Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2007/163 E. 2008/21 K. 12.02.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/163
KARAR NO : 2008/21
KARAR TARİHİ : 12.02.2008

Tebliğname : 109311
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : EDİRNE 1. Ağır Ceza
Günü : 08.03.2007
Sayısı : 32-39
Kasten adam öldürmek ve yasak silah taşımak suçlarından sanık Ş B..ın eylemleri sabit görülerek adam öldürmek suçundan 765 sayılı TCY.nın 448, 59/2, 81/2-3. maddeleri uyarınca 20 yıl 9 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hakkında 31 ve 33. maddelerin uygulanmasına, ayrıca 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59/2 ve 81/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay 9 gün hapis ve 408.480.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, aldığı para cezası yönünden 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanmasına, manevi tazminata, vekalet ücretine ve nispi harca, emanette kayıtlı tabanca ve eklerinin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesince 11.11.2004 gün ve 63-308 sayı ile verilen ve adam öldürme suçu yönünden kendiliğinden temyize tabi olan kararın sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.11.2005 gün ve 709-3130 sayı ile;
“1- Maktulün hesaba itiraz eden sanık ile işyeri sahibi arasında çıkan ve kendisini doğrudan ilgilendirmeyen tartışma ve kavgaya müdahale ederek “seni mermi manyağı yaparım” şeklinde sözler sarfetmesi ve bu sözü tekrarlamasının sanık lehine haksız tahrik oluşturduğunun düşünülmemesi,
2- Ceza kararnamesi ile tayin olunan mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
3- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 7. ve 5252 sayılı TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9. maddesi hükümleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 19.01.2006 gün ve 462-3 sayı ile 2 ve 3 nolu bozma nedenlerine uymuş, 1 nolu bozma nedeni yönünden ise önceki kararındaki gerekçe ile direnmiş, bu kez sanığın, lehe olduğunu kabul ettiği 765 sayılı TCY.nın 448, 59. maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 31 ve 33. maddelerin uygulanmasına, 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 366 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, manevi tazminata, vekalet ücretine ve nispi harca, emanette kayıtlı tabanca ve eklerinin 5237 sayılı TCY.nın 54. maddesi uyarınca zoralımına karar vermiştir.
Adam öldürme suçu yönünden kendiliğinden temyize tabi olan kararın sanık müdafii ve katılan vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.01.2007 gün ve 4373-37 sayı ile Yerel Mahkemenin son uygulamasının direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğinde olduğu değerlendirmesiyle yapılan incelemede, 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan kurulan hükmün onanmasına, adam öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede ise;
“a- Maktulün, sanık ve işyeri sahibi arasındaki kavgaya katılarak birkaç kez sanığa yönelik olarak söylediği “seni mermi manyağı yaparım” şeklindeki sözlerin sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğinin düşünülmemesi,
b- 5237 sayılı TCK ile 765 sayılı TCK.nun olayla ilgili bütün hükümlerinin yargı denetimine olanak verecek biçimde uygulanması, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması, lehe olan hükmün belirlenmesi ve uygulamanın ona göre yapılması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 08.03.2007 gün ve 32-39 sayı ile;
“Her ne kadar bozma ilamında belirtilen gerekçelerle sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiş ise de; barda hesap meselesinden sanık Ş.. ile mekan sahibi olan İ. K..’nın tartıştıkları ve sanık Ş..in, İ. K..’nın üzerine yürüdüğü, orada bulunan H. N..’ın da her vatandaşın yapması gerektiği gibi olayı aralamaya çalıştığı ancak sanık Ş..’in saldırganlığını devam ettirerek H.N..’ı da itip onun boğazına yapıştığı ve ölen H. N..’ın, sanığa yönelik söz ve davranışlarının bu aşamadan sonra sarf edildiği, buna göre ilk haksız hareketin sanıktan geldiğinin kabulü gerektiği, ölenden gelen hareket ve sözlerin sanığın davranış ve sözlerinden daha ağır olması halinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceği, olayın bu şekilde cereyan ettiğinin dosyada dinlenen tüm tanıkların anlatımları ile sabit olduğu anlaşılmakla sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanması yönündeki bozma ilamı Mahkememizce yerinde görülmediğinden” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiş, bu kez de sanığın, lehine olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY.nın 448, 59. maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 31 ve 33. maddelerin uygulanmasına, manevi tazminata, vekalet ücretine ve nispi harca, emanette kayıtlı tabanca ve eklerinin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına karar vermiştir.
