Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2009/187 E. 2009/306 K. 22.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/187
KARAR NO : 2009/306
KARAR TARİHİ : 22.12.2009

İtirazname : 2009/230633
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ECEABAT Sulh Ceza
Günü : 20.02.2007
Sayısı : 22 Değişik iş
Hükümlü N… B…’un;
26.06.2006 tarihinde işlediği hakaret suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 125/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1800 YTL,
26.06.2006 tarihinde işlediği tehdit suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 106/1 ve 52. maddeleri uyarınca 600 YTL.,
29.08.2006 tarihinde işlediği hakaret suçundan ise, 5237 sayılı TCY’nın 125/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1800 YTL.,
Adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.11.2006 gün ve 234-693 sayılı hükmün, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 305. maddesi uyarınca kesin nitelikte olması nedeniyle infaz işlemlerine başlanılmış,
Para cezasının infazı sırasında süresi içerisinde ödeme yapılmadığından, adli para cezaları toplam 210 gün hapis cezasına çevrilmiş,
Hükümlünün talebi üzerine de, Eceabat Sulh Ceza Mahkemesince 20.02.2007 gün ve 22 değişik iş sayı ile, “Talebin kabulüne, hükümlünün adli para cezasından çevrilen hapis cezasının 5275 sayılı İnfaz Yasasının 110/2. maddesi uyarınca evinde çektirilmesine…” karar verilmesinin ardından, Adalet Bakanlığınca 04.06.2007 gün ve 29333 sayı ile “…paradan çevrilen hapis cezalarında İnfaz Yasasının 110. maddesinin 2. fıkrası uyarınca infaza karar verilemeyeceği” gerekçesiyle, yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması nedeniyle, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.11.2007 gün ve 8612-8939 sayı ile “yasa yararına bozmaya konu edilen kararın, katılana tebliğ edilmemiş olduğundan” bahisle, yasa yararına bozma talebi reddedilmiştir.
Bunun üzerine 20.03.2008 tarihinde karar katılana tebliğ edilirken; 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle de, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini isteyen hükümlü ile ilgili olarak, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince 28.05.2008 gün ve 234-693 sayılı ek karar ile; (evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda)
“…Hükümlünün dosyaya yansıyan kişilik özellikleri nazara alınarak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılamadığı gibi, hükümlünün gerek soruşturma gerek yargılama aşamasında uzlaşmayı kabul etmeyerek katılanın zararını karşılamadığı, bu nedenle tazmin şartının da gerçekleşmediği anlaşıldığından” biçimindeki gerekçeye dayanılmak suretiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması istemi geri çevrilmiş, bu karara karşı hükümlü tarafından yapılan itiraz ise, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayı ile reddedilmiştir.
Daha sonra, ilk başvurudaki neden aynen tekrar edilerek, Adalet Bakanlığınca 27.10.2008 gün ve 54421 sayı ile yeniden yasa yararına bozma yoluna başvurulmakla, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 24.06.2009 gün ve 21510-12657 sayı ile, “kararın hukuka uygun bulunması nedeniyle”, yasa yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.07.2009 gün ve 230633 sayılı itirazı ise ; yasa yararına bozma talebinin yerinde olduğuna, bununla birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının reddine ilişkin kararın katılana tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmasının ardından, bu hususa ilişkin yargılamanın evrak üzerinde yapıldığı Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 28.05.2008 gün ve 234-693 sayılı kararına itiraz edilmesi üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilmiş bulunan 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayılı kararın da yasa yararına bozma yoluyla getirilebileceğine, sonuç olarak ise, Özel Daire kararının kaldırılması ile Eceabat Sulh Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 gün ve 22 değişik iş sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Hükümlü Naide Bulun hakkındaki karara hasren yapılan incelemede:
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; 5275 sayılı Yasanın 110. maddesinde düzenlenmiş bulunan “özel infaz usullerinin”, hakkındaki para cezası ödenmediği için hapse çevrilmiş olan hükümlüler hakkında da uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkin ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun evrak üzerinde değerlendirmeye tabi tutulduğu uyarlama yargılamasına ilişkin olan kararların da yasa yararına bozma başvurusuna konu edilmesinin gerekip gerekmediği konusunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak görüşülmesi gerekmiştir.
