YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/117
KARAR NO : 2009/252
KARAR TARİHİ : 27.10.2009
Tebliğname: 2009/111086
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : SİİRT Ağır Ceza
Günü : 04.12.2008
Sayısı : 174-236
Hükümlünün kasten öldürme suçundan, Siirt Ağır Ceza Mahkemesince 13.04.1995 gün ve 77-25 sayı ile, 765 sayılı TCY’nın 448 ve 59. maddesi uyarınca 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hüküm, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.11.1995 gün ve 2901-3182 sayı ile usuli nedenle bozulmuştur.
Bozmaya uyan Siirt Ağır Ceza Mahkemesince 09.01.1996 gün ve 88-1 sayı ile; sanığın 765 sayılı TCY’nın 448, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 15 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu karar Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.06.1996 gün ve 1482-2441 sayı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Yeni yasaların yürürlüğe girmesi nedeniyle dosyayı ele alarak duruşma açan Siirt Ağır Ceza Mahkemesince 29.11.2007 gün ve 224-323 sayı ile, yapılan değerlendirme sonunda hü¬küm¬lünün 5237 sayılı Yasanın 81/1, 29/1 ve 62. maddesi uyarınca 14 yıl 12 ay hapis ceza¬sıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, hükümlü müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.09.2008 gün ve 5396-6526 sayı ile;
“Anayasanın 141/3, 5271 sayılı CMK.nun 34 ve 230. maddelerine aykırı olarak hükmün gerekçesiz bırakılması…” isabetsizliğinden hüküm bozulmuştur.
Siirt Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.12.2008 gün ve 174-236 sayı ile;
A)“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.02.2006 gün 2006/10-11 esas ve 2006/12 kara¬rında da belirtildiği üzere yeniden bir olay yargılaması yapılmasını gerektiren ayrıksı bir durum yoksa kesinleşmiş olan önceki yargılamada iddia ve savunma olarak ileri sürülen görüşler ile delillerin tartışılması ve değerlendirilmesine gerek bulunmamaktadır. Zira uyarlama yargılamasının amacı, kesinleşmiş hükümde suç olduğu saptanan olaya ilişkin lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanmasıyla sınırlıdır. Bu itibarla mahkememizin gerekçeli kararının ikinci sayfasında aynen ‘iddia, savunma, tanık anlatımları, otopsi raporu, adli raporlar ve tüm dosya içeriğine göre olay tarihinde hükümlü K. K..’ın maktûl H. K..’ı hafif tahrik altında kasten öldürdüğü sabit olmakla eylemine uyan ve aşağıda tartışılacağı üzere lehine olan 5237 sayılı Türk Ceza Yasasına göre hüküm kurmak gerek¬miştir’ denilmek suretiyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun söz konusu içtihadı doğrultusunda gerekçelendirilme yapılmıştır. Kaldı ki benzer gerekçelendirme yaptığımız başka karar¬la¬rımızı Yargıtay 1. Ceza Dairesi, usul ve yasaya uygun bularak onamıştır. Bu kararlar dosya içine konulmuştur. (örneğin; mahkememizin 15.11.2007 tarih 147-216 sayılı hükmü, bu hükmün onanmasına ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 07.11.2008 tarih 6236-7142 sayılı onama ilamı, mahkememizin 29.11.2007 tarih 203-299 sayılı hükmü, bu hükmün onanmasına ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 18.09.2008 tarih 6153/6535 sayılı onama ilamı, mahkeme¬mizin 22.11.2007 tarih 156-274 sayılı hükmü, bu hükmün onanmasına ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 19.09.2008 tarih 6548/6559 sayılı onama ilamı)
B) İddia, savunma, tanık anlatımları, otopsi raporu, adli raporlar ve tüm dosya içeriğine göre olay tarihinde hükümlü K. K..’ın maktûl H. K..’ı hafif tahrik altında kasten öldürdüğü sabit olmakla eylemine uyan ve aşağıda tartışılacağı üzere lehine olan 5237 sayılı Türk Ceza Yasasına göre hüküm kurmak gerekmiştir.
01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7/2. m. uyarınca hükümlü hakkında lehe olan yasa hükümlerinin uygulanması gerekir. Lehe olan yasayı saptamak için de bu yasanın yürürlük ve uygulanmasına dair 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9/3 maddesi uyarınca lehe olan hükmün, önceki ve sonraki yasaların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleri ile karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerekeceğinden hükümlü hakkında 765 sayılı Türk Ceza Yasasına göre hüküm kuracak olursak;
‘1- Hükümlü K.K..’ın sabit olan maktûl H..’ı kasten öldürme suçuna uyan 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 448. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi ve işlenme¬sindeki özellikler dikkate alınarak takdiren yirmi dört yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2- Hükümlü suçu, (olay öncesinden hakkında hüküm kesinleşmiş olan Medeni Kamal’ın tüfekle kendilerine doğru ateş etmesinin doğurduğu) basit tahrik altında işlemiş olduğundan 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 51/1. maddesi uyarınca cezasında dörtte bir oranında indirim yapılarak on sekiz yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
3- Hükümlünün duruşma sürecine yansıyan iyi hali lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 59/2. maddesi uyarınca cezasından altıda bir oranında indirim yapılarak onbeş yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
4- 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 31. maddesi gereğince hükümlünün müebbeten kamu hizmetlerinden yasaklı kılınmasına,
5- 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 33. maddesi uyarınca hükümlünün hapis süresi boyunca yasal kısıtlılık altına alınmasına…’ karar vermemiz gerekecektir.
Şu hale göre hükümlü hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Yasasına göre verilmiş olan 14 yıl 12 ay hapis cezasına ilişkin hüküm; 765 sayılı Türk Ceza Yasasına göre verilecek 15 yıl hapis cezasına ilişkin hükme göre cezaların süresi ve yeni yasanın 53. maddesinin eski yasanın 31 ve 33. maddelerine göre lehe düzenleme getirmesi hususları dikkate alındığında lehe olduğundan hükümlü hakkında lehine olan 5237 sayılı Türk Ceza Yasasına göre hüküm kurmak gerekmiştir” şeklindeki kabulle önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de hükümlü ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının 05.05.2009 gün ve 111086 sayılı “bozma” istekli tebliğna¬mesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahke¬menin uyarlamaya ilişkin hükmünün yeterli gerekçeyi taşıyıp taşımadığına ilişkindir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı ve¬rilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tara¬fından yapılması gerekir.
Yerel mahkemece direnme kararında; ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçe ile aynı mahiyetteki kararların Özel Dairece onanmasına ilişkin kararlara yer verilmiş olup bu hususların Özel Dairece incelenmemiş olması karşısında, konu¬nun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaklı görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelen¬mesi gerekmektedir.
Bu itibarla, direnme kararı olmayıp “yeni hüküm” niteliğindeki hükmün, temyiz dava¬sına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekeceğinden, dosyanın Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Siirt Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.12.2008 gün ve 174-236 sayılı kararı yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.10.2009 günü yapılan müzake¬rede oybirliği ile karar verildi.