Bu hükmün de kendiliğinden temyize tabi olması ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 13.06.2007 gün ve 109311 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Muhakemesi Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte olan Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 318. maddesinde, Ceza Genel Kuru¬lunda incelemenin duruşmalı yapılabileceğine ilişkin bir hüküm yer alma¬dığından, sanık müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin iste¬minin CYUY.nın 318. mad¬desi uyarınca reddine karar verildikten sonra dosya üzerinden yapılan incelemede;
İncelenen dosya içeriğine göre;
Oluşa uygun kabule göre, olay tarihinde sanık Ş..in, arkadaşı R..ile birlikte birkaç yerde içki içtikten sonra saat 19.30 sıralarında Keşan ilçe merkezinde bulunan Y.. Bar adlı birahaneye gittikleri, burada karşılaştıkları, tanıklardan İ.M..ile birlikte bir masaya oturarak içki içtikleri, kalkacakları sırada R..’ın hesabı istediği ve gelen adisyonu birahane sahibi olan tanık İ. K..’ya göndererek hesabın kendisine ait olduğunu belirttiği, daha sonra sanık ile R..’ın kalktıklarında tanık İ..’ın yanına giderek hesabı fazla bulduklarından bahisle onunla tartıştıkları, tanık İ..’ın yatıştırıcı şekilde konuşması üzerine bir ara dışarıya çıkıp kısa bir süre sonra dönerek yeniden tartışma başlattıkları, tanık İ..’ın üzerine yürükleri, bu sırada bar kısmında oturmakta olan maktul H..in, olayı aralamaya çalıştığı ve tanık İ..’a yumruk vurmaya çalışan sanık Ş..’i engellediği ve olayı aralamaya çalıştığı, bunun üzerine sanık Ş..’in bu kez de maktul ile itişip kakıştığı, sanık ve arkadaşının birahaneden çıkarıldıkları, arkasından tanık İ.. ve maktul H..’in de peşleri sıra dışarıya çıktıkları ve birahanenin aşağısında tartışmanın sürdüğü, bu sırada maktul H..’in, “sizin benimle ne işiniz var, sizi mermi manyağı yaparım” şeklinde sözler söylediği, tanıkların araya girerek maktulü birahaneye çıkarttıkları, sanık ve arkadaşının da olay yerinden ayrıldıkları, bu olaydan sonra arkadaşı R..’dan ayrılan sanığın, 20-25 dakika sonra bu kez de yanında tanık M.Ç..olduğu halde tekrar birahaneye geldiği, maktul H..’i dışarıya çağırdığı ancak, birahanede bulunanlarca maktulün dışarı çıkmasının engellendiği ve sanık Ş.., maktul ve tanık M.. ’in birlikte bir masaya oturup konuşmaya başladıkları, sanık Ş..’in içki ısmarlamak istediği, fakat birahane sahibi olan tanık İ..’ın, alkollü olduklarından bahisle içki vermeyi reddettiği, sanık Ş..’in, maktule dönerek “sen beni mermi delisi mi yapacaksın” diye sorduğu, maktulün de “gerekirse yaparım” diye cevap vermesi üzerine silahını çekerek 6 el ateş ettiği, maktulün, sol kaş üzerine, sol meme başı üstüne ve batın sol üst bölgesine isabet eden mermi çekirdekleri ile yaralandığı ve beyin dokusu ile iç organ harabiyeti sonucu olay yerinde öldüğü, sanığın kısmi kabule dayalı anlatımları, tanık beyanları, olay tutanakları, otopsi ile ekspertiz raporları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sanığın, kasten adam öldürme eyleminin sabit olduğu konusunda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yukarıda ayrıntıları açıklanan olayda çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık, olay bütünlüğü ve karşılıklı davranışlar zinciri nazara alındığında sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanması olanağının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Haksız tahrik, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir. Tahrik konusu, 765 sayılı TCY.nın 51. maddesinde ve 5237 sayılı TCY.nın 29. maddesinde de cezadan indirim nedeni olarak düzenlenmiştir. Her iki düzenleme arasındaki fark ise, 765 sayılı TCY.da tahrikin hafif ve ağır olmak üzere iki şeklinin öngörülmesi, 5237 sayılı TCY.da ise bu ayrımın kaldırılmış olmasıdır.
