YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/242
KARAR NO : 2009/291
KARAR TARİHİ : 15.12.2009
İtirazname : 2009/254239
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KÜÇÜKÇEKMECE 6. Asliye Ceza
Günü : 10.01.2008
Sayısı : 906-1
Sanıklar Z… A… İle U… A…’nin dört şikayetçiye yönelik eylemleri nedeniyle ayrı ayrı 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b, 143/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrasında sayılan haklardan yoksun bırakılmalarına, haklarında 63. maddesinin uygulanmasına, tutukluluk hallerinin devamına, hükmen tutuklanmalarına ve olayda kullanılan …… Plakalı aracın 5237 sayılı TCY’nın 54. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.01.2008 gün ve 906-1 sayılı hüküm, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 01.07.2009 gün ve 8853-10870 sayı ile;
“Sanıklar hakkında, geceleyin konut dokunulmazlığını bozma suçundan zamanaşımı içinde soruşturma yapılabileceği anlaşılmış,
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanıkların, TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına, karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde uygulama yapılması;
Bozmayı gerektirmiş, sanık Z… A…. ve savunmanı ile sanık U… A… savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkralarından TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümler çıkarılarak yerlerine,
‘Sanığın, TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına,’ cümlesi yazılmak suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 23.11.2009 gün ve 254239 sayı ile;
“Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.01.2008 tarih ve 2007/906 esas ve 2008/1 sayılı dosyasının incelenmesinde,
Sanıklar Z… A…. ve U…. A…. , suç tarihinde gece sayılan zamanda yakınanlar Ş… Ü… , İ… A… , V… A… ve S…. Ş… ’nun, apartman dairelerinin önlerindeki birer çift kullanılmış ayakkabılarını çalmışlar, yakınan Ş… Ü…. ve kimliği tesbit edilemeyen arkadaşının takibi üzerine yakalanmışlar ve polise suça konu ayakkabılar ile teslim edilmişlerdir. Sanıklar üzerlerine atılı suçları itiraf etmişlerdir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18.04.2008 tarihli tebliğnamede, çalınan ayakkabıların değerine göre, 5237 sayılı TCY’nın 145. maddesinin uygulanıp uygu¬lanmayacağının tartışılmaması ve aracın müsaderesi yönünden kararın bozulması istendiği halde karar düzeltilerek onanmıştır.
İtirazımız sanıklar Z…. A…. ve U… A… İçin, suça konu ayakkabıların değerinin az olması nedeniyle, her suç için 5237 sayılı TCY’nın 145. maddesindeki indirimden faydalandırılmaları gerektiğine ilişkindir.
5237 sayılı TCY’nın 145/1. maddesindeki indirimin yapılabilmesi için malın değerinin az olması gerekmektedir. Suça konu ayakkabıların dairelerin giriş kapısı önünde bulunması onların halen kullanılmakta olduğunu göstermektedir. Kullanılmış ayakkabıların genellikle ikinci el piyasası bulunmamakta ve alış fiyatları ile orantılı olmayacak derecede bilinmektedir. Sanıklar hakkında hırsızlığa konu malların değerlerinin az olması, yakınanların şikâyetlerinden vazgeçmeleri ve sanıkların benzer suçlardan geçmiş sabıkaları bulunmaması nedeniyle, her suç için 5237 sayılı TCY’nın 145/1. maddesine göre, cezalardan indirim yapılması gerektiği kanaatindeyiz” gerekçeleri ile itiraz yasa yoluna başvurularak Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01.07.2009 tarih ve 8853-10870 sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılarak, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.01.2008 tarih ve 906-1 sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 5237 sayılı TCY’nın 145. