Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/21 E. 2009/46 K. 03.03.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/21
KARAR NO : 2009/46
KARAR TARİHİ : 03.03.2009

İtirazname :256034
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BALIKESİR 2. Asliye Ceza
Günü : 25.04.2007
Sayısı : 1204-365
Sanık T. K..’nın kasten yaralama suçlarından, 5237 sayılı TCY’nın 86/1-3/e, 87/1-d maddeleri uyarınca iki kez 5’er yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 53. maddenin uygulanmasına, yüklenen diğer suçlardan beraatına; sanık N. Ö..’ın kasten yaralama suçlarından, 5237 sayılı TCY’nın 86/2. maddesi uyarınca iki kez 1’er yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 53. maddenin uygulanmasına, yüklenen diğer suçtan beraatına; sanık O.K..’nın korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde ateş etmek suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 170/1-c maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasıyla; kasten yaralama suçlarından, 5237 sayılı TCY’nın 86/2. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla; 5237 sayılı TCY’nın 86/2, 21/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla; yasak silah taşımak suçundan, 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca 3 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hakkında 53. maddenin uygulanmasına, yüklenen diğer suçtan beraatına; sanık T. K..’nın yüklenen suçlardan beraatına ve emanetteki suç eşyalarının TCY’nın 54. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin, Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.04.2007 gün ve 1204-365 sayılı hüküm, sanıklar T., O.. ve N..müdafiileri, katılanlar vekili ve o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 12.03.2008 gün ve 749-2028 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 22.01.2009 gün ve 256034 sayı ile;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da dayanılarak, Daire Üyelerinden A.K..’in Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığı dönemde, 30.11.2006 günlü iddianameye “görüldü” yapmak suretiyle görüş bildirmesi karşısında, temyiz incelemesinde Hakim olarak görev yapamayacağı görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuş ve Özel Daire kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, iddianameye “olur” veren İl Cumhuriyet Başsavcısının, Yargıtay Üyesi seçilmesinden sonra anılan işin temyiz incelemesinde görev yapmasının, 5271 sayılı CYY’nın 22/1-g maddesi uyarınca, hakimin davaya bakamayacağı hal olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusunun çözümünde sağlıklı bir çözüme ulaşmak için, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Hakimin davaya bakamayacağı halleri düzenleyen 5271 sayılı CYY’nın 22. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendine göre, hakim, “Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa” hakimlik görevi yapamayacaktır.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının 5/1. maddesinde “… ağır ceza Cumhuriyet başsavcıları, merkezdeki Cumhuriyet savcıları ile bağlı ilçe Cumhuriyet başsavcıları ve Cumhuriyet savcıları üzerinde, gözetim ve denetim hakkına sahiptir” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, Cumhuriyet Başsavcılığının görevlerini düzenleyen 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Yasanın 17. maddesi;
“1- Kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya yaptırmak,
2- Kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak,
3- Kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek,
4- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak” hükmünü;
Aynı Yasanın 18. maddesi;
“1. Cumhuriyet başsavcılığını temsil etmek,
2. Başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak, iş bölümünü yapmak,
3. Gerektiğinde adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak,
4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının; ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet başsavcıları, Cumhuriyet başsavcıvekilleri, Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır” hükmünü;
22. maddesi ise; “duruşmalara, Cumhuriyet Başsavcısının görevlendireceği Cumhuriyet başsavcıvekili veya Cumhuriyet savcısı katılır” hükmünü taşımaktadır.
Bu yasal düzenlemelere göre, İl Cumhuriyet Başsavcısı veya Ağır Ceza Cumhuriyet Başsavcısı, soruşturma aşamasında diğer Cumhuriyet savcılarının arasında iş bölümü yaparak kimin hangi soruşturmayı yürüteceğini belirleme, soruşturma sonucunda iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara “görüldü” yapmak suretiyle bu belgelerdeki görüşü benimseme, hatta gerektiğinde bunlarda değişiklik yapılmasını isteme veya kendiliğinden düzeltme yapmak, kovuşturma aşamasında ise duruşmada yer alacak Cumhuriyet savcısını belirleme, gerektiğinde duruşmada Cumhuriyet savcısı olarak iddia makamında bizzat yer alma hak ve yetkisine sahiptir. Bir başka anlatımla Cumhuriyet Başsavcısı suç isnadını ve bu isnadı doğrulayacak kanıtları, buna bağlı olarak ceza yargılamasında iddiayı ortaya koyan makamdır.
