Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2007/33 E. 2007/43 K. 20.02.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/33
KARAR NO : 2007/43
KARAR TARİHİ : 20.02.2007

İtirazname : 191296
Mahkemesi : Ankara 3. Ağır Ceza
Günü : 14.07.2005
Sayısı : 511-122
Zimmet suçundan; Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 23.12.1999 gün ve 157-272 sayı ile; sanık M.Ç..’ın, 765 Sayılı Yasanın 202/2,65/3,80,202/3,219/3,59. ve 33. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün ağır hapis ve 2.478.125 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 219/son madde gereğince ömür boyunca memuriyetten yasaklanmasına ve hakkındaki cezaların 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine, vekalet ücretine, yargılama giderine….” karar verilmiş, sanık müdafi tarafından temyiz edilen bu hüküm Yargıtay 5. Ceza Dairesince 27.06.2001 gün ve 8416-4550 sayı ile “Sanıklara ait nüfus ve sabıka kayıtlarının getirtilip duruşmada okunduğu duruşma tutanağında ve kararda yazılı ise de; söz konusu kayıtların dosya içinde bulunmaması ve temyiz incelemesine esas olmak üzere 07.05.1999 gün ve 1999/4-1 sayılı Milli Piyango Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen soruşturma raporunun eklerinin gönderilmemesi..” isabetsizliğinden bozulmuştur. Bunun üzerine Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 12.04.2002 gün ve 271-95 sayı ile beraat kararı verilmiş, katılan vekili ile Yerel Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilen bu hüküm de Yargıtay 5. Ceza Dairesince 04.11.2004 gün ve 6933-7142 sayı ile; “..Ankara dışındaki bayilerce satıldığı ve çıkan ikramiye bedelleri de kazanan kişilere ödendiği arkalarındaki kaşe ve yazılardan anlaşılan hemen kazan oyun biletlerinin kurumdan tahsil edilmesi için sanık Ahmet tarafından kendisine verildiğinde usulsüzlüğü, daha önce müdahil kurumda uzun süre çalışması nedeniyle fark etmesi gereken sanık M. Ç..’ın buna rağmen bu biletlerin tutarları ile adına diğer sanık tarafından imzalanıp verilen yırtık bilet dilekçeleri bedellerini kurumdan çekip diğer sanığa vermek suretiyle onun eylemine bilerek iştirak ettiği, 07.05.1999 günlü müfettişler soruşturma raporunun 38. sayfasındaki doyurucu açıklamalardan, yargılamada alınan bilirkişilerin raporu ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı halde, yazılı gerekçelerle beraatına karar verilmesi..” isabetsizliğinden bozulmakla; bozmaya uyan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 14.07.2005 gün ve 511-122 sayı ile; “sanık M. Ç..’ın; 5237 sayılı Yasanın 247/1-2,248/2. ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15’er gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, cezaların paraya çevrilmesine ve ertelen¬mesine yer olmadığına, aynı Yasanın 53/1. maddesi uyarınca sanığın verilen cezaların infazı tamamlanıncaya kadar bu maddede sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, anılan hakları kötüye kullanmak suretiyle suç işlemesi halinde hakkında aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca işlem yapılmasına, vekalet ücretine,..” karar verilmiştir. Bu hüküm sanık M.Ç..müdafinin temyizi üzerine incelenerek; Yargıtay 5. Ceza Dairesince 02.11.2006 gün ve 18600-8394 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 29.01.2007 gün ve 191296 sayı ile;
“….Sadece sanık vekili tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hak teşkil eden 23.12.1999 tarih ve 157-272 sayılı ilk hükümle sanık hakkında sonuç olarak 11 ay 20 gün ağır hapis ve 2.478.125 lira ağır para cezası ve bu cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiştir. Dolayısıyla sanığa tayin olunacak sonuç ceza CMK’nun 307/son maddesi gereğince ilk hükümdeki bu cezadan daha ağır olamaz.” açıklamasıyla, “sanık M..Ç..yönünden Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 02.11.2006 gün ve 18600-8394 sayılı onama kararının kaldırılması ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi” itiraz yoluyla istenilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi; Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hükümlü M.. Ç..hakkında 23.12.1999 tarihli kararla sonuç olarak 11 ay 20 gün ağır hapis, 2.478.125 lira ağır para cezası ile ömür boyu memuriyetten yasaklanma cezası verilip, bu ceza ertelendiğine ve hüküm aleyhe temyiz edilmediğine göre; 14.07.2005 tarihli kararla 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmesinin 5271 sayılı Yasanın 307/4. maddesinde yer alan ceza miktarı yönünden aleyhe bozma yasağını ihlal edip etmeyeceğine ilişkindir.
İtirazın kapsamına göre Ceza Genel Kurulunun incelemesi hükümlü M. Ç.. hakkındaki hükme hasren yapılmıştır.
Suçun sübutu ile ilgili olarak; düzenlenen raporda sanık A. Iş..’in zimmet suçunu işlediği, sanık M.Ç..ın da bu suça iştirak ettiği belirtilmiştir. Her iki sanık da savunmalarında; bu işi A..’in yaptığını, M. Ç..’ın ise A.I..’e güvendiği için, iyi niyetle hareket ettiğini ve M..’nın eyleminin, A..in kendisine verdiği daha önce tahsil edilmiş olan hemen kazan biletlerini bilmeden yeniden tahsil etmekten ibaret olduğunu söylemişlerdir. M.., bu biletlerin daha önce tahsil edildiğini bilmediğini savunmaktadır.
