Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/203 E. 2009/300 K. 22.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/203
KARAR NO : 2009/300
KARAR TARİHİ : 22.12.2009

Tebliğname : 2008/81356
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi : YARGITAY 4. Ceza Dairesi
Günü : 28.05.2009
Sayısı : 16-24
Sanık Y… G…’nin ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan beraatına ilişkin, Yargıtay 4. Ceza Dairesince verilen 28.05.2009 gün ve 16-24 sayılı hüküm, Yargıtay C.Savcısı tarafından atılı suçun oluştuğu gerekçesiyle temyiz edilmekle, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 14.09.2009 gün ve 81356 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Polatlı C.Savcıları arasında yapılan işbölümü uyarınca, sonuçlandırılmak üzere sanık Y… G… ’ya verilen soruşturma evraklarından, 40 adedini 2 aydan 3 yıla varan sürelerle işlemsiz bırakmak, 3 adedini zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen muktezaya bağlamamak ve önceki denetim sonrası yapılan tavsiyeye karşın, gereksiz olarak birleştirilen 5 adet hazırlık evrakını tefrik etmemek suretiyle ihmali davranışla görevini kötüye kullandığı iddiasıyla 765 sayılı TCY’nın 230. maddesi uyarınca cezalandı¬rıl¬masına karar verilmesi istemiyle açılan kamu davasında;
Yargıtay 4. Ceza Dairesince, “sanık tarafından işlemlerinin geciktirildiği sabit görülen 40 adet soruşturma evrakından, toplam 17 evrakın faili meçhul olduğu, 3 evrakta mağdur adresinin meçhul olduğu, mağdur temin edilemediğinden işlem yapılamadığı, 4 evrakta adres araştırması yapıldığı, birleştirilen faili meçhul evrakın müfettiş tavsiyesine rağmen tefrik edilmemesi eyleminin suç oluşturmayacağı, disiplin yönünden değerlendirile¬bileceği kabul edilmiş, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 24.01.2006 gün ve 7 sayılı ilke kararında mülhakat C.Savcılarının yılda 800 dosyaya bakabileceğinin belirtilmesi ve sanığın suç tarih¬lerini kapsayan yaklaşık üç buçuk yıllık süreçte baktığı ve çıkardığı iş sayısı, sanık savunması, geç işlem yapılan evrakın niteliği ile mağduriyete yönelik bir yakınma bulun¬maksızın, olağan adli denetim sonucunda soruşturmaya geçilmiş bulunulması hususları gözetildiğinde, sanığın görevi savsama kastıyla hareket etmediği” gerekçesine dayalı olarak oy çokluğu ile beraat kararı verilmiş,
Daire Üyesi C… A… ; “Soruşturma raporu, zamanaşımına uğratılan evrakın sayısı-niteliği ve işlemsiz bırakılanların geciktirilme süreleri, benzeri eylemlerden Dairemizde yargılanan 1. sınıfa ayrılmış Hâkim ve C.Savcılarının daha önce hükümlülük¬lerine karar verilmiş olması hususları dikkate alındığında, sanığa atılı suçun sübut bulduğu kanaatine varılmıştır” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Hüküm, Yargıtay C.Savcısı tarafından atılı suçun oluştuğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Görüldüğü gibi Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa isnat edilen ihmali davranışla, görevi kötüye kullanma suçunun oluşup oluşmadığına ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
25.10.2001 günlü iş bölümü cetveline göre, Cumhuriyet Başsavcısının izin, rapor vs. gibi nedenlerle görevi başında bulunmadığı sürede Başsavcılığa vekalet etmek, hazırlık evrakından sonu 0-4-5-6 numara ile bitenleri takip ve sonuçlandırmak, mahalli basın ve televizyon kuruluşlarının takibi, suç konusu veya ihbarı niteliğinde olan yayınlar hakkında kanuni gereğini yapmak, noterleri ve Cumhuriyet Başsavcılığı kalemini denetlemek, eksik işlemleri ele aldırarak ifasını sağlamak, Asliye Hukuk Mahkeme¬lerinin duruşmalarında iddia makamı olarak bulunmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvur¬makla görevlendirilen sanık Y… G…nin, Polatlı C.Savcısı olarak görev yaptığı 16.08.2000-11.07.2004 tarihleri arasında; toplam 3449 soruşturma evrakına bakarak bunların 3142 adedini sonuçlandırdığı ve iş yüzdesinin % 91, daimi aramaya alındıktan sonra üzerinden 1 yıl geçmiş bulunan dosya sayısının 79 adet olduğu, Asliye Ceza Mahkemesinde 310 adet, Asliye Hukuk Mahkemesinde ise 131 adet karara iştirak ettiği, sonuçlandırdığı talimat sayısının 269 adet olarak belirlendiği, belirtilen dönemde başka bir yerde geçici yetki ile çalışmadığı, yıllık izinleri dışında en uzunu 10 günlük olmak üzere 70 gün rapor kullandığı, yapılan işbölümü uyarınca bakmakta olduğu ve aralarında sahtecilik, hırsızlık, dolandırıcılık, yağma, 2521 sayılı Yasaya aykırılık, taksirle yaralama, parada sahtecilik, emniyeti suiistimal, reşit olmayan mağdurenin rızasıyla ırzına geçmek, yaralama, taksirle ölüme neden olmak, kaçakçılık, görevi kötüye kullanma, silahlı tehdit ve görevli memura direnme suçlarına ilişkin dosyaların da bulunduğu 40 adet soruşturma evrakını 2 aydan 3 yıla varan sürelerde işlemsiz bıraktığı, 3 adedini zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen muktezaya bağlamadığı ve önceki denetim sonrası yapılan tavsiyeye karşın, gereksiz olarak birleştirilen 5 adet hazırlık evrakını tefrik etmediği anlaşılmaktadır.
