.02 ve faiz bölümündeki 45 yazıların, kendine ait olduğunun sanık tarafından kabul edildiği, mudinin 51672 nolu hesaptaki parasını çekememesi üzerine, 51564 nolu hesaptaki parasını çekerek bu hesabı kapattığı, bu durumun ortaya çıkmasından sonra 251 nolu tediye fişini banko-vezne olarak görevli bulunması nedeniyle imzalayan ve ödemeyi yapan Ş. Ç. tarafından, S.Z..adına 04.07.2001 tarihinde 54564 nolu hesabın açılarak bu hesaba, 1.681.000.000 Liranın yatırıldığı, Denizli/Merkez Şubesince, bu paranın Ş..Ç.’dan, ibraname ve taahhütname alınmak kaydıyla mudiye ödenmesi görüşünün bildirilmesi ve Şengül Çavdar tarafından, herhangi bir ibraname veya taahhütname imzalamayacağının belirtilmesi nedeniyle ödeme yapılmadığı, gerek mudinin kendi imzaları arasında gerekse takliden atılan imzaların karşılaştırılmasında, 1930 d.lu olan mudinin, imza kabiliyetinin bulunmadığının saptandığı,
Ödemenin yapıldığı 28.05.2002 tarihinde Ş Ç.tarafından 14 tahsil, 46 tediye, 1 mahsup olmak üzere toplam 61 adet işlemin gerçekleştirildiği, ilgili Bankaca gönderilen gizli ibareli yazıda, eski servis görevlisi Ş.Ç.’ın şubenin çalışkan elemanlarından biri olarak belirtildiği,
Tediye fişindeki imzanın S. Z. elinden çıkmadığı, Ş.Ç.elinden çıkıp çıkmadığı konusunda ise, müspet ya da menfi bir kanaat belirtmenin mümkün olmadığının bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Şikâyetçi S.Z., Banka Müfettişi tarafından saptanan 02.08.2002 tarihli beyanında; 29.01.2002 tarihinde 1,5 milyar yatırarak 3 ay vadeli 51672 nolu hesabı açtırdığını, 01.07.2002 tarihinde Acıpayam Şubesine başvurduğundan 28.05.2002 tarihinde paranın çekilerek hesabın kapatıldığını öğrendiğini, bu parayı çekmediğini, hesap cüzdanının kendisinde bulunduğunu, kimseye de bu konuda vekâlet vermediğini, hesabın kapatıldığı tarihte Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde yatmakta olduğunu, hesaptan çocuklarının dahi haberinin olmadığını, bu hesaptan başka 18.01.2002 tarihinde 1,5 milyarlık 3 ay vadeli bir hesap daha açtırdığını, parasının bir an evvel faiziyle birlikte ödenmesini istediğini, parasını alamayıp yüksek sesle söylenince, banka cüzdanını Ş. Ç.’ın önce vermek istemediğini, ısrar edince geri aldığını, Ş.Ç.nın kardeşlerinin evlerine gelerek, kardeşlerinin bir hata yaptığını, bunca yıllık çalışması olduğunu söyleyip, parayı ödemek istediklerini ancak kendisinin kabul etmediğini, okuma yazması olmadığından, imza atarken karaladığını söylemiş, vefat etmesi nedeniyle diğer aşamalarda dinlenememiştir.
