Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2006/333 E. 2008/183 K. 08.07.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/333
KARAR NO : 2008/183
KARAR TARİHİ : 08.07.2008

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 03.03.2006
Sayısı : 620-160

Devlet memurunu öldürme ve bu suça kalkışma suçundan sanıklardan sanık …’ın, kır bekçisi olan maktul …..’i kasten öldürmek suçundan 765 sayılı TCY.nın 450/11 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezasıyla; sanıklar … ve …’ın, maktulü kollarından tutarak öldürme eylemine asli fail olarak katılma suçundan 765 sayılı TCY.nın 450/11 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezasıyla; sanıklar … ve ……’un (…..oğlu), ölüm ve yaralanma ile biten kavgada yaralıya el atmak suçundan 765 sayılı TCY.nın 464/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla; sanıklar …… (……), …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’un, ölüm ve yaralanma ile biten kavgada, yaralıya ve maktule el dokundurmadan kavgaya dahil olmak suçundan, 765 sayılı TCY.nın 464/3, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 23.725.000 ‘er lira ağır para cezasıyla; sanıklar …, …, …, … ve ……’un (……), ruhsatsız av tüfeği bulundurmak suçundan, 765 sayılı TCY.nın 549/1 ve 119. maddeleri uyarınca 53.387.000’er lira hafif para cezasıyla cezalandırılmalarına; sanık …..’in, tüm suçlardan, diğer sanıkların ise mağdur …’a yönelik eylemlerden dolayı, cezalandırılmalarına yeterli kanıt elde edilememesi nedeniyle beraatlarına ilişkin Manisa Ağır Ceza Mahkemesince 14.05.2003 gün ve 456-185 sayı ile verilen, adam öldürme suçundan kurulan hükümlerin kendiliğinden temyize tabi olması ve katılanlar vekili, sanıklar …..,……. müdafilerinin temyizleri üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 03.03.2004 gün ve 4066-597 sayı ile;
“Hükme esas alınan 21.10.2001 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağının duruşmada okunup sanıklardan diyeceklerinin sorulmayarak CMUK.nun 244 ve 250. maddelerine muhalefet edilmesi” isabetsizliğinden hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak gereği yerine getirilmiş ve 21.06.2004 gün ve 145-208 sayı ile sanık …’ın, kır bekçisi olan maktul …..’i kasten öldürmek suçundan 765 sayılı TCY.nın 450/11 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezasıyla; sanıklar … ve …’ın, maktulü kollarından tutarak öldürme eylemine asli fail olarak katılma suçundan 765 sayılı TCY.nın 450/11 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezasıyla; sanıklar … ve ……’un (…..oğlu), ölüm ve yaralanma ile biten kavgada yaralıya el atmak suçundan 765 sayılı TCY.nın 464/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla; sanıklar …… (……), …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’un, ölüm ve yaralanma ile biten kavgada, yaralıya ve maktule el dokundurmadan kavgaya dahil olmak suçundan, 765 sayılı TCY.nın 464/3, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 23.725.000 ‘er lira ağır para cezasıyla; sanıklar …, …, …, … ve ……’un (……), ruhsatsız av tüfeği bulundurmak suçundan, 765 sayılı TCY.nın 549/1. maddesi uyarınca 35.591.000’er lira hafif para cezasıyla cezalandırılmalarına, sanıklar …. ….. ve….. haklarında TCY.nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına, sanıklar….. ve…. koşullu salıverilme süresi içinde suç işlemiş olduğundan TCY.nın 17. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere müzekkere yazılmasına; sanık …..’in, tüm suçlardan, diğer sanıkların ise mağdur …’a yönelik eylemlerden dolayı, cezalandırılmalarına yeterli kanıt elde edilememesi nedeniyle beraatlarına; olayda kullanıldığı anlaşılan tüfek, boş fişekler ile maktulün vücudundan çıkartılan saçma tanelerinin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına, emanette kayıtlı diğer malzemenin sahiplerine iadesine karar verilmiştir.