Sanık savunmasında; soruşturma konusu olan hazırlık evraklarının kendisinden önce birleştirildiğini, yaklaşık yüzde doksan beşi faili meçhul olaylara ilişkin olan, bu evrakların büyük çoğunluğunun 2000 yılının 8. ayında, bir kısmının da 2001 yılının Ocak ayında geldiğini, bir çoğunun zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkacak durumda bulunduğunu, ayrıca bu gibi evraklara daimi arama kararı ekleyip kolluğa müzekkere yazmanın olayların aydınlanması açısından bir değerinin olmadığını, çünkü gerek jandarma ve gerek emniyetçe her üç ayda bir “arandı bulunamadı” şeklinde matbu kağıtlarla cevap verildiğini, buna karşılık daimi arama kararı yazılmamış olan evrakların takipsiz kalmadığını, aksine takip edildiğini, müsnet suçun hem maddi hem manevi unsurları bakımından oluşmadığını, bu nedenle beraatına karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
765 sayılı TCY’nın 230. maddesinde düzenlenen ve etkin olmayan (pasif) bir davranışla işlenebilen görevi ihmal suçu, ceza uygulamasında memur sayılan kimsenin, yapmaya zorunlu olduğu bir işi yapmaması yahut yasa ve tüzüklerde yapılması öngörüldüğü biçimde yerine getirmemesi veya belirli veya uygun bir sürede yapılması zorunlu bulunan bir hizmet veya hareketi geciktirmesi ile oluşur.
5237 sayılı TCY’nın 257. maddesinde düzenlenen “Görevi kötüye kullanma” suçu ise; 765 sayılı TCY’nın 240. maddesinde yer alan “görevde yetkiyi kötüye kullanma”, 230. maddesindeki “görevi ihmal”, 228. maddesinde düzenlenen “görevde keyfi davranış” ve 212/1. maddesinde düzenlenmiş olan basit rüşvet alma suçlarının karşılığını oluşturmaktadır.
5237 sayılı TCY’nın “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257. maddesinin 2. fıkra¬sında yer alan; “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yap¬makta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklindeki hüküm ile kamu görevlisinin, yapmakla görevli olduğu işi bilerek ve isteyerek yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirme¬mesi ya da geciktirmesi suç sayılarak, yaptırıma bağlanmıştır.
Her iki Yasa yönünden de bu suç kasten işlenebilen suçlardan olup, oluşması için kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesi gerekir.
Somut olayda sanık Y… G…’nun, 40 adet soruşturma evrakını 2 aydan 3 yıla varan sürelerde işlemsiz bıraktığı, 3 adedini zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen muktezaya bağlamadığı ve önceki denetim sonrası yapılan tavsiyeye karşın, gereksiz olarak birleştirilen 5 adet hazırlık evrakını tefrik etmediği hususları tartışmasızdır. Cumhuriyet Savcısı olarak sanık, işbölümü gereği kendisine düşen soruşturma evrakının akıbetini takip etmek, gereğini yapmak, olanaklı olan en kısa sürede sonuçlandırmak ve bu işlemler sıra¬sında kalem personelini denetlemekle de görevli ve yükümlüdür. Ancak, sanığın görev yaptığı Polatlı ilçesi şehirlerarası yol üzerinde olup, işlenen suçların büyük bir kısmının ilçede oturmayan kişilerce işlenmesi nedeniyle faillerin belirlenmesindeki zorluk, suça konu hazırlık evraklarının büyük bir kısmının faili meçhul evraklar olması, iş yükünün fazla olması, kalem personelinin nitelik ve sayı yönünden yetersizliği göz önüne alındığında, bir kısım soruşturma evrakının belli bir süre işlem¬siz bırakılması, bir kısmının zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen muktezaya bağlanmaması ve önceki denetim sonrası yapılan tavsiyeye karşın, gereksiz olarak birleştirilen bir kısım hazırlık evrakının ise tefrik edilmemesi disiplin işlemine konu edilebilecek nitelikte davranışlar olarak değerlendirilebilirse de, sırf bu nedenle sanığın görevini ihmal ettiği söylenemeyeceği gibi, suç işleme kastı da bulunmadığından, 765 sayılı TCY’nın 230. maddesi ile 5237 sayılı TCY’nın 257. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen suçun manevi unsuru oluşmamıştır.
Bu itibarla, olayda sanığın görevi ihmal kastı bulunmadığından, Yargıtay Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazının reddiyle, Özel Daire beraat hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28.05.2009 gün ve 16-24 sayılı beraat kararının tebliğnamedeki isteme aykırı olarak ONANMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.