Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/36 E. 2009/35 K. 17.02.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/36
KARAR NO : 2009/35
KARAR TARİHİ : 17.02.2009

İtirazname :135689
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BAYBURT Asliye Ceza
Günü : 08.04.2008
Sayısı : 61-62 D. iş
Sanık A.T..’nin, yasak mermi bulundurmak suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/son, 5237 sayılı TCY’nın 62, 50/1-a, 52. maddeleri uyarınca sonuçta 375 YTL ve 500 YTL özgürlüğü bağlayıcı cezadan çevrilme adli para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezalarının ayrı ayrı infazına ve özgürlüğü bağlayıcı cezadan çevrilme adli para cezasının birer ay ara ile 10 eşit taksitte tahsiline, suça konu mermilerin TCY’nın 54. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin Bayburt Sulh Ceza Mahkemesince verilen 18.07.2007 gün ve 197-172 sayılı kesin nitelikteki kararı, 5728 sayılı Yasa ile 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilmesi istemi üzerine ele alan Bayburt Sulh Ceza Mahkemesince 18.03.2008 gün ve 108 sayı ile dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, aynı hüküm verilmekle birlikte; 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hükümlü hakkındaki infazın durdurulmasına, sanık tarafından infaz için yatırılan 4 taksit miktarı 200 YTL.nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde hükümlüye iadesine itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
O yer C.savcısının, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında CYY’nın 231/7. maddesi uyarınca hükümlü hakkındaki kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesinin ve infazı yapılan taksitlerin iadesinin olanaksız olduğundan bahisle itiraz yasa yoluna başvurması üzerine;
Bayburt Sulh Ceza Mahkemesince 01.04.2008 gün ve 108-97 sayılı ek karar ile hükümlünün, 6136 sayılı Yasanın 13/son ve TCY’nın 62. maddeleri uyarınca sonuçta 25 gün hapis ve 375 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, CYY’nın 231. maddesi uyarınca bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ancak infaz için yatırılan 4 taksit miktarı 200 YTL.nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde hükümlüye iadesine, dosyanın bu konudaki itirazın değerlendirilmesi için Bayburt Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş;
Dosyanın gönderildiği Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi ise 08.04.2008 gün ve 61-62 D.iş sayı ile; verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle itirazın reddine karar vermiştir.
Adalet Bakanlığınca 17.06.2008 gün ve 34362 sayı ile infaz edilen para cezasının iadesine karar verilemeyeceği ve mercii tarafından bu konuda yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.12.2008 gün ve 12144-14167 sayı ile;
“Dairemizin istikrarlı şekilde sürdürülen uygulamalarında ise, 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde öngörülen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” hükmünün kesinleşmiş cezalar hakkında uygulanamayacağı kabul edilmiştir.
Bu nedenle;
Bayburt Sulh Ceza Mahkemesinin 18.07.2007 gün ve 2007/197-172 sayılı kesin olarak verilen mahkumiyete ilişkin kararından sonraki kararlar hukuki değerden yoksun yok hükmünde olduğundan Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebine atfen Yargıtay C.Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede ileri sürülen sebep bu itibarla yerinde görülmediğinden talebin reddine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 05.02.2009 gün ve 135689 sayı ile; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2008/250-2009/13 sayılı kararına dayalı olarak, hükmün açıklan¬masının geri bırakılması kurumunun maddi ceza hukuku kurumu da olması nedeniyle kesinleşen hükümlerin, sonradan yürürlüğe giren yasalarda bu kurum ile ilgili olarak değişiklik yapılması durumunda lehe yasanın saptanması ve infaz edilmesi için uyarlama yargılamasına konu oluşturabileceği görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma istemi konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yasak mermi bulundurmak suçundan hükümlü A.. hakkında, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değiştirilen 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesi uyarınca yapılan kesinleşmiş hükümde değişiklik (uyarlama) yargılaması sonucunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ancak infaz için yatırılan 4 taksit miktarı olan 200 YTL.nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde hükümlüye iadesine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu da merciince ret edilmiştir.
Adalet Bakanlığınca mercii kararına karşı yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında, kesinleşmiş hükümlerde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine olanak bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık doğmuştur.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun niteliği ve uygulanma koşullarının incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuklar ile yetişkinler hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu müessese, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Ancak, 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 26.02.2008 gün ve 5739 sayılı Yasa ile 3713 sayılı Yasanın 13. maddesinde yapılan değişiklik ve 1632 sayılı Askeri Ceza Yasasına eklenen Ek 10. madde ile 15 yaşından büyüklerin işledikleri terör suçları ile 1632 sayılı Yasada yer alan suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği hüküm altına alınmakla, uygulanma koşulları daraltılmıştır.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahiptir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararında da bu husus; “Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama yasasında düzenlenmiş bulunması da onun karma niteliğini değiştirmez” denilmek suretiyle de açıkça vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusunun incelenmesinde;
Karma bir niteliği bulunan bu kurumun, maddi ceza hukukuna ilişkin yönü nazara alındığında, 5237 sayılı Yasanın 7. maddesinde tanımlanan lehe yasanın geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun önceki hükümlere de uygulanması doğaldır. Kaldı ki, Yasa koyucu da olası tartışmaları engellemek için 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında bu hususu; “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir” hükmü ile yasal bir çözüme kavuşturmuştur.
Gerek yasal düzenleme gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairelerin yerleşmiş yargısal kararları, gerekse hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun karma hukuki niteliği nazara alındığında, bu kurumun kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta hukuki yararı bulunmak koşuluyla infaz edilmiş olan hükümlere de uygulanması zorunludur.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma istemi konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 15.12.2008 gün ve 12144-14167 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Kararda belirlenen ilkeler çerçevesinde, Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma istemi konusunda bir karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.02.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.