Ancak; dosya incelendiğinde;
Sanık M. Ç..’ın daha önce Milli Piyango İdaresinde uzun süre çalıştığı, sanık M.. ile sanık A..’in hem akraba, hem de hemşehri oldukları, bunun da ötesinde M. Ç..’ın hali hazırda seyyar Milli Piyango Bayii olarak çalıştığı görülmektedir. Tahsil edilen biletler M.. tarafından tek tek tahsil edilmiş de değildir. M.., bu biletleri A..’ten almış, daha sonra sanki biletlerin sahibi olan talihliler bunları kendisine getirmiş ve kendisinden amorti ikramiyelerini almış gibi işlem yapmak suretiyle bordro düzenlemiş ve bu bordro ile paraları tahsil etmiştir. Daha sonra da bu paraların bir bölümünü A..’e vermiştir. Görüldüğü gibi, olay arkadaş hatırına yapılan masum bir eylemden ibaret değildir. Nitekim bu yolla 1999 yılı şartlarında 250 adet biletten 799.000.000 milyon lira para tahsil edilmiştir.
Soruşturma raporunun 38. sayfasında da belirtildiği gibi; “ sözkonusu biletlerin arka yüzlerindeki bayi satış damgaları ile keza, ikramiyesinin de bu bayilerce ödendiğine dair bayilerin el yazıları ile yazılmış isim, imza ve ruhsat numaralarından başka, talihli isim, imza ve adreslerinden, biletlerin Başbayi TC Ziraat Bankası Bayilerince ve Ankara dışında (Bandırma, Ortaklar ve Amasya’da) satıldığını, ikramiyelerinin de yine bu merkezlerde aynı bayilerce ödendiğini, biletleri satan ve ikramiyesini ödeyen bayinin (bu işi yapan ruhsatsız bir şahıs olsa dahi) ikramiyeli biletleri bulunduğu merkezdeki başbayi banka veya Milli Piyango İdaresi Müdürlüklerine ibraz ederek paraya çevirmesi mümkün iken, bu biletleri Ankara’ya gönderip şu veya bu gerekçelerle idarede görevli bir personel ve bu personelin tanıdığı bir bayi vasıtasıyla tahsil ettirmek istemesinin, ne pratikte ve ne de mantıken kabul edilebilir bir yönü bulunma¬dığından, kendi ifadesine göre uzun yıllar idarede memur olarak görev yaptıktan sonra ayrılan ve 1988 yılından beri de seyyar bayi olarak hizmet veren bir görevli olarak , bu durumu bilmemesi mümkün olmayacağından, A.I..’in teslim ettiği biletlerin, usulsüz yoldan temin edildiğini bilerek ve isteyerek kabul edip, menfaat birliği içerisinde hareket ederek, sözkonusu biletlerin mükerrer kullanım yoluyla paraya çevrilmesine aracılık ettiği, dolayısıyla A.I..’in fiilinin müşterek sorumlusu durumuna düştüğü ortadadır.” Bu nedenle suçun subutu açısından problem yoktur.
İtiraz konusuna gelince;
Somut olayda; sanık hakkında dava açıldıktan sonra; Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 23.12.1999 gün ve 157-272 sayı ile; sanık M..Ç..’ın 765 sayılı Yasanın 202/2, 65/3, 80, 202/3, 219/3, 59 ve 33. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün ağır hapis ve 2.478.125 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 219/son madde gereğince ömür boyu memuriyetten yasak¬lanmasına ve hakkındaki cezaların 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiş; sadece sanık müdafi tarafından temyiz edilen bu hüküm, Yargıtay 5. Ceza Dairesince 27.06.2001 gün ve 8416-4550 sayı ile usulden bozulmuştur. Bunun üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 12.04.2002 gün ve 271-95 sayı ile sanık M.Ç..’ın beraatına karar verilmiş, bu hüküm müdahil vekili ve yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince 04.11.2004 gün ve 6933-7142 sayı ile beraat kararı, “mahkumiyet olması gerekir” şeklinde aleyhe bozulmuştur. Bunun üzerine; Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince 14.07.2005 gün ve 511-122 sayı ile; yeni yasalar da uygulanarak sanığın 5237 sayılı Yasanın 247/1-2, 248/2 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek, erteleme ve paraya çevirme istemleri reddedilmiş; bu hüküm de Yargıtay 5. Ceza Dairesince 02.11.2006 gün ve 18600-8394 sayı ile onanmıştır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 5271 sayılı Yasanın 307/4. madde ve fıkrasına göre; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262. maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.”
Açıkça görüldüğü üzere; 23.12.1999 tarihli karar “11 ay 20 gün ağır hapis ve 2.478.125 lira ağır para cezası ile 219/son madde gereğince ömür boyu memuriyetten yasaklama ve 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelemeyi” içermektedir. Bu hüküm yalnızca sanık müdafi tarafından temyiz edildiğine göre; 14.07.2005 gün ve 511-122 sayılı kararla verilen cezanın, anılan hükümdeki cezadan ağır olması 5271 sayılı Yasanın 307/4 madde ve fıkrasına aykırıdır.
Belirtilen nedenle itiraz yerinde görüldüğünden, Özel Daire kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 02.11.2006 gün ve 18600-8394 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.07.2005 gün ve 511-122 sayılı hükmü ile ilgili olarak yeni bir karar verilmek üzere; dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 20.02.2007 günü oybirliği ile karar verildi.