Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/61 E. 2009/278 K. 24.11.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/61
KARAR NO : 2009/278
KARAR TARİHİ : 24.11.2009


Tebliğname :2007/233329
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DİYARBAKIR 6. Ağır Ceza
Günü : 12.04.2007
Sayısı : 14-141
Yasa dışı silahlı örgüte üye olmak suçundan sanık M.A.’nun beraatına ilişkin, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.05.2005 gün ve 410-61 sayılı hüküm, o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 31.10.2006 gün ve 3095-5680 sayı ile;
“Başka dosya sanığı A.K.ve sanığın amcası M. Ş.A.’nun dosyada bulunan örgütsel dokümanlarla da doğrulanan kolluk beyanları ve tüm dosya kapsamı ile sanığın sübut bulan ve süreklilik, çeşitlilik arz eden eylem ve faaliyetlerinin silahlı örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu ve bu suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 12.04.2007 gün ve 14-141 sayı ile
“Sanık M.A.hakkında 1999-2000 yılları arasında Diyarbakır İlinde bulunan Ş. A. (A.) Camii’nde İ. kod adı ile H..terör örgütü adına faaliyet yürüttüğü bu nedenle örgüt üyesi olmak suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
Sanığın beyanlarından aynı isnatla daha önce yargılandığı anlaşıldığından iddiaların ve delillerin önceki yargılama dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere; Sanık M.A.hakkında Diyarbakır DGM C.Başsavcılığının 02.11.1999 tarih ve 1999/958 esas sayılı iddianamesi ile Ş.A.. Camii’nde faaliyette bulunduğu iddiası ile daha önce kamu davası açılmış ve sanık beraat etmiştir. Yargılama konusu davaya ilişkin iddianame 24.10.2002 tarihli olduğuna göre sanık hakkındaki yargılama esas itibariyle 02.11.1999- 24.10.2002 tarihleri arasındaki zaman kesitine ilişkindir.
Sanık M.A..tüm aşamalarda örgütsel dokümanların kendisine ait olmadığını, örgüt üyesi olmadığını, örgüte yardım etmediğini, örgütsel dokümanlardaki kişinin kendisi olmadığını bildirmiştir. Diğer deyişle sanığın kendi beyanlarında aleyhine olabilecek bir ifade bulunmamaktadır. Bu durumda sanık aleyhine olduğu iddia edilen diğer deliller incelenmelidir.
M. Ş.A..sanığın amcası olup, bu kişinin dosya içine alınan beyanları incelendiğinde ikrara yönelik kolluk beyanında dahi sanığımız M.A..’dan bahsetmediği görülmektedir. Kaldı ki bu kişinin diğer beyanlarının inkara yönelik olduğu da anlaşılmıştır. Dosyada M.Ş.A..’ya ait beyanlar olay öncesi yargılamasına ilişkin olup bu kişi hakkında takipsizlik kararı verilmiştir. M.Ş.A..’nun sanığımızın amcası olması karşısında sanığın bu kişinin evinde bulunmasında (Dizi 17 deki Yakalama ve ev arama tutanağı) herhangi bir örgütsel nitelik görülmemiştir.
