Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2008/26 E. 2008/81 K. 15.04.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/26
KARAR NO : 2008/81
KARAR TARİHİ : 15.04.2008

Tebliğname: 240862
Yargıtay Dairesi : 4.Ceza Dairesi
Mahkemesi : SAKARYA 3.Asliye Ceza
Günü : 13.03.2007
Sayısı : 69-154
Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Sakarya Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nde görevli olan sanıklar M.. K.., B.. S..ve E… Ö..’in ana sözleşmeye aykırı olarak bir takım işler yapmak suretiyle devleti zarara uğrattıkları iddiasıyla 765 sayılı TCY.nın 240/1-2 ve 80. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davası sonunda; Adapazarı 3.Asliye Ceza Mahkemesince 28.09.2004 gün ve 747-674 sayı; ““….Sanıklar hakkında her ne kadar görevi suiistimal suçundan kamu davaları açılmış ise de, sanıkların atılı suçları işlediklerini gösterir cezalandırılmalarını haklı kılacak tam ve yeterli delil mevcut olmadığı gibi mahkememizce vicdani kanaat da oluşmadığından….” şeklindeki gerekçe ile her üç sanık açısından da beraata hükmedilmiş olup, bu hüküm katılan vekili tarafından temyiz edildiğinde; Yargıtay 4. Ceza Dairesince 13.12.2006 gün ve 8007-17652 sayı ile; “1- Sanıkların 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ilişkin kiralık araç sözleşmelerine aykırı eylemlerine yönelik temyizde; suçun oluştuğu tarihe göre temyiz süreci içinde dava zamanaşımının gerçekleştiği,
Anlaşıldığından katılan Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ. Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz nedenleri yerinde bulunmakla, sanık yararına olduğu anlaşılan 765 sayılı TCY.nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY.nın 223 maddeleri uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak kamu davasının düşürülmesine,
2- Sanıkların 5.7.1999 tarihi ve sonrasına ilişkin kiralık araç sözleşmelerine aykırı eylemleri ile Düzce İşletme Müdürlüğünün bakım ve onarımına dair sözleşmelere aykırı eylemlerine yönelik temyize gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY.nın görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu düzenleyen 257. maddesinde suçun oluşması için kamu görevinin gereklerine aykırı eylem sonucunda kişilerin mağduriyetine veya kamu zararına yol açılması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlanması gerektiğinin öngörülmesi karşısında, iddianamede ayrıntılı olarak açıklanan sanıklara yükletilen her bir eylem nedeniyle kamu zararı oluşup oluşmadığı ve kişilere haksız bir kazanç sağlanıp sağlanmadığı hususlarının tespiti için uzman bilirkişilerden rapor alınarak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğu…” nedeniyle hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı; Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesince 13.03.2007 gün ve 69-154 sayı ile;
“…Mahkememizce toplanan delilerle, iddia, sanıkların savunmaları, 28.06.2004 tarihli üçlü uzman bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile her ne kadar sanıklar hakkında Devleti zarara uğratmak sureti ile idari görevi ihlal ettikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ise de sanıkların her bir artış için genel müdürlük ve yönetim kurulu onayı aldıkları kendi başlarına hareket etmedikleri deprem şartları altında artışların usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiği, yüklenen suçun yasal ve maddi unsurlarının oluşmadığı, anlaşıldığından…” biçimindeki gerekçe ile ısrar edilirken; “CMK.nun 307/3 maddesi gereğince mahkeme kararında DİRENİLMESİNE, Yargıtay 4.Ceza Dairesince 1996-1997-1998 yıllarına ilişkin kiralık araç sözleşmelerine ait eylemlerin suçun oluştuğu tarihe göre zaman aşımına uğraması nedeni ile kamu davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 5.7.1999 tarihli kiralık araç sözleşmesine aykırı eylemden dolayı açılan kamu davasının 765 sayılı TCK.nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK nun 223 ncü madde gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE, 12.09.2000 tarihinde onaylanan sözleşme ile ilgili olarak her ne kadar sanıklar hakkında devleti zarara uğratmak sureti ile idari görevlerini suiistimal ettikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ise de; atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından her bir sanığın yüklenen suçtan ayrı ayrı beraatına..” biçiminde hüküm verilmiş ve bu hükümler katılan vekili tarafından eksik soruşturmaya, vs. ye dayalı olarak temyiz edilmiştir.
Dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli, 22.01.2008 gün ve 240862 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık zamanaşımına uğramadığı düşünülen ve iddianamede yer alan bir kısım eylemlerin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağı yönünde yeterince araştırma yapılıp yapılmadığına ilişkin ise de;
1)1996,1997 ve 1998 yıllarında yapıldığı iddia edilen eylemlerle ilgili olarak Özel Dairece verilen zamanaşımının dolmasına dayalı düşme kararının kesinleşmiş olması nedeniyle, Genel Kuruldaki inceleme sırasında bu konunun inceleme dışı bırakılması,
2)İlk hükümde “beraat kararına” konu edilen ve bu yönüyle bozma kararında yer alan 05.07.1999 tarihli kiralık araç sözleşmesine ilişkin eylemle ilgili olarak; son hükümde verilen “zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle ortadan kaldırma” hükmünün öncekinden farklı ve yeni bir hüküm oluşu,
3)12.09.2000 tarihinde onaylanan sözleşme ile ilgili olarak; beraat kararı verilirken, ilk hükümde “delil yetersizliği” gerekçesine dayanıldığı halde, son hükümde “suçun unsurlarının oluşmadığı” gerekçesine dayanılmak suretiyle bozmaya eylemli uyulmak suretiyle, eskisinden farklı yeni bir gerekçe ile hüküm tesis edilmesi,
4)Davaya esas teşkil eden Teftiş Kurulu Raporunda ve iddianamede yer alan 20.11.2000 ve sonraki tarihlerde yapılan işlemlerle ilgili olarak ise herhangi bir hüküm verilmemiş olması,
Nedenleriyle, Yerel Mahkemenin son hükmünde Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir yön tespit edilemediğinden, bu husus ön sorun olarak kabul edilmiş ve işin esasına girilmemiştir.
Çünkü; Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı ve¬rilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tara¬fından yapılması gerekir.
Şu halde; Özel Dairece incelenmeyen bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden; hükmün, kesinleşmeyen ve temyize konu edilen yönleriyle Özel Dairece incelenmesi, zamanaşımı ve sair hususların da oraca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, “direnme kararı” değil, “yeni hüküm” olarak değerlendirilen hükmün temyiz davasına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi icap edeceğinden, dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi lazımdır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın saptanan eylemli uyma sebebiyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 4.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 15.04.2008 günü oybirliği ile karar verildi.