Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2008/226 E. 2008/224 K. 02.12.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/226
KARAR NO : 2008/224
KARAR TARİHİ : 02.12.2008

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 02.10.2003
Sayısı : 575-818

Sanık hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan kamu davası sonunda; Üsküdar 4. Asliye Ceza Mahkemesince 02.10.2003 gün ve 575-818 sayı ile; 3167 sayılı Yasanın 16/1-3. maddesi uyarınca 10 milyar lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, 4 yıl süreyle bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına, 647 sayılı Yasanın 5/4. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 1 aylık sürenin sona erdiği tarihten başlayarak ödenmeyen para cezasına 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirlenen gecikme zammının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına hükmedilmiş olup, bu hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay 10. Ceza Dairesince 05.11.2007 gün ve 17042-12655 sayı ile;
“1- Hükmolunan sonuç ağır para cezasının 10.000 (onbin) YTL olarak belirlenmesi ve adli para cezasına dönüştürülmesi,
2- Para cezasının “gecikme zammı” uygulanmasına ilişkin bölüm ile “ve çek keşide etmesinin” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılması,
3- Hüküm fıkrasında yer alan “müdahil vekiline verilmesine” ibaresinin “katılana verilmesine” biçiminde değiştirilmesi,
Suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Sanık müdafiinin 15.02.2008 havale tarihli dilekçe ile başvurması üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığı 22.10.2008 gün ve 204951 sayı ile;
“Üsküdar 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 02.10.2003 tarihli mahkûmiyete ilişkin hükmün temyizi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca düzenlenen 17.11.2005 günlü tebliğnamenin sanık ve müdafiine tebliğ edilmeden Yargıtay 10. Ceza Dairesince 05.11.2007 tarihinde temyiz incelemesi yapılarak, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu nedenle 5271 sayılı CMK.nun 308. maddesi uyarınca, sanık lehine Yüksek Dairenin kararına itiraz etmek gerekmiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın karşılıksız çek keşide etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenmiş olan tebliğnamenin hükmü temyiz etmiş olan sanık müdafiine tebliğ edilmediği ahvalde, Özel Dairece temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
Dosya incelendiğinde;
Yerel Mahkemece sanık hakkında mahkumiyet hükmü verildiği ve bu hükmün sanık müdafiince süresi içinde temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.11.2005 günlü tebliğname ise düzelterek onama istemli olup, bu haliyle hem sanık yönünden hem de katılan yönünden aleyhe sonuç doğuracak niteliktedir..
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13.12.2005 gün ve 166-165 sayılı; 26.09.2006 gün ve 204-197 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; hükmü temyiz etmeleri halinde veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin, sanık veya müdafii ile katılan veya vekiline tebliğ olunacağı 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CYUY nın 316. maddesine 21.03.2003 gün ve 4778 sayılı Yasanın 2. maddesi ile eklenip, 19.03.2003 gün ve 4829 sayılı Yasanın 20. maddesiyle değiştirilen 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ile ilgili bulunan bu hüküm buyurucu nitelikte olup, uyulması zorunludur.
Anılan düzenleme, Anayasanın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen, AİHS’nin 6. maddesi ile de ilgilidir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 09.11.2000 gün ve 36590-97 sayılı Göç/Türkiye kararında da bu husus vurgulanmıştır. Zira, bu karar üzerine, 2003 yılında mevzuatımızda yukarıda bahsedilen düzenleme yapılmış, 5271 sayılı CYY’nın 297. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir.
Somut olayda; Özel Daire kararından sonra tebliğnamenin hükmü temyiz etmiş olan sanık müdafiine tebliğ edilip edilmediği konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında oluşan tereddüt üzerine, bu husus Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanlığına sorulduğunda, Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanlığınca 21.10.2008 günlü yazı ile tebliğnamenin sanık müdafiine tebliğ edilmediği bildirilmiştir.
Şu halde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.11.2005 günlü tebliğname sanığa ve katılana tebliğ edilmeksizin Özel Dairece inceleme yapılarak karar verilmiş olması, 1412 sayılı Yasanın halen yürürlükte bulunan 316/3. maddesinin buyurucu hükmüne aykırılık oluşturmaktadır.
Bu nedenle, itirazın kabulü ile Özel Daire kararının sair yönleri incelenmeksizin usule aykırılık nedeniyle kaldırılmasına, tebliğnamenin ilgililere tebliğinden sonra temyiz incelemesi yapılarak bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir. Zamanaşımının dolup dolmadığı hususunun ise tebliğnamenin tebliğinden sonra yapılacak olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alınması gerekir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 05.11.2007 gün ve 17042-12655 sayılı kararının belirtilen usule aykırılık nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 02.12.2008 günlü müzakerede oybirliği ile karar verildi.