Cumhuriyet Başsavcısının konumu öğretide de ele alınmış ve Dr. Selahattin Keyman “Ceza Muhakemesinde Savcılık” adlı eserinde;
“… makamın başı sayılan savcının hiçbir direktif vermemiş bulunması halinde, yardımcılar savcılığın görevleri içine giren bütün işlemleri serbestçe ve kendi takdirlerine göre yapabilirler. Ancak burada dahi, savcının yardımcısının işlemlerini tasvip etmediğini açıklaması halinde sözü edilen imkan ortadan kalkar; bundan sonra yardımcı makamın başı tarafından verilen emirlere uymak zorundadır. Makamın başı sayılan savcının açık ve sarih emirler vermesi halinde, kendisine mahsus yetkisi bulunmayan yardımcı, her zaman için kendisinin yerine geçerek istediği işlemi yapabilecek durumda bulunan savcının (makam başı) emirlerini yerine getirmek mecburiyetindedir… Yardımcıların iç bağımsızlıkları, makamın başı sayılan savcının iradesi ile sınırlıdır. Bu itibarla makamın başı olan savcı kendi teşkilatının görevine giren bütün işlerde yetkilidir. Bundan başka verdiği bütün emirler yardımcılar tarafından yerine getirilmelidir” şeklinde konuyu açıklamıştır. (sh.190-191)
Diğer taraftan, konunun Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan “adil yargılanma hakkı” bağlamında da değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 01.10.1982 gün ve 8692/79-56 sayılı Piersack/Belçika kararında özetle;
“Yargıçlardan birisinin, daha önce tahkikatı yürüten savcılık biriminin başı olarak görev yaptığı, bu dosyayla ilgilenen görevlilerin hiyerarşik üstü olarak mahkemeye sunulacak yazılı mütalaaları gözden geçirip düzeltme, olayda benimsenecek yaklaşımı tartışma ve hukuki noktalardan kendilerine tavsiyede bulunma hakkına sahip olmasının, böyle davranmadığı saptansa dahi suç isnadının esası üzerinde karar vermiş bir ‘yargı yerinin’ tarafsızlığının kuşkuya açık olabildiğini tespit etme bakımından yeterli olup, bunun da Sözleşme’nin 6/1. maddesinin (adil yargılanma hakkının) ihlali niteliğinde olduğu” sonucuna varılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Balıkesir C.savcısı H.P..tarafından yürütülen soruşturma sonucunda 30.11.2006 gün ve 6962-3097 sayılı iddianame ile; olay tarihinde şüphelilerden T.. ile yakınanlar E.. ve Ö.. arasında bir çek alacağından kaynaklanan tartışma sonucunda, E.., Ö.. ile olay yerinden geçmekte olan M..adlı kişinin yaralanmaları ile biten olayın meydana geldiği;
Şüpheli T. K..’nın, yaralamaya ve korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde ateş etmeye azmettirme ve yaralama suçlarından 5237 sayılı TCY’nın 38/1. maddesi yollamasıyla 86/1-3/e, 87/1-d, 86/1-3/e, 87/1-d, 106/2-a, 43/2, 170/1-c, 86/2, 86/2, 53. maddeleri uyarınca;
Şüpheli O. K..’nın, korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde ateş etmek, silahla tehdit, ruhsatsız silah taşıma, silahla yaralama suçlarından 5237 sayılı TCY’nın 170/1-c, 106/2-a, 43/2, 86/1-3/e, 87/1-d, 39/2-a-b-c, 86/1-3/e, 87/1-d, 39/2-a-b-c, 86/2, 86/2-3/e, 21/2, 53 ve 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddeleri uyarınca;
Şüpheli N. Ö..’ın, yasak bıçak taşımak, nitelikli yaralama suçlarından 5237 sayılı TCY’nın 86/1-3/e, 87/1-d, 86/1-3/e, 87/1-d, 53 ve 6136 sayılı Yasanın 15/1. maddeleri uyarınca;
Şüpheli T. K..’nın, korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde ateş etmek, nitelikli yaralama ve silahlı tehdit suçlarından 5237 sayılı TCY’nın 170/1-c, 39/2-a-b-c, 86/1-3/e, 87/1-d, 39/2-a-b-c, 106/2-a, 43/2, 39/2-a-b-c ve 53. maddeleri uyarınca;
Şüpheli N. Y..ın, suç kanıtlarını yok etmek suçundan 5237 sayılı TCY’nın 281/1 ve 53. maddeleri uyarınca;
Şüpheliler T. A.. ve M.A..’ın, yaralama ve tehdit suçlarına yardım etmekten 5237 sayılı TCY’nın 86/1-3/e, 87/1-d, 39/2-a-b-c, 86/1-3/e, 87/1-d, 39/2-a-b-c, 106/2-a, 43/2, 39/2-a-b-c ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
Ayrıca, 30.12.2006 günlü ek iddianame ile de şüpheli T..’in, 5237 sayılı TCY’nın 86/1-3/e, 87/1-d, 106/2-a, 43/1, 170/1-c, 44. madde yollamasıyla 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.
O dönemde Balıkesir İl Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan A. K.. tarafından iddianamelere “görüldü” yapılmış ve kamu davasının açılması sağlanmıştır. Daha sonra, Yerel Mahkemece verilen bir kısım sanıkların beraatlarına, bir kısmının ise cezalandırılmalarına ilişkin hükmün o yer C.savcısı, katılanlar vekili ve sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3. Ceza Dairesinde temyiz incelemesi yapıldığı sırada, Daire Üyesi A. K.. de inceleme yapan kurulda yer almış ve hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
Görüldüğü gibi, gerek soruşturma aşamasında yargılama konusu uyuşmazlık hakkında görüş bildirip, tavsiyede bulunma hakkına sahip olan ve soruşturma sonucunda düzenlenen iddianameye görüldü yaparak “olur vermekle” o görüşü benimseyen, gerekse kovuşturma aşamasında benimsediği bu görüşü sürdürecek C.savcısını da belirleme hak ve yetkisine sahip İl Cumhuriyet Başsavcısının, 5271 sayılı CYY’nın 22/1-g maddesi uyarınca aynı davada C.savcısı olarak görev yapması nedeniyle Hakim olarak görev yapmasına olanak bulunmamaktadır. Böyle bir halin aynı zamanda Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen AİHS’nin 6/1. maddesinin “adil yargılanma hakkının”, ihlali niteliğinde olacağında kuşku yoktur.
Bu itibarla, haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi ise, İl Cumhuriyet Başsavcısının, iddianamelere görüldü yapmasının idari bir faaliyet olup, yargılamaya ilişkin bir özellik taşımadığı, bu nedenle de temyiz incelemesinde Yüksek Yargıç olarak görev almasında hukuki bir engel bulunmadığından bahisle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddi yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 12.03.2008 gün ve 749-2028 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için, 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2009 günü oyçokluğuyla karar verildi.