YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/218
KARAR NO : 2009/63
KARAR TARİHİ : 17.03.2009
Tebliğname : 183812
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MERSİN 2. Asliye Ceza
Günü : 18.03.2008
Sayısı : 37-298
Hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından sanıklar C..D..ve T. B.un 5237 sayılı TCY’nın 116/4, 142/1-b, 143 ve 5275 sayılı Yasanın 99. maddeleri uyarınca sonuç olarak 7 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.09.2006 gün ve 760-973 sayılı hüküm sanıklardan C..tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 31.10.2007 gün ve 3866-11184 sayı ile;
“1- Sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesi ile uygulama yapılırken, söz konusu haklarla ilgili olarak, 53/3. maddesinde belirtilen yetkiler bakımından, koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilebileceğinin gözetilmemesi ve anılan maddenin her bir suç için ayrı ayrı uygulanması gerekirken, sonuç cezaları toplanarak bir defa uygulanması,
2- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23 ve 24. maddeleri ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma olanağının değerlendirilmesi zorunluluğu” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 18.03.2008 gün ve 37-298 sayı ile;
“5560 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinde “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile, hükme bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez” hükmü yer almakta bulunduğu, dolayısıyla 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte iş bu kararın tesis edilmiş olduğu, bozma kararının 5560 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesine aykırı bulunduğu” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 09.10.2008 gün ve 183812 sayılı “onama” istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Ancak, bozmadan sonra yapılan yargılamada, başka suçtan hükümlü olan sanığın duruşmada hazır edilmeden yokluğunda direnme kararı verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınıp öncelikle değerlendirilmiştir.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 326. maddesinde, “Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm gereğince, bozma kararı sanık lehine olsa dahi bozmadan sonra yapılan yargılamada Yerel Mahkemece sanık, katılan ve varsa vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ olunmalı, duruşma gününden haberdar edilmelidirler. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, tebligat yapılamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi halinde, verilecek ceza bozmaya konu olan cezadan daha hafif ise yargılamaya devam olunarak bir karar verilmelidir.
Öte yandan, 5271 sayılı CYY’nın 193. maddesinin birinci fıkrasında, “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmü bulunmakta olup, bu kuralın istisnalarına ise aynı maddenin 2. fıkrası ile 194/2, 195, 196, 200/1 ve 204. maddelerinde yer verilmiştir.
Ceza yargılamasının temel ilkelerinden biri olan “yüzdenlik-doğrudanlık” ilkesinin istisnalarından birini oluşturan 1412 sayılı CYUY’nın 226/4. maddesindeki; “Duruşmadan vareste tutulmasını talep etmese bile, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı çevresi dışında başka bir suçtan tutuklu veya cezası infaz edilmekte olan sanığın sorgusu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığı ile yaptırılabilir” şeklindeki hükme, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CYY’nın 196. maddesinde yer verilmemiş olması nedeniyle, 1412 sayılı Yargılama Yasamızdan farklı olarak davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı çevresi dışında başka bir suçtan cezası infaz edilmekte olan sanığın bizzat mahkemede hazır bulundurulması suretiyle bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması gereklidir. Diğer bir anlatımla, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı çevresi dışında başka bir suçtan cezası infaz edilmekte olan sanığın istinabe yoluyla bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması olanağı bulunmamakta olup mahkemede hazır bulundurulması zorunludur.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Bozmadan sona yapılan yargılamada, başka suçtan hükümlü olan sanığın duruşmada hazır edilmesi için müzekkere yazılmış, ancak sanığın İskenderun Cezaevine nakledildiği bildirilmiştir. Yerel Mahkeme bunun üzerine 18.03.2008 günlü oturumda, yargılamanın 5271 sayılı CYY’nın 307. maddesi uyarınca yapılmasına karar vererek, sanığın yokluğunda direnme hükmü kurmuştur.
5271 sayılı CYY’nın 307. maddesi 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca, yargılamanın halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 326. maddesi uyarınca yapılması zorunludur. Diğer yönden, Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarına göre, bozma kararı lehe olsa dahi sanık duruşmadan haberdar edilerek kendisine duruşmada savunma yapma hakkı tanınmalıdır. Bu kurala aykırılık, savunma hakkının kısıtlanması niteliğindedir.
Bu itibarla, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı çevresi dışında başka bir suçtan cezası infaz edilmekte olan sanığın duruşmada hazır edilip, bozma ilamından haberdar edilmesi ve diyeceklerini bildirme olanağının sağlanması gerekirken, bu usulî zorunluluğa uyulmadan, yargılamaya devamla savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yokluğunda karar verilmesi, CYUY’nın 326/2 ve 308/8. maddelerine aykırı olup, hükmün, diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle bu usul yanılgısı nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle saptanan usul yanılgısı nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.03.2009 tarihinde tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.