Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2007/50 E. 2007/47 K. 27.02.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/50
KARAR NO : 2007/47
KARAR TARİHİ : 27.02.2007

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 16. Hukuk Dairesi
Mahkemesi :İcra Ceza
Günü : 30.01.2006
Sayısı : 34-25

Borçlu …’in tahhüdü ihlal eyleminden dolayı İİY’nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 340. maddesi uyarınca 1 ay hapsen tazyikine ilişkin Susurluk İcra Ceza Mahkeme¬since evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen 30.01.2006 gün ve 34-25 sayılı kararın yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi sonrasında Adalet Bakanı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Daire¬since 18.12.2006 gün ve 5121-8030 sayı ile;
“2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 349 ve 350. maddelerine göre İcra Mahkeme¬since duruşma açılarak yargılama yapılması gerekmektedir. Mahkemece duruşma açılmak¬sızın, sanığın savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabet¬sizdir.” gerekçesiyle kararın yasa yararına bozulmasına, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, hükümlü hakkındaki cezanın çektirilmemesine karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 09.02.2007 gün ve 172450 sayı ile; “bozma nedenine göre Yerel Mahkemede yeniden duruşmalı yargılama gerçekleştirilmesi gerektiği, bu itibarla Özel Dairece cezanın çektirilmemesine karar verilemeyeceği” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvu¬rarak Özel Daire bozma kararından “cezanın çektirilmemesi” ibaresinin çıkartılmasına ve “dosyanın müteakip işlemlerin mahkemesince yapılması için mahalline gönderilmesine” karar verilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ödeme şartını ihlal eylemi nedeniyle icra ceza mahkemesinde duruşmalı yargılama yapılması gere¬kirken, evrak üzerinde gerçekleştirilen inceleme sonunda borçlunun tazyik hapsi ile ceza¬landırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsav¬cılığı arasındaki uyuşmazlık, bu kararın yasa yararına bozulması halinde mahallinde yeniden yargılama yapıl¬ması olanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan bu olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CYY’nın 309 ve 310. maddelerinde düzen¬lenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mah¬kemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargı¬lamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edile¬meyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne yahut savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belir¬lenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, “tekriri muha¬keme” yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekme¬yecektir.
4’üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırıl¬masını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerek¬tirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozul¬ması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerek¬mektedir.
İnceleme konusu olayda, ödeme şartını ihlal eylemi nedeniyle borçlunun İİY’nın 349 ve 350. maddeleri hükümlerine aykırı olarak evrak üzerinde yapılan değerlendirme sonucunda 5358 sayılı Yasa ile değişik 340. maddesi uyarınca 1 ay tazyik hapsi ile cezalan¬dırılmasına karar verilmesi savunma hakkının bütünüyle ortadan kaldırılması sonucunu doğur¬duğundan yasaya mutlak aykırılık oluşturmakta ve kararın bu nedenle bozulmasını gerek¬tirmektedir. Ancak CYY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki bu bozma nedeni Yerel Mahkemece yeniden yargılama yapılmasını gerektirdiğinden ve varlığı saptanan hukuka aykırılık ceza verilmemesi sonucuna ulaştırır nitelik taşımadığından, cezanın çektiril¬memesine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Unutulmamalıdır ki; 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesi uygulamasında, suçu ya da kabahati sabit olan ve eylemi cezai yaptırımı gerektiren kişi hakkında herhangi bir usulî nedenle “cezanın çektirilmemesine” karar vere¬bilmek olanağına yer verilmemiştir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2006 gün ve 5121-8030 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanının isteminin kabulü ile Susurluk İcra Ceza Mahkemesinin 30.01.2006 gün ve 34-25 sayılı kararının CYY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA,
4- Mahkemesince İİY’nın 349 ve 350. madde hükümlerine uygun olarak yeniden yar¬gılama yapılmasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcı¬lığına tevdiine, 27.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.