Adam öldürme suçundan kurulan hükümlerin kendiliğinden temyize tabi olması ve katılanlar vekili, sanıklar …..,………….. (…..oğlu),…. müdafilerinin temyizleri üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.11.2005 gün ve 705-3143 sayı ile;
“1- …
2/A- Sanık …..’a isnat edilen suçlar ile sanıklar …..,….., …… ….., ,…. ve …..oğlu …..’in mağdur-müdahil …’a yönelik suçlarından elde edilen delillerin hükümlülüklerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı, mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan müdahiller vekilinin sübuta yönelen temyiz itirazlarının reddiyle sanıklarla ilgili beraat hükümlerinin onanmasına,
B- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ….. hariç, diğer sanıkların mahkum oldukları suçların sübutunda, oluş ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanık …’in adam öldürme suçu ile ilgili suç niteliğinin tayin olunmasında isabetsizlik bulunma¬dığından sanık …, …..,…..,…., ……müdafilerinin sübuta, sanıklar Efgan, Engin, Yusuf, Erhan, Umut ve …..oğlu ….. müdafiinin bir nedene dayan¬mayan, müdahiller vekilinin sanık … hariç diğer sanıklar yönünden suç vasfına yönelen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a- Pompalı av tüfeği ile en az beş kez ateş ettiği anlaşılan sanık …’in, 23.10.2001 günlü hazırlıkta kolluk tarafından alınan ifadesinde “av tüfeği ile köy bekçileri olan maktul ve mağdur-müdahil …’a doğru ateş ettim, yere düştüler” demiş olması karşısında, mağdur-müdahil …’ı raporunda belirtilen şekilde yaralayanın sanık … olduğu anlaşıl¬dığından, mağdurdaki yaraların yerleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, mağdur-müdahil …’a karşı eylemi nedeniyle TCK.nun 450/11, 62, 59. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi,
b- Sanıklar ….. ve…..’ın, yakasından tutmak suretiyle maktulle mücadele ettikleri sırada, sanık …’in öldürme kastı ile yaptığı atışlar sonucu meydana gelen ölüm olayında, bu sanıkların olay öncesi ve sırasında, …. ile öldürme eyleminde fikir ve irade birliği içinde olduklarını gösteren kesin kanıt bulunmadığı anlaşıldığı halde, TCK.nun 464/1, 59. maddeleri yerine, TCK.nun 450/11, 59. maddeleri ile cezalandırılmalarına karar verilmesi,
c- …
d- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 7. ve 5252 sayılı TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9. maddesi uyarınca tüm sanıklar yönünden ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu hükümleri uyarınca sanık … yönünden hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına, bozma nedenleri ve tutuklulukta geçirilen süreler de gözetilerek sanıklar ….. ve…..’ın tahliyelerine;
Başkan ……’in, sanıklar ….. ve ….’in, …’a yönelik eylemlerinde TCK.nun 450/11, 62, 463. maddelerinin uygulanması gerektiği, sanıklar ….. ve…..’ın maktule yönelik eylemleri ile ilgili uygulamanın doğru olduğu; Üye Salih Zeki İskender’in, sanıklar ….. ve ….’in, …’a yönelik eylemlerinde TCK.nun 450/11, 62, 463. madde¬lerinin, sanıklar …..,….., …..oğlu ….. ve de….’nın maktule yönelik eylem¬lerinde TCK.nun 450/11, 65/3. maddelerinin uygulanması gerektiği” gerekçeleriyle kullandıkları karşı oylar ile oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise bozma sonrası yaptığı yargılamada 25.01.2006 günlü oturumda bozma ilamına kısmen uyulmasına ilişkin ara kararı verilmiş, fakat hangi bozma nedenlerine uyulduğu açıklanmamış, ancak 03.03.2006 gün ve 620-160 sayılı gerekçeli kararında;
“Mahkememizce bozma sonrasında, sanıklar … ve … haricin¬deki diğer sanıklarla ilgili usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına kısmen uyulmuştur.