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Müştekilerden Ş… Ü ’nın Y… Mahallesi D… Sokakta bulunan bir adrese doğalgaz kontrolü için gittiği, işi bittikten sonra evden ayrılmak üzere dışarı çıktığında, daire dışına bıraktığı ayakkabılarının yerinde olmadığını gördüğü, terlikle binadan dışarı çıktığı, arabasına binerek giderken elinde poşetle giden bir şahsı gördüğü ve takip etmeye başladığı, bu şahsın da ……… Plakalı bir araca binerek F…. Çakmak Caddesine çıktığı, daha sonra aracını karanlık bir sokağa park ettiği, araçtan iki şahsın indiği ve ara sokaklara daldıkları, müştekinin emekli bir polis arkadaşı ile birlikte otonun bulunduğu yerde beklediği, şüphelilerin yaklaşık 5 dakika sonra ellerinde iki poşetle geri geldikleri, kendilerini görmeleri üzerine şüphelenip birisinin yaya olarak devam ettiği, diğerinin ise merdivenlerin başına oturduğu, arkadaşının bu şahsı tuttuğu kendisinin ise otonun başında beklediği, diğer şahsın kendisini beklediğini görmesi üzerine otonun yanına gelmediği, oto içerisine baktığında tahmini 57 çift kundura ve bot türü 19 çift spor ayakkabısını gördüğü, 155’i arayarak olay yerine polis çağırdığı,
Gelen polis ekiplerince sanıklar Z… A… Ve U… A… Nın yakalandıkları, U… A…’ya ait olan …….. Plakalı aracın bagaj bölümünde 10 poşet giyilmiş ayakkabı saptandığı, durumdan nöbetçi C.Savcısı haberdar edilip, C.Savcısının talimatı doğrultu¬sunda gerekli işlemler yapılarak gözetim altına alınan sanıkların araçla birlikte polis karakoluna sevkedildiği, Küçükçekmece Polis Karakolunda yapılan sayımda 51 çift kundura, 20 çift spor ayakkabı, 5 çift bot olmak üzere 76 çift çalıntı ayakkabı saptandığı, zaptedilen ayakkabılardan sahipleri tespit edilen 4 çiftin, Ş…. Ü…. , V…. A… , S…. Ş…. ve İs…. A…. isimli şahıslara teslim edildiği, diğer ayakkabı sahiplerine ise ulaşılamadığı,
Toplanan kanıtlardan anlaşılmaktadır.
Şikayetçilerden Ş…. Ü…. gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamasında olayın gelişimini tutanakta yazıldığı şekliyle ifade etmiş, çalınan ayakkabısını teslim aldığını ve sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan etmiş, diğer şikayetçiler İ…. A…. , V…. A… Ve S… Ş….. olayın oluşumuyla ilgili bilgilerinin bulunmadığını, oturdukları binanın ana giriş kapısının devamlı kapalı olduğunu, ayakkabıların daire kapısının önünden çalındığını, karakoldan aramaları üzerine çalınmış ayakkabılarını teslim aldıklarını şikayetçi olmadıklarını, beyan etmişlerdir.
Sanıklar Z… A… Ve U…. A…. Kollukta susma haklarını kullanmışlar, Cumhuriyet Savcılığında ise sanık Z… A… 16.10.2007 günlü beyanında; suçlamayı kabul ederek, işsiz olduğunu ve U.A..isimli arkadaşının aracı ile kaza yapmaları nedeniyle borçlarını ödemek için gece vakti açık buldukları binaların içine girerek ayakkabı çaldıklarını, şüphe üzerine polisler tarafından yakalandıklarını, arabada bulunan ayakkabıları Tarlabaşı’nda satın aldıklarını, temizleyip satacaklarını beyan etmiş, sorguda ise sadece bir binaya girdiklerini önceki beyanlarını bu şekilde kabul ettiğini söylemiştir.
Duruşmada ise, suçlamaları reddederek ele geçen ayakkabılardan 70 tanesini Beyoğlu’nda bir eskiciden satın aldıklarını, 4 çift kundurayı ise bir apartman binasının farklı dairelerinin önünden çaldıklarını, ayakkabıların farklı kişilere ait olduğunu tahmin ettiğini, olayın gece saat 21.00 sıralarında gerçekleştiğini beyan etmiştir.
Sanık U… A… da, C.Savcılığındaki beyanlarında diğer sanıkla benzer anlatımda bulunarak Z… ile birlikte bayramda ayakkabı satan kişileri görüp 150 liralık ayakkabı aldıklarını sonra satın aldıkları bu ayakkabıların çalıntı olduğunu, kendilerinin de bu şekilde çalıp satarak kar edebileceklerini düşündüklerini, bu amaçla kapılarını açık gördükleri bina¬ların içine gece saat 21-21.30 civarında girip yeni gördükleri ayakkabıları çaldıklarını, sonrasında polislerce yakalandıklarını, amaçlarının borçlarını kapatıp arabasını yaptırmak olduğunu, arabada ele geçen diğer ayakkabıları ise Beyoğlu, Tarlabaşı’nda tezgahtan satın aldıklarını söylemiş, sorguda savcılık beyanının doğru olduğunu, ancak yalnızca bir binaya girdiklerini ve daha sonra yakalandıklarını, duruşmada ise olayın arkadaşı Z…’nin duruşmada anlattığı şekilde meydana geldiğini ifade etmiştir.
Tutanak tanıkları, tutanağın doğru olduğunu beyan ederek hırsızları yakalayan vatan¬daşın haber vermesi üzerine sanıkları yakalayıp tutanak düzenlediklerini, sanıkların ayakka¬bıların hangi şikâyetçiye ait olduğu veya çaldıkları yerler konusunda bir yardımlarının bulun¬madığını, sadece Sefaköy’den buraya doğru çaldıklarını ifade ettiklerini beyan etmişlerdir.
