Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2008/209 E. 2009/80 K. 31.03.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/209
KARAR NO : 2009/80
KARAR TARİHİ : 31.03.2009

Tebliğname : 136315
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BEYOĞLU 3. Ağır Ceza
Günü : 15.01.2008
Sayısı : 165-9
Sanık T. Y.’nun;
1- Kayınvalidesi H. B.’u kasten öldürmesi nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 449/1, 51/1, 59, 31, 33. maddeleri uyarınca yirmi yıl ağır hapis,
2- Kayınbiraderi R. B.’u kasten öldürmesi nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 448, 51/1, 59, 31, 33. maddeleri uyarınca on beş yıl ağır hapis,
3- Ruhsatsız silah taşıma suçundan ise 6136 sayılı Yasanın 13/1 ve 765 sayılı TCY’nın 59. maddeleri uyarınca on ay hapis ve 181.752.000 TL ağır para
Cezaları ile cezalan¬dırılmasına,
TCY’nın 74, 75/2, 77/1-2. maddeleri uyarınca sanığa hükmedilen cezaların toplanarak sonuçta, otuz beş sene ağır hapis ve 181.752.000 TL ağır para cezalarının ayrı ayrı infazına iliş¬kin Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.03.2004 gün ve 66-90 sayılı hüküm, katılan vekili ile sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.12.2005 gün ve 4051-4364 sayı ile;
1- Sanığın kayınvalidesi olan maktûl H.’nin sanığa karşı tahrik oluşturacak her¬hangi bir davranışının olmaması, oğlu R.’ın öldürülmesi üzerine sanığın olay yerinden kaç¬masına engel olmasının haksız bir hareket sayılmayacağı gözetilmeden sanık hakkında TCK’nun 51/1. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
2- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 7 ve 5252 sayılı TCK’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9. maddesi hükümleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması…” isabetsizliğinden bozulmuş¬tur.
Bozmaya uyan yerel mahkemece 27.04.2006 gün ve 34-108 sayı ile Sanığın;
1- Kayınvalidesi H.B.’u kasten öldürdüğü sabit görülerek 5237 sayılı TCY’nın 81, 62, 53. maddeleri uyarınca yirmi beş yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
2- Kayınbiraderi R.B.’u kasten öldürdüğü sabit görülerek 5237 sayılı TCY’nın 81, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca oniki yıl altı ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
3- 6136 sayılı Yasanın 13/1 ve 765 sayılı TCY’nın 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 180 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Maktûl H.’nin öldürülmesi eylemi yönünden resen temyize tabi olan hüküm, sanık mü¬dafii tarafından da temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.04.2007 gün ve 821-2350 sayı ile;
647 sayılı Yasanın 19, 5237 sayılı Yasanın 7/2-3, 5275 sayılı Yasanın 107/3-d, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; 5237 sayılı TCK’nun uygulanması durumunda verilen cezalar bakımından içtima olanağı bulunmadığı, 765 sayılı TCK’nun 77/1. maddesine göre verilecek ve içtima edilecek cezaların, koşullu salıverme hükümleri dikkate alındığında 5237 sayılı TCK’na göre özgürlüğü daha az kısıtlayacağı ve sanık lehine olacağı düşünülmeden yazılı şekilde 5237 sayılı Yasaya göre ceza tayin edilmesi…” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise 15.01.2008 gün ve 165-9 sayı ile;
“…765 sayılı TCK hükümleri uygulandığı taktirde sanığa kayınvalidesi H. B.’u kasten öldürmek eyleminden uygulanması gereken 449/1 ve 59/1 maddeleri uyarınca 30 sene hapis cezası verileceğinden bozmaya konu kararımızla bu suçtan netice olarak 25 yıl hapis cezası verilmiş olmakla 5237 sayılı TCK.nun sanık lehine olduğu; sanığın kayınbiraderi R. B.’u kasten öldürmek eyleminden uygulanması gereken 448, 51/1, 59/2 maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası verileceğinden bozmaya konu kararımızla bu suçtan netice olarak 12 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş olmakla 5237 sayılı TCK.nun sanık lehine olduğu açıkça görüldüğü…” gerekçesiyle önceki hükümde ısrar edilmiştir.