Dizi 172 ve 174’deki örgütsel dokümanlar ayrıntıdan yoksun olup, sanıkla bağlantıları kesin olarak kurulamamaktadır. Diğer yandan dizi 173 deki örgütsel doküman ayrıntılı bilgiler içermekte ise de Haziran 1999 tarihli olduğu dikkate alındığında sanık aleyhine delil olarak kabulü mümkün değildir. Zira sanığın yargılanıp beraat ettiği döneme tekabül etmektedir. Dizi 172 ve 174’deki örgütsel dokümanlar ise tarihsiz olup şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince ve dizi 173 deki dokümanın tarihi de dikkate alındığında sanığın yargılanıp beraat ettiği döneme ait olduklarının kabulü gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; sanık aleyhine olduğu iddia edilen örgütsel dokümanların sanığın yargılanıp beraat ettiği döneme ait olduklarının kabulü gerektiğinden sanık aleyhine delil olarak kabul edilemeyeceği ve M.Ş.A..’nun beyanlarında da sanık aleyhine bir husus olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda sanığın 02.11.1999- 24.10.2002 tarihleri arasındaki zaman kesitinde örgütsel faaliyet iddiası ile ilgili tek delil A. K.’in kolluk beyanında Ş.A. (A.) Camii 2001 yılı yapılanması içerisinde yer alan kişiler arasında sanık M.A.’yu göstermiş olması kalmaktadır. Bununla birlikte A.K.savcılık, sorgu ve mahkeme beyanlarında inkara yönelik olup sanık M. A.’dan da bahsetmediği tespit edilmiştir. Bu kişinin kendisi aleyhine delil durumu tartışmalı olan sonradan dönülmüş kolluk beyanı ile sanık M. A.’nun yasadışı örgüt üyesi olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında; sanığın beraati yönündeki Mahkememizin 2004/410 E. 2005/61 K. sayılı 02.05.2005 tarihli kararı usul ve yasaya uygun görüldüğünden bu kararda direnilmesi ile yüklenen suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 05.03.2009 gün ve 233329 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa yüklenen yasadışı silahlı Hizbullah örgütü üyesi olmak suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
İstanbul’da, 2001 yılında Hizbullah örgütüne yönelik olarak yapılan H. V.’nun öldüğü operasyonda ve bununla bağlantılı olarak, Mardin’de yapılan operasyonda elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda, aynı yıl Diyarbakır’da yapılan bir operasyon sonrasında, sanık M.A.’nun, amcası M. Ş. A.’nun evinde 28.09.2002 tarihinde yakalandığı ve operasyonlarda ele geçirilen Hizbullah örgütüne ait dökümanlarda sanık M. A.’nun adının da geçtiği saptanmıştır.
Sanık M.A., kolluk tarafından alınan ifadesinde; Hizbullah örgütü üyesi olmadığını, 1998 yılında A..Camii’nde N.A..adlı kişiden Kuran dersi aldığını, aynı camide ders aldığı bir gün yakalandıklarını ve haklarında açılan davada beraat ettiğini, bunun dışında herhangi bir örgütsel çalışması olmadığı gibi, yakalanma olayından sonra camiye gitmeyi de kestiğini, hakkında anlatımlarda bulunan A. K..’i tanımadığını, hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kod adı kullanmadığını beyan etmiştir.
Sonraki aşamalardaki ifadelerinde ise, atılı suçlamayı kabul etmediğini, kollukta alınan ifadesi sırasında gözlerinin kapalı olduğunu ve kendisine imzalatılan ifadeyi de kabul etmediğini, herhangi bir örgüte üye olmadığını, kod adı almadığını, Kuran dersi almak için camiye gitmediğini söylemiştir.
Bir başka operasyonda yakalanan A. K. 07.10.2001 tarihinde kolluk tarafından sanık sıfatıyla alınan ifadesinde özetle; Hizbullah örgütünün görüş ve fikirlerini benimsediğini, 1991 yılında askerden döndükten sonra akrabaları aracılığıyla örgüte girdiğini, 1996 yılında Hz. İsmail Camisi sorumlusu olarak görevlendirildiğini, daha sonraki yıllarda başka camilerin sorumluluğunu da üstlendiğini, geçimini örgütün yaptığı yardımlarla sağladığını belirtmiş ve örgütün yapılanması hakkında bilgi vermiştir. Bu bilgiler arasında, Ş. A. (A.) Camii’nin 2001 yılı yapılanmasında cami sorumlusunun A.kod adlı A.K.olduğunu belirtmiş ve saydığı cami elemanları arasında sanık M. A.’nun adını da vermiştir.
