Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/248 E. 2010/24 K. 16.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/248
KARAR NO : 2010/24
KARAR TARİHİ : 16.02.2010

İtirazname :2009/93728
Yargıtay Dairesi : 16. Hukuk Dairesi
Mahkemesi : HONAZ İcra Ceza
Günü : 03.03.2008
Sayısı : 23-2
Sanıklar A….Ç…ve M….T….’ın alacaklısını zarara uğratmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan 2004 sayılı İİY’nın 331/1 ve 765 sayılı TCY’nın 522. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Honaz Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.04.2005 gün ve 73-78 sayılı hüküm sanık M… tarafından temyiz edilmekle, dosya Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından, 20.07.20006 gün ve 201681 sayılı yazı ile lehe yasa değerlendirilmesi için 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca mahalline iade edilmiş,
Yeniden yargılama yapan Honaz Asliye Ceza Mahkemesince 27.09.2006 gün ve 130-142 sayı ile; “01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasanın 18. maddesi ile değişik İcra İflas Yasasının 346. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilerek, dosyanın görevli ve yetkili Honaz İcra Ceza Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine yargılama yapan Honaz İcra Ceza Mahkemesince 03.03.2008 gün ve 23-2 sayı ile;
“Sanıklar A…Ç….ve M… T…’ın eylemlerine uyan 2004 sayılı İİY’nın 331/1 ve 765 sayılı TCY’nın 522/1. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırıl¬malarına, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına” karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık M…..müdafii ile sanık A…tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 02.11.2009 gün ve 5022-7224 sayı ile;
“Sanıklara isnat edilen suç, İİK’nun 331. maddesinde düzenlenmiştir. Yasada bu suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre; suç tarihinden temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar borçlu sanıkların lehine olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 5 yıllık asli ve 7,5 yıllık kesintili zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, sair yönleri incelenmeksizin hükmün İİK’nun 366. maddesi gereğince bozulmasına, 1412 sayılı CMUK’nun 322/1 ve 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 03.12.2009 gün ve 93728 sayı ile;
“Sanık A…Ç…hakkında 21.03.2001 tarihinde işlendiği iddia edilen suçtan dolayı 11.06.2003 tarihinde iddianame ile kamu davası açılmış, 09.09.2003 tarihinde sorgusu yapılmış, 27.04.2005 tarihinde hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş ve yüze karşı verilen hüküm sanık tarafından temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup kesinleşme tarihi itibariyle sanığa yüklenen ve 2004 sayılı İcra ve İflas Yasasının 331. maddesinde düzenlenen alacaklı¬sını zarara uğratmak için malvarlığını eksiltmek suçunun tabi olduğu ve lehine olan 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde yazılı 5 yıllık asli ve 7,5 yıllık kesintili zamanaşımı süresi dolmadığı anlaşılmakta olup 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanununun 9. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kesin hükümle sonuçlanmış bulunan davalarda sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zaman¬aşımına ilişkin hükümlerin de uygulanmayacağı” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire kararının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün sanık A.. Ç…yönünden esastan incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesi talep olunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık A…Ç…hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
21.03.2001 tarihinde işlendiği iddia olunan alacaklısını zarara uğratmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan 05.06.2003 günlü iddianame ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, 09.09.2003 günü sorgusu yapılan sanık A…Ç…’nin 27.04.2005 tarihinde 2004 sayılı İİY’nın 331/1 ve 765 sayılı TCY’nın 522/1. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüzüne karşı açıklanan hükmün sanık A..Ç… tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle, bu sanık yönünden kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Sanığa yüklenen suçun cezası 2004 sayılı İİY’nın 331. maddesinin 1. fıkrasında 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür (30.07.2003 günlü 4949 sayılı Yasanın 89. maddesi ile yapılan değişiklikten önce).Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli zamanaşımı 5 yıl, 104/2 maddesi de gözönünde bulundurulduğunda uzamış zamanaşımı süresi ise 7 yıl 6 aydır.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanununun, lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul başlıklı 9. maddesinin 4. fıkrası “kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zaman¬aşımına ilişkin hükümler uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
21.03.2001 olan suç tarihi ile 27.04.2005 günlü mahkûmiyet kararı arasında 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımı süresi dolmadığı gibi sanık A..’nin yüzüne karşı verilmiş olan Honaz Asliye Ceza Mahkemesinin 27.04.2005 gün ve 73-78 sayılı hükmü temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından dosyanın sanık M…. yönünden lehe yasa değerlendirilmesinin yapılması için 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca mahalline iadesi üzerine Honaz İcra Ceza Mahkemesince her iki sanık hakkında yargılama yapılmış ise de, sanık A…hakkında yapılan yargılama, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan bir uyarlama yargılamasıdır. 5252 sayılı Yasanın 9/4. maddesi uyarınca uyarlama yargılamasında dava zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığından, Özel Dairenin sanık A….hakkında verdiği zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılması kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, “davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına” ilişkin Özel Daire kararının sanık A…Ç…yönünden kaldırıl¬masına ve esas hakkında temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderil¬mesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıl¬masına ilişkin 02.11.2009 gün ve 5022-7224 sayılı kararının sanık A..Ç.. yönünden KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.02.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.