Bu kanıtlar ışığında sanıkların hukuki durumları değerlendirildiğinde;
5237 sayılı TCY’nın 145. maddesinde; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” hükmü yer almakta iken, anılan hüküm, 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Yasanın 16. maddesi ile; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde ile hırsızlık suçlarına, “konu değer”in azlığı nedeniyle yargıca, cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde, geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesince, istikrarlı bir şekilde uygulanan “daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile Yasa Koyucu tarafından neyin kastedildiği, duraksamaları önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş ancak yargıca, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlen¬dirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, Yasa Koyucu, yargıcın takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; “az olarak kabul edilecek değerin” yargıcın takdirinde, ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ehemmi¬yetsiz ölçüde olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlalin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Yargıç, çalınan veya çalınmaya kalkışılan bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.
Maddenin ilk metninden sonraki değişiklikte; “suçun işleniş şekil ve özellikleri göz önünde bulundurularak” ibaresinin, “cezada indirim” seçeneğinden sonra ve “ceza vermekten vazgeçilebilir” seçeneğinden önce yazılmasının, suça konu malın değerini farklılaştırma¬yacağı açıktır. Bu nedenle; “az ceza verme” seçeneğinde daha yüksek değerin aranacağı, “ceza vermekten vazgeçme” halinde ise daha az bir değerin aranmasının gerekli olduğu düşünülmemelidir.
Bu itibarla, 5237 sayılı Yasanın 145. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı TCY’nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma gidilmemeli, Yargıtay’dan, anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde, yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. 5237 sayılı Yasanın 145. maddesinin konuluş amacı gözetilmeli, anılan hükmün 765 sayılı TCY’nın 522. maddesinden farklı olduğu kabul edilmelidir.
Yargıç, bu değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate alacak, 5237 sayılı TCY’nın 3. maddesinde işaret edildiği üzere, “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde bir cezaya hükmetmek suretiyle ceza adaletini sağlayacaktır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek cezadan indirim veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Olayın özelliği, mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli, her olayda değerlendirmeye konu edilecek, meydana gelen haksızlığa faili iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, maddenin uygulanıp uygulanmaması ve özellikle ceza verilmeme haliyle ilgili seçeneğin, eylemin failine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenecek ve takdirin gerekçesi de kararda gösterilecektir.
Ancak burada 5237 sayılı TCY’nın 147. maddesinde düzenlenmiş bulunan “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hali ile 145. maddede öngörülen “değer azlığı” kavramı karıştırılmamalıdır. 145. maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk halini düzenleyen 147. maddenin uygulanma koşulları birbirinden farklı olup, 147. maddenin ayırıcı ölçütü hırsız¬lığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Buradaki ölçü değer değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için bu malın çalınma¬sıdır.
Buna karşılık 145. maddenin uygulanmasındaki en önemli kriter kuşkusuz değer ölçüsüdür ve bu değerin “ceza vermeme” halini de haklı saydıracak düzeyde az olmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
İkinci el ayakkabıların pazarlanma olanağı bulunduğunu saptayan sanıkların, birlikte gece vakti saptadıkları apartmanlara girerek, kapı önünde buldukları ayakkabıları çaldıkları, sanıkların satılabilecek evsaftaki ayakkabıları seçmek suretiyle eylemlerini gerçekleştirdikleri, bu işe özel araç tahsis ettikleri, yakalanma risklerinin azlığı ve kolay para kazanma yöntemi olarak benimsedikleri bu yolla, farklı semtlerdeki apartmanlara girmek suretiyle eylemlerini gerçekleştirdikleri, sanıkların çaldıkları ayakkabıların yalnızca mağdurları saptanan dört çift ayakkabıdan ibaret olmayıp, araçta yapılan aramada bagaj bölümünde 10 poşet içinde, 51 çift kundura, 20 çift spor ayakkabı, 5 çift bot olmak üzere toplam 76 çift çalıntı ayakkabının saptandığı, olayda 5237 sayılı TCY’nın 145. maddesinin uygulanma koşullarının bulunma¬dığı, yalnızca sahipleri saptanabilen ayakkabıların değil, olayın bütünü göz önünde bulun¬durulmak suretiyle, 145. maddenin uygulanma koşullarının belirlenmesi gerektiği, yerel mahkeme takdirinde ve özel daire kararında bu yönüyle bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.12.2009 günü yapılan müza¬kerede oybirliğiyle karar verildi.