YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/178
KARAR NO : 2009/288
KARAR TARİHİ : 08.12.2009
İtirazname: 2009/27569
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ELBİSTAN 2. Asliye Ceza
Günü : 21.02.2008
Sayısı : 105-123
Hükümlü M… …’nın katılan H… H…. K….ya yönelik silahla yaralama eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCY’nın 86/2, 21/2, 86/3-e ve 62. maddeleri uyarınca, 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCY’nın 50/1-d maddesi uyarınca “3 ay süre ile silah taşımaktan yasaklanması” seçenek yaptırımına çevrilmesine, katılan İ… B…’ye yönelik silahla yaralama eyleminden ise; 5237 sayılı TCY’nın 86/1, 21/2, 86/3-e ve 62. maddeleri uyarınca, 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCY’nın 50/1-d maddesi uyarınca “1 yıl süre ile silah taşımaktan yasaklanması” seçenek yaptırımına çevrilmesine ilişkin, Elbistan 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.02.2008 gün ve 105-123 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin 15.09.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay 3. Ceza Dairesince 25.05.2009 gün ve 5439–9469 sayı ile;
“Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğna¬mede ileri sürülen görüş yerinde görüldüğünden, Elbistan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.02.2008 tarih ve 2007/105 esas, 2008/123 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4-d maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına,
Bozma kararı gereğince, hükmün C-3 ve D-2 fıkralarındaki “silah” ibaresinin karar metninden çıkarılarak ve somut olay dikkate alınıp mahkemenin takdir hakkı da gözetilerek yerine “her türlü ateşli silah ve bıçak” ibaresinin konulmasına, seçenek yaptırı¬mın bu şekilde infaz edilmesine, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.07.2009 gün ve 27569 sayı ile; “Kararda, temyiz süresinin katılanlar açısından da hükmün açıklanmasından itibaren’ başlayacağı şeklinde yanlış anlamaya neden olacak ifadelere yer verilmek suretiyle, yasa yolu süresinin ne zaman başlayacağı konusunda katılanlar yanıltılmıştır.
Karardaki yanıltıcı tarzdaki bu yasa yolu açıklaması düzeltilmedikçe ve düzeltilmiş şekliyle müdahillere tebliğ edilmedikçe hükmün kesinleştiği kabul edilemez. Dolayısıyla söz konusu hüküm kesinleşmediğinden kanun yararına bozma isteminin reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır” gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurularak Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararının kaldırılması ve kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık; katılanlar yönünden yasa yolu bildiriminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla kararın kesinleşip kesinleşmediği noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğinden; karardaki yasa yolu bildiriminin “… iddia makamının huzurunda, sanığın yüzüne karşı, katılanların yokluğunda CMK’nun 35. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak sureti ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi” şeklinde yapıldığı görülmektedir.
Bu karar, katılanların adreslerine tebliğe çıkarılmış ve katılanlar tevziat sırasında geçici olarak adreslerinde bulunamadığından 05.08.2008 tarihinde Tebligat Yasasının 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir.
İlkeleri, Ceza Genel Kurulunun 30.01.2007 gün ve 9-18 sayılı kararında açıklandığı üzere;
Gerek yüze karşı, gerekse gıyapta verilen kararlarda yasa yolunun, süresi, mercii ile şeklinin belirtilmesi ve bu hususların karara yazılması zorunludur.
Somut olayda; yasa yoluna başvuru süresinin katılanlar yönünden hangi tarihten itibaren başlayacağının yanlış gösterilmiş olması, 5271 sayılı Yasanın 34/2, 231/2. ile 232/6. maddelerine açıkça aykırılık oluşturduğundan, belirtilen durumun 5271 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni sayılması gerektiğinde duraksama yaşanma¬maktadır.
Bu durumda, 5271 sayılı Yasanın 40. maddesindeki düzenleme uyarınca eski hale getirme nedeninin varlığı kabul edilmekle birlikte, tarafların bu yola başvurabilmeleri açısından eksikliği gidermeye yeterli meşruhatlı duyuru ile tarafların bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Olağanüstü yasa yollarından birisi olan “yasa yararına bozma yasa yolu”na başvurulabilmesinin ilk koşulu “kesinleşmiş bir karar veya hükmün bulunması”dır. Olağan yasa yoluna başvurma imkanının devam ettiği somut olayda, henüz kesinleşmediği anlaşılan karara karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvurma olanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Genel Kurulunun duraksamasız kararlarında da kabul edildiği gibi, kararın yasa yolu bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağını da içeren meşruhatla birlikte katılanlar H… H… K… Ve İ… B… ‘ya tebliği üzerine, katılanlar tarafından olağan yasa yoluna başvurulması olanaklı bulunduğundan; itirazın kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve henüz kesinleşmediği anlaşılan karara karşı yapılan “yasa yararına bozma” başvurusunun reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Kurul Üyesi, katılanlar yönünden kararın kesinleştiği ve dolayısıyla yasa yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 25.05.2009 gün ve 5439-9469 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığı’nın yasa yararına bozma isteminin REDDİNE,
4- Dosyanın, Elbistan 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.12.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.