Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/99 E. 2009/304 K. 22.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/99
KARAR NO : 2009/304
KARAR TARİHİ : 22.12.2009

Tebliğname : 2008/25281
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 5. Asliye Ceza
Günü : 25.10.2007
Sayısı : 483-499
Taksirle yaralamaya neden olmak suçundan sanık İ… D…’nin, 765 sayılı TCY’nın 459/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.426.783.000 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, bu konudaki istemin reddine ilişkin, İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesince 28.06.2004 gün ve 410-61 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 03.07.2007 gün ve 1136-5834 sayı ile;
“1- Sanık müdafiinin 28.12.2005 tarihli son oturumda lehe hükümlerin uygulanmasını talep etmiş olması karşısında; tayin olunan cezanın taksitlendirilmesi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi,
2- Sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi,
3- Soruşturma aşamasında ön ödeme nedeniyle yatırılan paranın mahsubu konusunda hüküm kurulmaması, kanuna aykırı,
4- Sanığa atılı suçun 5237 sayılı TCK’nun 89/5. maddesi uyarınca bilinçli taksir hali hariç şikayete tabi olması nedeniyle hükümden sonra yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’na ilişkin hükmü uyarınca hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 25.10.2007 gün ve 483-499 sayı ile diğer bozma nedenlerine uymuş, ancak (2) nolu bozma nedeni yönünden ertelemeyle ilgili olarak yeterli ve yasal gerekçe gösterilmiş olduğundan bahisle önceki hükümde direnmiş ve bu kez sanığın lehine olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY’nın 459/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.333 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın soruşturma aşamasında yatırmış olduğu 346,8 YTL’nin cezasından mahsubuna, 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca cezasının 1’er ay ara ile 4 eşit taksitte tahsiline, sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaatinin oluşmadığı ve suçun işlenmesiyle mağdurun uğramış olduğu zararın giderildiği yolunda delil bulunmadığı gerekçesiyle sanık hakkında CYY’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ve sanık her ne kadar sabıkasız ise de sanığa izafe edilen kusur oranının fazlalığı, meydana gelen netice, cezanın ıslah amacı dikkate alınarak cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği yolunda mahkememize yeterli kanaat gelmediğinden bahisle 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına da yer olmadığına bu konudaki istemin reddine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 17.04.2009 gün ve 25281 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 4/3 sayılı kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir kişiselleştirme kurumudur. Cezanın ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır.
Zira yasal, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme isteminin reddine karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, mutlaka olayla uyumlu olmalı, yargıcın soyut kanılarına değil, sanığın kişiliğinde var olan somut nedenlere dayanmalı, sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları göz önünde bulundurularak, gelecekteki yaşamı sezilmeli, suç işleme hususundaki eğilimi buna göre belirlenmelidir.
Yasa metnini tekrar etmek gerekçe olmadığı gibi, suçun unsurları ya da cezayı ağırlaştıran nedenler de gerekçe olarak kabul edilemez.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkemenin erteleme istemi konusundaki gerekçesi; “sanık her ne kadar sabıkasız ise de sanığa izafe edilen kusur oranının fazlalığı, meydana gelen netice, cezanın ıslah amacı dikkate alınarak cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği yolunda mahkememize yeterli kanaat gelmemekle 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına da yer olmadığına bu konudaki istemin reddine” şeklindedir.
Sanık 1975 doğumlu olup geçmişte bir hükümlülüğü bulunmadığı gibi, yargılama aşamasında da kişiliğiyle ilgili bir olumsuzluk saptanamamıştır. Olayda mağdurun 90 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı ve sanığın 8/8 oranında kusurlu olduğu saptanmış ise de, meydana gelen neticenin ağırlığı ve kusur durumu, lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY’nın 29. maddesi uyarınca temel cezanın tayini ile cezadan kusur oranı nedeniyle yapılacak indirim aşamasında dikkate alınacak hususlardandır. Bu nedenle yerel mahkemenin gerekçesi, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinde öngörülen, sanığın geçmişteki hali ve suç işleme eğiliminin irdelenmesi ile ileride bir daha suç işlemekten çekinip çekinmeyeceğinin değerlendirilmesi ölçütlerine uygun bir gerekçe olmadığından yasaya aykırı ve isabetsizdir.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına, bozma nedeni nazara alınarak bu aşamada uyulan kısımlar yönünden inceleme yapılamayacağından dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Kurul Üyesi ise; Yerel mahkemenin direnme gerekçelerinin isabetli olduğu ve hükmün onanması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.10.2007 gün ve 483-499 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.