Her iki düzenlemenin ortak yanı ise, suçun, haksız bir eylemin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında kalınarak işlenmesi halinde, failin cezasından tahrik nedeniyle indirim yapılmasıdır.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması halinde, genel tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hal almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı halinde, fail ve mağdurun yekdiğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmedikleri göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması halinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Somut olayda, sanık Ş..ve arkadaşı R..’ın, hesap yüzünden tartışma çıkardıkları, birahane sahibi İ..’ın yatıştırıcı konuşmalarına ve birahaneden çıkmalarına rağmen akabinde geri dönerek onun üzerine yürümeleri karşısında, bar kısmında içki içmekte olan maktul H..’in, olaydan rahatsızlık duyarak olayı aralamaya çalıştığı, bu bağlamda tanık İ..’a vurmaya çalışan sanık Ş..’i engellediği sırada, sanığın bu kez maktul H..’in üzerine yürüdüğü ve itişip kakıştıkları, sanık ve arkadaşının birahaneden çıkartılması üzerine tartışmanın dışarıda da sürdüğü, bu tartışma sırasında maktulün, “sizin benimle ne işiniz var, sizi mermi manyağı yaparım” şeklinde sözler söylediği, sanığın, 20-25 dakika sonra bu kez de yanında tanık M.Ç..olduğu halde tekrar birahaneye geldiği, maktul H..’i dışarıya çağırdığı ancak, birahanede bulunanlarca maktulün dışarı çıkmasının engellendiği ve sanık Ş.., maktul ve tanık M..’in birlikte bir masaya oturup konuşmaya başladıkları, sanık Ş..’in, maktule dönerek “sen beni mermi delisi mi yapacaksın” diye sorduğu, maktulün de “gerekirse yaparım” diye cevap vermesi üzerine silahını çekerek 6 el ateş ederek onu öldürdüğünde kuşku bulunmamaktadır. Sanığın, arkadaşı ile birlikte tartışma çıkarması, bu tartışma sırasında bir başka kişiye zarar vermek istemesi, olayı yatıştırmaya çalışan maktule yönelerek ona karşı da eylemlerde bulunması karşısında ilk haksız hareketleri sanığın gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Sonraki aşamada maktulün, “sizi mermi manyağı yaparım” şeklindeki haksız davranış ise, gerek ulaştığı boyutlar ve vehamet gerekse sonucu itibariyle tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık olarak nitelendirileme¬yeceğinden, sanığın haksız tahrik hükümlerinden yararlanmasına olanak bulunmamaktadır. Sanığın haksız tahrik hükümlerinden yararlanamayacağına ilişkin Yerel Mahkeme direnme kararı isabetli ve hukuka uygundur.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri ise, “Dosya kapsamına göre, Özel Dairenin sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin bozma kararı yerinde olduğundan, isabetsiz olan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA,
2- Verilen kararın niteliğine göre ve sanık hakkında tazminata da hükmedilmiş olması karşısında, 1.620 YTL nispi harcın sanıktan alınarak hazineye irat kaydına
Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, 05.02.2008 tarihinde yapılan Birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 12.02.2008 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.