Sanık Ş..Ç., Banka Müfettişi tarafından saptanan 02.08.2002 tarihli beyanında; “Söz konusu hesabı kapatarak ödemeyi hatalı olarak başkasına yaptığımı sanıyorum, SÇ parafı, 28.05.2002 tarihli 251 numaralı tediye fişindeki yetkili imzası ile hesap defterinin ön yüzü ile iç yüzündeki yetkili imzalar ve yazılar bana aittir, Banko-vezne çalıştığım için tediye fişinde tek imza vardır, 3 milyara kadar yetkiliydik, 51672 nolu hesabı kapatarak, tediye işlemini nasıl yaptığımı hatırlamıyorum, 28.05.2002 tarihi Salı gününe denk geliyor, o gün buranın pazarı olduğundan şube çok yoğun olur, ödemeyi yaparken, hesap cüzdanı ibraz edilmediği halde, niçin kimlik tespiti yapmadığımı, ibraname veya taahhütname almadığımı bilemiyorum, 51672 nolu vadeli mevduat hesabı kartının açılışından sonra hiç suspanlanmaması, kapatılma işleminde mudi imzası alınmaması, 251 nolu tediye fişindeki bilgilerin hesap cüzdanına ve hesap kartına sistemden uyarı geldiği halde yazdırılmamasının nedenini bilemiyorum, S. Z. bu olay öncesi tanıdığım bir şahıs değildir, 04.07.2002 tarihinde S..Z.adına vadeli mevduat hesabı açarak 1.681.000.000 Lira yatırmamın sebebi, olay açıklığa kavuşana kadar mağdur olmaması içindir. Oğlu babasının ölümcül hasta olduğunu söylemişti, Denizli merkez şubesinin gönderdiği ibranameyi imzalamamın sebebi ise, ibranameden kasıtlı olarak parayı aldığım anlamı çıkmasıdır, söz konusu hesabın başkasına ödenmesinde kesinlikli kastım yoktur, müşterinin geleceğini bile bile niye hesabındaki parayı alarak kapatayım, şubede toplu servisin işine bakıyor, vadeli, vadesiz tasarruf servisinin işlerini yapıyordum.
Daha önceden benzer herhangi bir hatalı işlem yaptığımı sanmıyorum, 1999 yılında nişanlımdan ayrılınca Denizli Amatem’de 10 gün kadar yatarak tedavi gördüm, halen psikolojik tedavi için ilaç kullanıyorum, ancak ilaçlarım artık yeşil reçeteli değil, kullandığım lustral ve dideral adlı ilaçlar dalgınlık yapıyor, S. Z.’nin, hesapları açtırdığı ilk zamanı hatırlamıyorum, diğer hesabın temdit işleminin başka bir cüzdana yazdırılıp, yazdırılmadığı konusunda bilgim yok, işlemleri benim parafımla bir başkasının yaptığını da söylemem mümkün değil, Ağabeyimin S.Z.’nin evine gittiğinden haberim yok, daha sonra öğrendim, bankanın vakfına 200 milyon kadar, yani beş maaş kredisi borcum var, bunun dışında kimseye borcum yoktur” şeklinde beyanda bulunmuş,
Duruşmalarda ise, S. Z.’ye ait mevduat hesabının kapatılarak sehven başka bir hesaba ödeme yaptığını, hesap sahibinin müracaatı ile yaptığı hatalı işlemin fark edildiğini, kendi hatası nedeniyle hesap sahibinin tüm zararını karşıladığını, suçsuz olduğunu savunmuştur.
Görüldüğü gibi, S. Z..adlı mudiye ait 51672 nolu hesaptaki 1.680.067.179 (1.680 TL.) Liranın çekilip, hesabın 28.05.2002 tarihinde kapatıldığı sabit ise de, sanık savunması, sanığın olay sonrası davranışları, yanlışlığın bir işlemle sınırlı olması, fark edilir edilmez mudi adına yeni bir hesap açılarak, çekilen paranın bu hesaba yatırılması, birlikte değerlendirildiğinde, eylemin sanığın dalgınlığında kaynaklandığı, mal edinme bilinç ve iradesiyle hareket ettiğine ilişkin kanıt bulunmadığı gibi, mal edindiğinin de kesin olarak saptanamadığı, bu nedenlerle mevcut kuşkuyu sanık lehine yorumlayarak, beraat kararı veren yerel mahkeme takdir ve değerlendirmesi ile bu hükmü onayan özel daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanığın eyleminin zimmet suçunu oluşturduğuna ilişkin Yargıtay C.Başsavcılığı itirazı yerinde olmayıp, reddine karar vermek gerekmektedir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle, itirazın kabulü ve yerel mahkeme hükmünün bozulması yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
.