Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2008/249 E. 2008/228 K. 02.12.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/249
KARAR NO : 2008/228
KARAR TARİHİ : 02.12.2008

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 16.02.2006
Sayısı : 701-102

Sanığın 4369 sayılı Yasa ile değişik 213 sayılı Yasanın 359/a-2, 765 sayılı TCY’nın 59/2, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince sonuç olarak 8.910.000.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve bu cezanın aynı Yasanın 5. maddesi gereğince 1’er ay ara ile 20 eşit taksitte tahsiline ilişkin Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.03.2002 gün ve 856-275 sayılı hüküm, sanık müdafii ve katılan hazine vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 15.10.2003 gün ve 11059-6973 sayı ile;
“Yüklenen suçun niteliği ve işlendiği tarih itibariyle 27.02.2003 gün ve 25033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 4811 sayılı Vergi Barışı Kanununun 14. maddesi gereğince yeniden takdir ve değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,” gerekçesi ile sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesince 08.09.2004 gün ve 1188-882 sayı ile;
Sanık hakkında açılan kamu davasının 4811 sayılı Vergi Barışı Yasasının 14/1. maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Katılan hazine vekili tarafından temyiz edilen bu hüküm ise dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 14.06.2005 gün ve 10929-3344 sayı ile;
“Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, sanık hakkında düzenlenmiş bulunan 30.04.2001 tarih 2001/Rp-2 sayılı Kaçakçılık Suçu Raporu içeriğinden varlığı anlaşılan ve dosyada bulunmayan aynı tarih ve 2001/Rp-36 sayılı Vergi İnceleme Raporu aslı veya onaylı suretinin getirtilerek; suça konu eylemle ilgili olarak mükellef Almus İnşaat ve Oto Yedek Parçaları Ticaret Ltd. Şti. adına salınan vergi, kesilen ceza ile gecikme faizi ve zamları olup olmadığının ve bunlara karşı idari yargıda dava açılıp açılmadığının ilgili vergi dairesinden sorulup kesin suretle tespiti ile 30.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5228 sayılı Yasanın 4. maddesinin 2. fıkrasıyla ödeme süresinin 2004 Eylül ayı sonuna kadar uzatıldığı da dikkate alındıktan ve defter ve belgeleri istem yazısının tebliğ tarihinden 15 gün sonrası olan suç tarihinde işyerinin faaliyetine devam edip etmediği de araştırılıp, 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 139/2. maddesinde öngörülen şartların varlığı saptanıp sonucuna göre toplanan deliller birlikte değerlendirilerek, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, vergi ziyaına sebebiyet verilmemiş olmasından bahisle yazılı şekilde eksik soruşturmayla kamu davasının ortadan kaldırılmasına hükmolunması,” isabetsizliğinden bozulmuş,
Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesince 16.02.2006 gün ve 701-102 sayı ile;
“Suç tarihinden sonra 27.02.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4811 sayılı Vergi Barışı Yasasının 14/3. maddesinde; işlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verildiği hallerde aynı maddenin 14/1 numaralı fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının bu kanunun yürürlüğünden önce ya da kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmamış olması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şartının arandığı, yani vergi ziyaının olmaması halinde 4811 sayılı Yasanın 14/1. maddesi gereğince doğrudan kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesinin gerekeceği, dosyada bulunan her iki kaçakçılık suçu raporunda da sanığın eylemi sonucunda meydana gelen vergi ziyaından bahsedilmemesi karşısında bozmada belirtilen araştırmanın yapılmasının yargı ekonomisi de nazara alındığında gereksiz olacağı, bu nedenle önceki kararda belirtildiği gibi sanığın beraatına karar verilmesinin dosya kapsamına uygun düşeceği sonuç ve kanaatine varılmakla,
Vergi ziyanına sebebiyet verilmediği anlaşıldığından 4811 sayılı Vergi Barışı Yasa¬sının 14/1. maddesi gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının ortadan kaldırılmasına,” karar verilmiştir.
Katılan hazine vekili tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 08.03.2007 gün ve 226434 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 11. Ceza Dairesine, 11. Ceza Dairesince de, 26.05.2008 gün ve 3174/5266 sayılı karar ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Esas itibariyle uyuşmazlık, 4811 sayılı Yasanın 14 ve 213 sayılı Yasanın 139/2. maddelerinin uygulanma koşullarının saptanması bakımından, yeni kanıt toplanmasına ve araştırma yapılmasına gerek bulunup bulunmadığı nokta¬sında toplanmakta ise de;
İncelenen dosyada;
Aleyhe sonuç doğuracak nitelikteki bozmaya karşı sanıktan diyeceğinin sorulmaması suretiyle 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi hükmü uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Yasanın 326. maddesine aykırı davranılması,
Gerekçede beraat kararı verilmesi gerektiği belirtilmesine karşın, kamu davasının düşmesine karar verilmek suretiyle 5271 sayılı Yasanın 230. maddesine muhalefet edilmesi,
İsabetsizliklerinden, hükmün bu hukuka aykırılıklar nedeniyle sair yönleri incelen¬meksizin bozulmasına karar verilmesi gerekmekle birlikte, sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturması olanağı da bulunmayan, defter ve belgeleri gizleme suçunda, suç tarihi defter ve belgelerin ibraz edilmesi isteğini içeren yazının tebliğ edildiği 30.11.2000’den 213 sayılı VUY’nın 14. maddesi uyarınca belirlenen 15 günün sonrası olan 16.12.2000 tarihidir. Suç tarihi ile inceleme tarihleri arasında, lehe hükümler içermesi nedeniyle uygulanmasında zorunluluk bulunan 765 sayılı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresinin, dosyanın henüz Ceza Genel Kuruluna intikal etmediği 16.06.2008 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla, Ceza Genel Kurulunca bu aşamada sadece yukarıda zikredilen hukuka aykırılıklara işaretle yetinilmesi suretiyle gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle hükmün bozulmasına ve 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanması zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2006 gün ve 701-102 sayılı hükmü¬nün BOZULMASINA,
2- 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CYUY’nın 322. mad¬desinin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tanıdığı yetki kullanılmak suretiyle, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zaman¬aşımı nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri ile 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 02.12.2008 günü oybirliği ile karar verildi.