İncelenen dosya içeriğinden,
Hükümlü hakkında, iki ayrı hakaret ve tehdit olmak üzere üç suçtan verilen adli para cezalarının, ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen süresi içerisinde ödenmemesi nedeniyle, 5275 sayılı Yasanın 106/3. maddesi uyarınca toplam 210 gün hapse çevrildiği,
İnfaz aşamasında gerçekleştirilen talep üzerine, Eceabat Sulh Ceza Mahkemesince 210 gün hapis cezasının 5275 sayılı Yasanın 110/2. maddesi uyarınca evde çektirilmesine karar verildiği,
Esas itibarıyla, iki kez Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma başvurusuna konu edilen kararın Eceabat Sulh Ceza Mahkemesinin bu kararı olduğu,
Oysa, bu arada 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle gerçekleştirilen uyarlama yargılaması sırasında, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince 28.05.2008 gün ve 234-693 sayı ile evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda “hükümlünün dosyaya yansıyan kişilik özellikleri nazara alınarak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılamadığı gibi, hükümlünün gerek soruşturma gerek yargılama aşamasında uzlaşmayı kabul etmeyerek katılanın zararını karşılamadığı bu nedenle tazmin şartının da gerçekleşmediği…” gerekçesiyle “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına”, bu karara hükümlü tarafından itiraz edilmesi üzerine de Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayı ile “itirazın reddine” karar verildiği,
Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesi kararına hükümlü tarafından itiraz edilmiş olmakla birlikte, bu kararın “katılana” tebliğ edilip edilmediğinin dosyadan belirlenemediği,
Anlaşılmaktadır.
Öte yandan; ilkeleri Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından yapılması gereken değerlendirmede, manevi zararın, objektif koşullar arasında yer alan “zarar” kapsamında sayılamayacağı, hakaret ve tehdit suçlarında maddi zarardan söz edilemeyeceği, “sübjektif koşulların” ise ancak duruşmalı yargılamada değerlendirilebileceği açıktır.
Bu durum karşısında, duruşmalı yapılması gereken uyarlama yargılamasının evrak üzerinde yapılmış olması hukuka uygun olmayıp, bu yargılamanın usulüne uygun yapılması ve yargılama sonunda “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi durumunda, somut olay açısından “özel infaz usullerinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunun” tartışılmasına gerek kalmayabilecektir.
Şu halde, uyuşmazlık konusunda karar verilebilmesi için öncelikle Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince verilen uyarlama kararı ile bu karara yapılan itiraz üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen “itirazın reddi” kararının da, yasa yararına bozma konusu yapılması gerekmektedir. Bu kararlarda bulunduğu saptanan yasaya aykırılık giderilmeden uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen “yasa yararına bozma” müessesesi, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümlerin onaylanması sonucunu doğuracaktır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, subjektif koşulların evrak üzerinde değerlendirilmesi suretiyle verilmiş bulunan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının reddine” ilişkin Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 28.05.2008 gün ve 234-693 sayılı kararının katılana tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması ile tebliğ edilmediğinin belirlenmesi halinde henüz kesinleşmemiş kararlara karşı yasa yararına bozma yoluna başvurulamayacağının değerlendirilmesi, tebliğ edilmiş olduğunun saptanması halinde ise, bu karar ile, bu karara yapılan itiraz üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verildiği anlaşılan 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayılı “itirazın reddine” ilişkin kararın da yasa yararına bozma başvurusuna dahil edilmesinin sağlanması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.06.2009 gün ve 21510-12657 sayılı, yasa yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın belirtilen işlemlerin yapılması için Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.