Daha sonra C. savcılığında ve hakim önünde verdiği ifadeler ile duruşmadaki anlatımında kolluk ifadesini reddetmiş ve kendisine baskı yapılmamakla birlikte 10 günlük gözaltı süresi sonunda alınan ifadenin okutulmadan imzalatıldığını, örgütle bir ilgisi bulunmadığını, adı geçen kişileri tanımadığını belirtmiştir.
Hakkında aynı olay nedeniyle daha önce dava açıldığı saptanarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen ve sanığın amcası olan M. Ş.A.; kolluk anlatımında örgüte üye olduğunu kabul etmesine ve örgüte ait olduğu belirtilen dokümanlarda yer alan bilgileri doğrulamasına rağmen, sonraki aşamalarda alınan ifadelerinde, kollukta baskı altında ifadesinin alındığını ve okutulmadan imzalatıldığını belirterek bu ifadesini reddetmiştir. Ancak, aşamalardaki anlatımlarında, yeğeni olan sanık M. A.hakkında herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Ele geçen örgüt dokümanlarında, sanık ile ilgili olarak;
1- El yazısı ile düzenlenmiş, cami yapılanmalarını gösteren dokümanda, A.. Camii yapılanmasında sanık M. A.’nun, N. A.’ün grubunda yer aldığı;
2- Yine el yazısı ile düzenlenmiş, cami yapılanmalarını gösteren diğer bir dokümanda ise, A.. Camii elemanları arasında yer aldığı ve kod adının İ. olarak gösterildiği,
3- El yazısı ile düzenlenmiş “yoklama raporu” başlıklı dokümanda, kod adının İ. ve 71 doğumlu olduğu, 2 yıldır devam ettiği belirtilmiş;
4- Bilgisayar çıktısı olarak düzenlenmiş dokümanda ise, Diyarbakır bölgesinde, Ş. A..Camii’nde gösterildiği, 1971 …..Köyü doğumlu ve ilkokul mezunu olduğu, boyacılık yaptığı, Kuran dersine devam ettiği, 22, 26, 28, 7 tarihlerinde ise devam etmediği belirtilmiş, “değerlendirme” başlığı altında, “izinli hareket etmeye ve müslümanları tanımaya başlamış” değerlendirmesine yer verildiği ve tarih olarak da Haziran 1999 tarihinin gösterildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık M.A.. hakkında daha önce, Diyarbakır DGM C. Başsavcılığınca 02.11.1999 günlü iddianame ile; sanığın mensubu olduğu Hizbullah terör örgütü adına Ş.A. Camii’nde faaliyette bulunduğu, 12.10.1999 tarihinde bu camide siyasi eğitim çalışması yaparken, N. A.ve A. K.ile birlikte suçüstü yakalandıkları, böylece sanığın Hizbullah terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği iddiasıyla 765 sayılı TCY’nın 168/2, 3713 sayılı Yasanın 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Diyarbakır 2 nolu DGM’ye kamu davası açılmış, mahkemece yapılan açık yargılama sonunda 18.05.2000 gün ve 294-103 sayı ile sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediğinden bahisle beraatına karar verilmiştir.
Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Sanığın, yasadışı Hizbullah terör örgütünün görüşlerini benimseyerek, 1999 yılından, yakalandığı 2002 yılına kadar, İ.. kod adını alıp, A..Camii’nde örgüt mensuplarından ders aldığı, bu caminin elemanı olarak görev kabul ettiği, sanığın kollukta alınan kaçamaklı anlatımlarından, bir başka dosyanın sanığı A..K..’in, kolluktaki ayrıntılı anlatımlarından ve bu anlatımları doğrulayan örgütsel dokümanların içeriklerinden açıkça anlaşılmaktadır. Sanığın gerçekleştirdiği bu eylemlerin niteliği, çeşitliliği ve sürekliliği nazara alındığında, silahlı çete niteliğindeki Hizbullah örgütünün sair efradı olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla dosya kapsamına uygun bulunmayan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ile bir kısım Kurul Üyesi ise; Yerel mahkemenin direnme gerekçelerinin isabetli olduğu ve hükmün onanması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.04.2007 gün ve 14-141 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.