Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/224 E. 2010/10 K. 26.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/224
KARAR NO : 2010/10
KARAR TARİHİ : 26.01.2010

Tebliğname : 2009/200831
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi : AKHİSAR Ağır Ceza
Günü : 09.07.2009
Sayısı : 128-146
Hükümlüler M.A., B. L., M. K. ve S.U.’nun, dolan¬dırıcılık suçundan 765 sayılı TCY’nın 503/1 ve 522. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis ve 12.000.000.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.12.2002 gün ve 58-99 sayılı hüküm, hükümlüler müdafinin temyizi üzerine, Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.05.2005 gün ve 5973-2746 sayı ile düzeltilerek onamakla kesinleşmiştir.
01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCY’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle, dosyayı yeniden ele alan Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesince 02.08.2005 gün ve 58-99 sayılı ek karar ile; “Hükümlüler hakkında lehe olan 5237 sayılı TCY’nın 157/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 100 YTL adli para cezası ile cezalandırılmalarına” dosya üzerinden karar verilmiş,
Hükümlüler müdafinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince bu karar 05.06.2006 gün ve 3733-5026 sayı ile;
“5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrası uyarınca usulüne uygun şekilde duruşma açılıp anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca da hükümlülerin 765 sayılı TCK.nun 503/1, 522. maddeleri gereğince cezalandırılmalarına ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ile sonradan 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın temel cezanın tayini ile bireyselleştiril¬mesine ilişkin tüm hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe hükmün belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinden karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Bozma üzerine yeniden yargılama yapan Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 gün ve 62-17 sayı ile; hükümlülerin eyleminin 5237 sayılı TCY’nın 158/1-h,168. maddelerine uyduğundan bahisle vermiş olduğu görevsizlik kararı üzerine yargılama yapan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince 08.04.2008 gün ve 93-95 sayı ile;
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlüler lehine düzenleme içermediğinden Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/58 esas, 2002/99 karar sayılı ve 10.12.2002 tarihli hükümlüler M.A., B. L., M. K. ve S. U. hakkındaki ilamında belirtilen cezanın miktarı yönünden değişiklik yapılmasına yer olmadığına, 5252 sayılı Kanunun 5/1. maddesi gereğince ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürül¬mesine, bu değişiklik nazara alınarak Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/58 esas, 2002/99 karar sayılı ve 10.12.2002 tarihli ilamının aynen infazına, hükümlülerin mağdurun zararını hüküm tarihinden sonra karşılamış olmaları sebebiyle şartları oluşmadığından 5237 sayılı TCK’nun 168/3. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” karar verilmiştir.
Hükümlüler müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince bu hüküm ise 26.03.2009 gün ve 19036-3453 sayı ile;
“Suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 523. madde¬sinde, yargılama aşamasında zararın giderilmesi cezada indirim nedeni olarak kabul edilmeyip 01.06.2005 günü yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 168/2 maddesinde, etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde cezanın indirileceği kabul edildiğinden, lehe olan bu hükmün etkin pişmanlık koşulları gerçekleş¬tiğinde hükümlüler hakkında da uygulanması ve lehe yasanın bu husus gözetilerek tespiti gerektiği nazara alınmadan kesinleşen ilk mahkûmiyet tarihinden önce ödeme yapılma¬dı¬ğından bahisle yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Bozmadan sonra yargılama yapan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince 09.07.2009 gün ve 128-146 sayı ile;
“Hükümlülerin mağdurun zararını Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesindeki hüküm tarihi olan 10.12.2002 tarihinden önce ödemedikleri, ödeme tarihinin en erken 12.05.2006 olduğu, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2008/4283 esas, 2008/5472 karar sayılı ve 29.05.2008 tarihli ilamında da belirtildiği gibi TCK 168/3. maddesindeki etkin pişmanlık düzenlemesinin kesinleşen ilk hüküm öncesinde yapılan iadeyi kapsaması gerektiği, ayrıca sadece zararın giderilmesinin de yeterli olmadığı ‘failin bizzat pişmanlık göstermesinin’ de gerektiği, hükümlülerin Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında pişmanlık göstermedikleri gibi uyarlama yargılaması sırasında da pişmanlık gösterdiklerine ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığı, bu itibarla 5237 sayılı TCK’nun 168/2. maddesinin uygulanma şartları oluşmadığı” gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Hükümlüler müdafi tarafından bu hükmün de temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozmaya uyulması gerektiği” görüşünü içeren 22.10.2009 gün ve 200831 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükümlüler hakkında 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Ancak, hükmün eylemli uyma sonunda verilmiş yeni bir hüküm mü, yoksa direnme hükmü mü olduğu konusu, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak öncelikle değerlendirilmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkemece; ilk hükümde, mağdurun zararının hüküm tarihi olan 10.12.2002 gününden önce giderilmemiş olması sebebiyle şartları oluşmadığından bahisle 5237 sayılı TCY’nın 168/3. maddesi uygulanmamıştır. Özel Dairece, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 168/2. maddesinde, etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde, cezanın indirileceği kabul edildiğinden, lehe olan bu hükmün etkin pişmanlık koşulları gerçekleştiğinde hükümlüler hakkında da uygulanması ve lehe yasanın bu husus gözetilerek tespiti gerektiği, kesinleşen ilk mahkûmiyet tarihinden önce ödeme yapılmadığından bahisle 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasının hukuka aykırı bulunduğu vurgulanmak suretiyle bozma kararı verilmiş, yerel mahkeme ise, 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesindeki etkin pişmanlık düzenlemesinin kesinleşen ilk hüküm öncesinde yapılan iadeyi kapsaması gerektiği, ayrıca sadece zararın giderilmesinin de yeterli olmadığı “failin bizzat pişmanlık göstermesinin” de gerektiği, hükümlülerin Gölmarmara Asliye Ceza Mahkeme¬sindeki yargılama sırasında pişmanlık göstermedikleri gibi, uyarlama yargılaması sırasında da pişmanlık gösterdiklerine ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığına karar verilmek suretiyle, önceki hükümde direndiğini belirtmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre,
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
e) Bozma ilamına uyulduğu belirtilmekle beraber, bozmaya konu hükmün aynen tekrarlanması,
Suretiyle verilen karar, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma ve uyma sonucu veri¬len yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tara¬fından yapılması gerekir.
Yerel mahkemece direnme kararında, 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesindeki etkin pişmanlık düzenlemesinin kesinleşen ilk hüküm öncesinde yapılan iadeyi kapsaması gerektiği gibi, ayrıca sadece zararın giderilmesinin de yeterli olmayıp, failin bizzat pişmanlık göster¬mesinin de gerektiği, hükümlülerin gerek Gölmarmara Asliye Ceza Mahkemesindeki yargı¬lama sırasında, gerekse uyarlama yargılaması sırasında pişmanlık gösterdiklerine ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığı belirtilmek suretiyle, bozma kararında tartışılması gereken hususlar tartışılmak suretiyle, bozmaya eylemli olarak uyulmuştur. Özel Dairece incelen¬meyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksız bulunduğundan, saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.01.2010 günü oybirliği ile karar verildi.