Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/250 E. 2010/21 K. 09.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/250
KARAR NO : 2010/21
KARAR TARİHİ : 09.02.2010

Tebliğname : 2009/169797
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BAKIRKÖY 10. Asliye Ceza
Günü : 24.02.2009
Sayısı : 487-70
Tehdit, yaralama ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından sanıkların mahkûmiyetine ilişkin, Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.01.2005 gün ve 208-4 sayılı hükmün temyizi üzerine, dosya yeni yasaların yürürlüğe girmesi nedeniyle Yargıtay C. Başsavcılığının 20.06.2005 gün ve 55946 sayılı yazısıyla mahalline iade edilmiş, lehe yasa değerlendirmesi yapan Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince 22.02.2006 gün ve 208-4 sayı ile;
Tüm sanıkların geceleyin konut dokunulmazlığını bozma suçundan 765 sayılı TCY’nın 64, 193/2, 59/2. maddeleri uyarınca 5’er ay hapis,
Silahla tehdit suçundan 5237 sayılı TCY’nın 106/2-a ve 62. maddesi uyarınca 1’er yıl 8’er ay hapis,
Ayrıca sanık Ö.T..’un kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca 2 ay 6 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanıklar müdafiinin temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 28.04.2008 gün ve 6688-7180 sayı ile;
“Hükümlerden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY’nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanıklar yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY’nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY’nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikâyete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu” gerekçeleriyle hükmün başkaca yönleri incelen¬mek¬sizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 24.02.2009 gün ve 487-70 sayı ile;
“…1- Bozma kararına esas alınan 5271 sayılı CYY. nın 231/5. maddesinde açıkça ‘sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda…’ denildiğine göre bu yasa hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle sübut sorunun çözümlenmesi gerekir ve bu kuralın yargılamanın her aşamasında uygulanma zorunluluğunu olduğu yasanın açık sözünden anlaşılmaktadır.
Durum böyleyken Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesi işin esasına girmeden eylemlerin sübut bulup bulmadığı, uygulamanın doğru yapılıp yapılmadığı sorununu çözmeden usul yönünden belirtilen yasa maddesindeki değişikliği gerekçe göstererek mahkeme kararını bozması mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunmadığı gibi, anayasamızda düzenlenen adil yargılama hakkına da aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
2- Katılan taraf tüm aşamalarda şikâyetçi olduğunu belirtmiş, davayı takip etmiş ve hatta verilen kararı da temyiz etmiştir.
5271 sayılı CYY nın 231. maddesinde değişiklik yapan 5560 sayılı yasanın 23. ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmini sureti ile tamamen giderilmesidir.
Olayımızda zarar gören katılanın zararlarının giderilmediği, en azından maddesi ile bu maddeye eklenen 6. fıkrada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için üç temel koşul öngörülmüştür. Bu koşullardan birisi de (c), suçun işlenmesi yaralanmasından ve tehdit edilmesinden dolayı zararlarının giderilmediği açıktır.
Durum böyleyken anılan yasa hükmünün sanıklar açısından uygulama olanağı bulunmamaktadır” gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, sanıklar ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının, “bozma” istekli 04.12.2009 gün ve 169797 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, yerel mahkeme hükmünün sonradan yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun değerlendirilmesi amacıyla, Özel Dairece sair yönleri incelenmeksizin bozulmasının olanaklı olup olmadığına ilişkin ise de, yerel mahkemenin son uygulamasının yeni hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle değerlendiril¬melidir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı ve¬rilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da farklı hüküm kurmak, Suretiyle verilen hüküm; özde direnme hükmü olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili dairesi tara¬fından yapılmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre; yerel mahkemenin ilk hükmünün, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi amacıyla bozulması üzerine yerel mahkemece direnme kararı verildiği belirtilmiş ise de, gerekçede; “5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde değişiklik yapan 5560 sayılı Yasanın 23. maddesi ile bu maddeye eklenen 6. fıkrada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için üç temel koşul öngörülmüştür. Bu koşullardan birisi de (c), suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmini sureti ile tamamen giderilmesidir. Olayımızda zarar gören katılanın zararlarının giderilmediği, en azından yaralanmasından ve tehdit edilmesinden dolayı zararlarının giderilmediği açıktır. Durum böyleyken anılan yasa hükmünün sanıklar açısından uygulama olanağı bulunmamaktadır” denilmek suretiyle, bozma ilamı doğrultusunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmak suretiyle yeni bir hüküm kurulmuştur.
Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görül¬mediğinden, dosyanın incelenmek üzere Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın saptanan eylemli uyma nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.02.2010 günü oybirliği ile karar verildi.