Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/233 E. 2009/305 K. 22.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/233
KARAR NO : 2009/305
KARAR TARİHİ : 22.12.2009

Tebliğname : 2009/62238
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADANA 3. Ağır Ceza
Günü : 13.10.2008
Sayısı : 323-366
Sanık M… K…’nın, kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 81, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis, ruhsatsız silah bulundurmak suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/1 ve 5237 sayılı TCY’nın 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezaların 5275 sayılı Yasanın 99. maddesi uyarınca 15 yıl 10 ay hapis ve 375 YTL adli para cezası olarak toplanmasına ve hak mahrumiyetine ilişkin, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.11.2006 gün ve 233-520 sayılı kısmen res’en temyize tabi olan hüküm, sanık müdafii ile katılan vekili tarafından da temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.07.2008 gün ve 6791-5808 sayı ile;
“a) 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan sanık hakkında velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından getirilen kısıtlamanın 53. madde 3. fıkrasının şartla salıverilme tarihine kadar geçerli olduğunun gözetilmemesi,
b) 5237 sayılı Yasada içtima hükümleri olmadığından cezaların içtimaına karar verilemeyeceğinin düşünülmemesi,
c) Sanığın daha önceden kesinleşmiş mahkumiyeti bulunduğu ve 5237 Sayılı TCK’nun 58. maddesinde öngörülen şartlarının oluştuğu halde tekerrür hükümlerinin uygulanmaması…” isabetsizliklerinden bozulmuş,
Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince 13.10.2008 gün ve 323-366 sayı ile; diğer bozma nedenlerine uyulduğu belirtildikten sonra; “…sanık lehine 5237 sayılı Yasa uygulanmış olmakla her ne kadar sanığın tekerrüre esas cezası var ise de, TCK’nın 58. maddesi gereğince tekerrüre esas ilamın infazından itibaren 3 yıl süre geçtiği göz önüne alındığında bu hususta yasal şartları oluşmadığından tekerrürle ilgili hüküm uygulanmamıştır…” biçimindeki gerekçe ile, “C” numaralı bozma kararına direnilmiş ve sanığın 5237 sayılı TCY’nın 81, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak mahrumiyetine ve mahsuba hükmedilmiştir.
Direnme hükmünün kısmen res’en temyize tabi olması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 27.03.2009 gün ve 62238 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Ceza Dairesine, bu Dairece de 21.10.2009 gün ve 4048-6184 sayı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık M. K. hakkında, kasten öldürme suçundan verilmiş ve res’en temyize tabi olan hükme hasren yapılan incelemede:
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; sanık hakkında “suçta tekerrür” hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesine ilişkin ise de; uyuşmazlık konusu değerlendirilmeden önce, yasa yolu bildiriminin yeterli olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak değerlendirilmesi gerekmiştir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Hükmün sonundaki yasa yolu bildiriminin “Dair, sanık ve müdafiinin yüzüne karşı, C. Savcısı İ.Z. K.’nın huzuru ile talebe uygun, 7 gün içinde Yargıtay’a sunulmak üzere mahkememize verilecek dilekçe ile veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması ile gidilebilecek temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatılmıştır” şeklinde olduğu görülmektedir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2. fıkrasında: “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmüne yer verilmiş,
Bu düzenlemeye paralel olarak 5271 sayılı CYY’nın;
34/2. maddesinde: “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir”,
231/2. maddesinde; “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir”,
232/6. maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir”
Şeklindeki emredici düzenlemeler yer almıştır.
Gerek yüze karşı, gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolunun, süresinin, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça belirtilmesi zorunludur.
5271 sayılı CYY’nın 40. maddesinin 1. fıkrasında, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, 2. fıkrasında ise, yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde, kişinin kusursuz sayılacağı açıkça belirtilmiştir.
Anılan düzenlemelerden, hüküm ve kararlardaki yasa yolu bil¬diriminin; yasa yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsaması zorunluluğu yanında, açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadeden uzak olması gerektiği, sonucuna varılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında;
Hükmün, sanık ve müdafiinin yüzüne karşı, katılan ve vekilinin ise gıyabında tefhim edildiği somut olayda, “7 günlük temyiz süresinin ne zaman başlayacağı konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olması” hükmü temyiz etme hakkı bulunanlar yönünden yanıltıcı nitelikte bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; hükme ait gerekçeli kararın yasa yolu bildirimindeki eksikliği giderecek açıklama ile birlikte sanık müdafii ile katılan vekiline tebliğ edilmesi ve temyiz incelemesinin bu tebligat sonucunda temyiz dilekçesi verilmesi halinde bu dilekçe de nazara alınarak, aksi halde ise res’en yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, belirtilen tebligatın yapılması için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2008 gün ve 323-366 sayılı direnme hükmüne ait gerekçeli kararın, yasa yolu bildirimindeki eksikliği gidermeye yönelik açıklama ile birlikte sanık müdafiine ve katılan vekiline tebliği ile sair işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.