Maktûl H.’nin öldürülmesi eylemi yönünden re’sen temyize tabi olan bu hüküm ayrıca sanık müdafii tarafından da temyiz edilmekle, Yargıtay C.Başsavcılığının maktûller H. ve R.’ın öldürülmesi eylemlerine ilişkin hükümlerin onanması, 6136 sayılı Yasa¬ya aykırılık suçundan kurulan hükmün ise, “Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesi uyarınca, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” görüşüyle bozulmasına karar verilmesi istemli 12.09.2008 gün ve 136315 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Baş¬kanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬di¬ril¬miş ve açıklanan gerekçe¬ler¬le karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Toplanan kanıtlara göre, sanığın kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçların¬dan cezalandırılmasında herhangi bir isabetsizlik ve bu kapsamda suçların sübutu ve nitelen¬diril¬mesinde de herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasında çö¬züm¬¬¬¬lenmesi gereken uyuşmazlık, lehe yasa belirle¬mesinin her suç yönünden ayrı ayrı mı, yoksa infaz hükümleri de dikkate alınmak suretiyle içtimalı ceza miktarı üzerinden mi yapılacağına ilişkindir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 gün ve 32-97 ile 06.11.2007 gün ve 190-228 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da ayrıntılı olarak vurgulandığı üzere;
1- Cezaların içtimaı bir infaz kurumu ve işlemidir.
2- İçtimaa dâhil olan suçlar hukuken bağımsızlıklarını korurlar ve her suç yönünden ayrı ayrı sonuç doğururlar,
3- İnfaza ilişkin uygulamalar kazanılmış hak oluşturmadığından, içtima uygulaması sırasında lehe oluşan hatalar da kazanılmış hakka konu olmazlar,
1412 sayılı CYUY, 765 sayılı TCY ve 647 sayılı CİY döneminde kabul edilen bu ilkeler, 5271 sayılı CYY, 5237 sayılı TCY ve 5275 sayılı CGTİH Yasa döneminde de geçer¬liliğini koru¬maktadır. Yeni yasal dönemde yasa koyucu cezaların içtimaına ilişkin kural¬lara 5237 sayılı Yasa içinde yer vermemek suretiyle, infaz hukukunu daha net ve daha doğru bir yasal temele kavuş¬turmuştur.
Bu ilkeler ve yasal düzenlemeler kapsamında, lehe yasa belirlenmesinde 765 sayılı Yasa kapsamındaki içtimalı cezaların değil, her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapıla¬rak, her biri için tayin edilen cezanın dikkate alınması yasal zorunluluktur. Böyle bir kabul 5252 sayılı Yasanın 9/3 ve 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da doğal sonucudur.
Bu açıklamanın ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın, maktûl H.’yi kasten öldürme eylemine, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY’nın 449/1 ve 59. maddeleri ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 81 ve 62. maddelerinin, maktûl R.’ı kasten öldürme eylemine suç tarihinde yürürlükte bulu¬nan 765 sayılı TCY’nın 448, 51/1 ve 59. maddeleri ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 81, 29 ve 62. maddelerinin ayrı ayrı uygulanmasıyla ortaya çıkan sonuç cezalar karşı¬laş¬tırıldığında, 5237 sayılı TCY’nın sanık lehine sonuç veren yasa olduğu açık olduğundan lehe yasa belirlenmesinde 765 sayılı Yasaya göre bulunan içtimalı cezaların değil, her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması yasal zorunluluktur.
Bu itibarla, maktûller H. ve R. B.u kasten öldürme suçlarından dolayı lehe yasa değerlendirmesi ve uygu¬lama yaparken, başka suçlardan verilip kesinleşen cezalar ile bu suçtan verilecek cezanın içtimalı miktarı üzerinden değil de bu suç bakımından önceki ve sonraki yasaları ayrı ayrı tatbik ederek 5237 sayılı Yasanın daha lehe sonuç doğurduğunu sap¬ta¬yan ve uygulayan yerel mahkeme direnme hükmünde bu suçlar yönünden bir isabetsizlik bulun¬mamaktadır.
6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükme ilişkin temyize gelince; hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile CYY’nın 231. maddesinin 5 ve 4. fık¬ralarında gerçek¬leştirilen değişiklikler sonucunda, bu maddede öngörülen objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde uygulanması olanağı bulunan “hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬ması” kurumunun tatbik alanı genişletilmiş ve somut olayda 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçu açısından uygulanabilir bir hale gelmiştir. Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ve bu yönüyle sanık lehine sonuç doğurduğunda kuşku bulun¬mayan bu hukuki kurumun, sanık hakkında uygulanıp uygulan¬mayacağı öncelikle yerel mahke¬mece değerlen¬dirilmelidir.
Bu itibarla, diğer yönlerinin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmayan 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçuna ilişkin yerel mahkeme hükmünün, öncelikle bu yasal değişiklik doğrultusunda değerlendirilme yapılabilmesi için bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2008 gün ve 165-9 sayılı direnme hükmü¬nün maktûller H.ve R.B.’un kasten öldürülmesi suçuna ilişkin kısmının ONANMASINA,
2- Yerel mahkeme direnme hükmünün 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçu yönünden ise, diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.03.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.