YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/177
KARAR NO : 2009/210
KARAR TARİHİ : 29.09.2009
İtirazname: 2008/48038
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BERGAMA Ağır Ceza
Günü : 22.10.2007
Sayısı : 484 D.İş
Sanıkların, hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCY’nın 141/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, 51. madde gereğince verilen cezanın ertelenmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıllık dene¬timli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin, Dikili Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.03.2007 gün ve 373-75 sayılı karara, sanık C. U.. müdafii tarafından, “sanığın yüklenen suçtan beraatına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle itiraz edilmesi üzerine, Bergama Ağır Ceza Mahkemesince 22.10.2007 gün ve 484 D.İş sayı ile;
“Kararın esası hakkında bir inceleme ve değerlendirme yapmaksızın hükmün açıklan¬masının geri bırakılması koşulları ve bu konuda verilen karar hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda Dikili Asliye Ceza Mahkemesinin kabulüne, takdirine ve yapılan uygulamaya göre kararda usul ve yasaya aykırı yön görülmediği” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş,
Bu suretle kesinleşen karara karşı, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 01.06.2009 gün ve 6786-9396 sayı ile ;
“Hırsızlık suçundan sanıklar C.U.. ve İ.U..’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1, 31/3, 62/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıklara verilen cezaların aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 23/1. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı Kanun’un 23/3. maddesi gereğince sanıkların 5 yıl süre ile denetimli serbestlik süresine tabi tutulmasına, sanıklar hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve sanıklara bu süre içinde bir rehber tayin edilmesine, sanıkların atılı suçtan dolayı katılana verdiği toplam 180 Yeni Türk lirası zararı her bir sanığın 90 Yeni Türk lirası olarak karar kesinleştiğinde katılana ödemesine dair, DİKİLİ Asliye Ceza Mahkemesinin 23/03/2007 tarihli ve 2006/373 esas, 2007/75 sayılı kararına karşı sanıklardan C. U..müdafii tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin, Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 22/10/2007 tarihli ve 2007/484 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 20/02/2008 gün ve 10983 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C.Başsavcılığının 13/03/2008 gün ve KYB.2008048038 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 27/03/2009 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan Yazıda;
(Dosya kapsamına göre, 5560 sayılı Kanun’la değiştirilen 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca sanık hakkında 3 yıllık denetim süresi belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde ve itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiştir.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;
Sanıklar C. U.. ve İ.U.. hakkında 5395 sayılı ÇKK.nun 23/1. maddesi gereğince verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının 5560 sayılı Yasa ile değişik 5395 sayılı Yasanın 23/1. maddesi uyarınca 3 yıllık denetim süresine tabi olduğunun gözetilmemesi,
Usul ve Yasaya aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan sanıklar C. U.. ve İ.U..hakkında Dikili Asliye ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 23.03.2007 tarih ve 2006/373-2007/75 sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, hüküm fıkrasından, ‘5395 sayılı ÇKK’nun 23/3. maddesi gereğince 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘5560 sayılı Yasa ile değişik 5395 sayılı ÇKK’nun 23/1. maddesi gereğince 3 yıl denetim süresine tabi tutulmasına’ cümlesinin eklenmesine, karardaki diğer yönlerin saklı tutulmasına” karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığınca 21.07.2009 gün ve 48038 sayı ile;
“İtirazın konusu olan uyuşmazlık; suç tarihi dikkate alındığında, denetim süresinin 5 yıl yerine 3 yıl olarak uygulanmasının karma uygulama niteliğinde bulunup bulunmadığı noktasına ilişkindir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile kabul edilmiş olup, daha sonra yürürlüğe giren 5560 ve 5728 sayılı Yasalar ile uygulama alanı genişletilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmiş, denetim süresindeki farklılık dışında çocuklar ile büyükler aynı koşullara tabi tutulmuş ise de; iki yasal düzenleme arasında başkaca farklılıklar bulunmaktadır. Somut olayda lehe yasanın belirlenmesi açısından önem taşıyan en önemli farklar şöyledir:
5560 sayılı Yasa ile değişik CMK’nun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında, soruş¬turulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda, yapılan yargılama sonunda hükmolunan hapis cezasının süresinin 1 yıl veya daha az süreli olması aranırken, 5395 sayılı Yasanın 23. maddesinde, hapis cezasının süresi 3 yıl olup, şikayete bağlı olma koşulu da aranmamaktadır.
Davanın düşmesi veya hükmün açıklanması (yükümlülüklere uygun/aykırı davranma hususu dışında) 5395 sayılı Yasanın 23. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında denetim süresi içinde kasıtlı suçtan mahkûm olup olmama durumuna göre belirlendiği halde, 5271 sayılı CMK’nun 10 ve 11. fıkralarında denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyip işlememe haline göre düzenlenmiştir.
Yine, mağdurun uğradığı zararın tazmini hususunun, çocuğun veya ailesinin maddi durumu nazara alınarak aranmayabileceği hususunda mahkemeye takdir hakkı verdiğinden zarar giderme koşulu yönünden, 5395 sayılı Yasanın 5560 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki hali sanık yararınadır.
