Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2008/205 E. 2008/233 K. 16.12.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2008/205
KARAR NO : 2008/233
KARAR TARİHİ : 16.12.2008

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Günü : 14.12.2006
Sayısı : 370-498

Hakaret suçundan açılan şahsi dava üzerine yapılan yargılama sonunda; sanık …’in beraatına ilişkin Manisa Sulh Ceza Mahkemesince verilen 17.05.2004 gün ve 898-916 sayılı hükmün şahsi davacı vekili tarafından temyiz edilmesiyle; Yargıtay 2. Ceza Dairesince 29.03.2006 gün ve 7809-6196 sayı ile;
“Şahsi davacının iddiaları, tanık anlatımları ve dosya içeriğinden, sanığın şahsi davacıya sarf ettiği ‘terbiyesizlik etme’ sözlerinin sövme niteliğinde olduğu nazara alınmadan beraat hükmü kurul¬ması…” isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmuştur.
5320 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca kamu davasına dönüşen davada Yerel Mahke¬mece 14.12.2006 gün ve 370-498 sayı ile;
“…mahkememizce yukarıda belirtilen sözün söylenmesinden önceki tartışmalar bir arada değerlendirildiğinde terbiyesizlik etme kelimesinin müdahilin sözüne karşılık sarf edildiği ve bunun da sövme olmayacağı …” gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Katılan vekilinin temyizi üzerine,Yargıtay C.Başsavcılığının 27.08.2008 gün ve 39513 sayılı ‘direnme hükmünün onanması’ istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık …’in hakaret suçundan beraatına karar verilen somut olayda, Yargıtay 2. Ceza Dairesi ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık, sanığın olay tarihinde katılana söylediği kabul edilen “terbiyesizlik etme” sözünün hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden önce, zamanaşımının dolup dolmadığının değerlendirilmesi gerek¬mektedir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı Yasanın 102. madde¬sine göre; “Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası bu maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkar.” Yasada atılı eylem için öngörülen cezanın üst sınırı 5 yıl ve daha aşağı olan suçlar açısından asli dava zamanaşımı süresi TCY’nın 102/4. maddesinin 5 yıl olarak belirlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler ise aynı yasanın 104. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; mahkûmiyet hükmü, yakalama, tutuklama, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maz¬nu¬nun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya iddia¬name ile zamanaşımı süresi kesilir. Buna karşılık, beraat kararı, Yargıtay Bozma İlamı ve sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmamaktadır.
Zamanaşımını kesen bir sebebin bulunması halinde, zamanaşımı kesilme gününden itiba¬ren yeniden işlemeye başlayacaktır.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Şahsi dava dilekçesinde anlatılan sanığa atılı eylem 765 sayılı TCY’nın 482/2. madde¬sinde yazılı hakaret suçunu oluşturmakta olup 15 günden 4 aya kadar hapis ve para cezasını gerektirmek¬tedir. Bu maddede öngörülen ceza miktarına göre 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi gözetildiğinde suçun dava zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Buna göre, yargılama sırasında sanığın sorgusunun yapıldığı 15.10.2003 tarihinden sonra zaman¬a¬şımını kesen veya durduran başka bir işlem yapılmadığından, 765 sayılı Yasanın 102/4. madde¬sindeki 5 yıllık sürenin inceleme tarihi itibarıyla dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkındaki direnmeye konu hükmün bozulmasına ve 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
2- Ancak bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sanık … hakkında hakaret suçundan açılmış olan davanın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
3-Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 16.12.2008 günü oybirliği ile karar verildi.