Bu nedenle, somut olayda, 5395 sayılı Yasanın 23/1. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve aynı maddenin 3. fıkrası gereğince sanığın 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması yerindedir. Lehe olan 5395 sayılı Yasa hüküm¬lerinin uygulanmasına karşın, denetim süresinin 5560 sayılı Yasa ile yapılan de¬ğişikle kabul edilmiş olan 3 yıl olarak belirlemek, yasaya aykırı olup, karma uygulama niteliğindedir. Bu nedenle de, Özel Dairenin, denetim süresinin 5 yıldan 3 yıla indirmesi yerinde değildir.
Ceza Genel kurulunun 07.04.2009 gün, 2009/6-67-84 sayılı kararı da bu doğ¬rultudadır.
Ayrıca, kanun yararına bozma istemine konu edilen karar, sanık C.U.. müdafiinin itirazı üzerine Bergama Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2007 gün, 2007/484 değişik iş sayılı kararıdır. Özel Daire, kanun yararına bozma isteğini kabul ederken öncelikle bu kararın bozulmasına karar vermesi yerine, bu karar yokmuşçasına Dikili Asliye Ceza Mahkemesinin her iki sanıkla ilgili kararını bozup, CMK’nun 309/4-d maddesi gereğince uygulama yapmış olmasının da isabetli olmadığı düşünülmüştür. Kanun yararına bozma istemine konu edilmeyen sanık İnci Ulucan hakkında verilen Dikili Asliye Ceza Mahkemesinin kararında hukuka aykırılık olduğu sonucuna varılması halinde, anılan sanık ile ilgili olarak yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra istemle ilgili olarak karar verilmesi gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01.06.2009 gün ve 6786–9396 sayılı kararının kaldırılmasına ve kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık konuları; Özel Dairece,
1- Yasa yararına bozma isteminin kapsamı dışına çıkılarak karar verilip verilmediği,
2- Denetim süresinin 3 yıl olarak belirlenmesinin karma uygulama niteliğinde bulunup bulunmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konuları sırası ile değerlendirildiğinde;
1- Ceza Genel Kurulu’nun 17.07.2007 gün 145/172, 02.10.2007 gün 82/196 ve 10.06.2008 gün 83/166 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, yasa yararına başvurulan ve olağanüstü temyiz denilen yasa yolunda geçerli “istekle bağlılık kuralı” gereği, isteme konu edilmeyen hüküm ve hukuka aykırılıklar, yasa yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Burada aranması gereken, bizzat istem yazısında ileri sürülen aykırılık olgusu ve sebepleri ile bağlılıktır.
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; Adalet Bakanlığınca hükümlü C. U.. müdafiinin itirazı üzerine Bergama Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2007 gün ve 484 D.İş sayılı karar yasa yararına bozma istemine konu edildiği halde, Özel Dairece Dikili Asliye Ceza Mahkemesinin, hükümlüler C.U..ve İ. U.. hakkındaki hükmün yasa yararına bozulmasına karar verilmesi, istemle bağlılık kuralına aykırılık oluşturmaktadır.
2- İkinci uyuşmazlık nedenine gelince,
Hükmün verildiği 23.03.2007 tarihinde, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikler henüz yürürlüğe girmemiş bulunduğundan, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.11.2005 gün ve 97/111, 20.09.2005 gün ve 99/103 sayılı kararlarında vurgulandığı üzere, “kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde, verildiği zaman yürürlükte bulunan gerek usul, gerekse maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olup, sonradan gerçekleşen yasa değişikliklerine dayanılarak bu olağanüstü yasayoluna baş¬vurulamayacağı gibi, Yargıtay’ca da, sonraki yasa değişiklikleri kanun yararına bozma gerek¬çesi” yapılamayacağından, inceleme konusu somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları, 5728 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler nazara alınmaksızın 5728 sayılı Yasa değişikliğinden önceki normlar dikkate alınmak suretiyle saptanmalıdır.
Hükümlünün sabit kabul edilen hırsızlık suçu, şikâyete bağlı olmadığından 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin ilk yasalaşan hali ve 5395 sayılı Yasanın 5560 sayılı Yasanın 40. maddesi ile değiştirilen 23. maddesinin somut olayda uygulanma koşulları bulunmamaktadır.
Hüküm tarihi itibariyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yönünde uygu¬lanabilecek yegâne hüküm 5395 sayılı Yasanın 19.12.2006 tarihinden önce yürürlükte bulu¬nan hükmüdür, bu hüküm uyarınca da çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬ması kararı verilmesi halinde beş yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 40. maddesi ile 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilerek, çocuklar açısından denetim süre¬sinin üç yıl olarak uygulanacağı hüküm altına alınmış ise de, hükmün açıklan¬masının geri bırakılması yönünden 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesine yollamada bulunul¬ması nedeniyle 231. maddedeki diğer koşullar nazara alınmaksızın sadece 23. maddenin denetim süresinin dikkate alınarak 3 yıl olarak uygulanması, karma uygulama niteliğinde olacaktır.
Bu itibarla; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire kararının kaldırıl¬masına, yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01.06.2009 gün ve 6786-9396 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin REDDİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.