Sanıklar … ve …’ın kır bekçisi …..’in öldürülmesi fiilinin ikası sırasında diğer sanık … ile birlikte olup, olay öncesi ve olay sırasında fikir ve irade birliği içersinde oldukları, bu hususun yapılan keşif, tanık beyanları, sanık anlatımları ve dosya içeriği ile sabit olduğu, mevcut husumet nedeniyle birden ziyade kişi ile silahlanıp bir köyden başka bir köye giden sanıkların, öldürmeyle bitecek bir kavganın meydana gelebileceğini öngöremeyeceklerini düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı bir kabul olacağı, maktulün dosyada mevcut otopsi raporları içeriğine göre çok yakın mesafeden, öldürülmeden önce sanıklar ….. ve…..’ın da aktif katılımıyla yere doğru çömeltildiğinin anlaşılması karşısında, öldürmenin meydana geleceğini bilerek suça asli fail olarak katıldıklarının kabu¬lünde zorunluluk bulunduğu kanaatine varılmakla, sanıklar … ve … bakımından 765 sayılı TCK.nun 464/1, 59. maddelerinin tatbikinin gerektiğine ilişkin bozma düşüncesine katılmak mümkün görülmemiş, 5252 sayılı Yasanın 6. maddesi hükmü gözetilerek ağır hapis cezaları hapse tahvil olunmak suretiyle adı geçen sanıkların tecziyelerine karar veril¬mek suretiyle bu yönüyle eski hükmün doğruluğunda ısrar edilmiştir.” gerekçesine dayalı olarak bu kez sanıklar ….. ve…..’ın, lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY.nın 450/11 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, haklarında 31 ve 33. maddelerin uygulanmasına, sanık …’ın CYY.nın 100. maddesi uyarınca tutuklanmasına, sanık … hakkında ise, CYY.nın 98/3. maddesi uyarınca yakalama emri çıkartılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de adam öldürme suçundan verilen ceza bakımından kendiliğinden temyize tabi olması, sanıklar müdafileri ve katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 11.12.2006 gün ve 111311 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Muhakemesi Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte olan Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 318. maddesinde, Ceza Genel Kuru¬lunda incelemenin duruşmalı yapılabileceğine ilişkin bir hüküm yer alma¬dığından, sanıklar müdafilerinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin iste¬mlerinin CYUY.nın 318. mad¬desi uyarınca reddine karar verildikten sonra dosya üzerinden yapılan incelemede;
Sanıklar ….. ve…..’ın Devlet memurunu öldürmek suçundan cezalandırılma¬larına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında çözümü gereken hukuki uyuşmazlık, sanıkların sabit olan eylemlerinin hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenmesine ilişkindir.
Ancak, Yargıtay C.Başsavcılığı tebliğnamesinde de belirtildiği üzere, Yerel Mahkemece usulüne uygun olarak direnme kararı verilip verilmediği hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak öncelikle değerlendirilmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Bozmadan sonra yapılan yargılamada, 25.01.2006 günlü oturumda, sanıklardan yalnızca hazır olan …, … ve … ile katılanlar vekili ve hazır olan sanıklar müdafilerinden, bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra verilen ara kararı aynen;
“CMK 307 ve müteakip maddeler gereğince, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10.11.2005 tarihli bozma ilamına ( bu araya el yazısı ile “kısmi” sözcüğü eklen¬miş ve mahkeme başkanı tarafından bu kısım imzalanmıştır) uyulmasına karar verildi açıklandı. Eskisi gibi duruşmaya devam olundu” şeklindedir.
Daha sonra, 22.02.2006 günlü oturumda ise, sanıklar …, …… ……, …, …, …, …, …, …, … ve … dinlenerek bozma kararına karşı diyecekleri sorulmuş olup, bu kez verilen ara kararında aynen;
“Bu celse beyanı alınan sanıkların bozma ilamını nitelemeleri dikkate alınarak geçen celse CMK 307. maddesi gereğince ara kararına uyulmasına karar verildi. Açıklandı. Eskisi gibi duruşmaya devam olundu” şeklindedir.
Son oturumda ise hüküm kurulmuş olup, hüküm fıkrasında sanıklar … ve … haklarında hüküm kurulurken, bu sanıklar hakkındaki önceki hükümde ısrar edildiği belirtilmiştir. Kaldı ki, son oturumun tutanakları toplam 7 sayfa olup, tutanak başlık¬larında her sayfada oturumun 16.03.2006 tarihinde yapıldığı belirtilmesine rağmen, hükmün sonunda atılan tarih 03.03.2006 günüdür. Gerekçeli kararda da karar tarihi olarak 03.03.2006 tarihi gösterilmiş olup bu husus da çelişki yaratmaktadır.
Bu saptamalara göre;
1- 25.01.2006 günlü oturumda “uyma” yönünde verilen ara kararına, “kısmi” ibaresi eklenmek suretiyle değiştirilmesi ve bu değişikliğin yalnızca mahkeme başkanı tarafından imzalanıp, tutanak katibi tarafından imzalanmaması karşısında, resmi belgenin düzeltilmesi niteliğine dönüştürülmemesi nedeniyle tutanağın kanıtlama özelliği zedelenmesi;
2- Aynı ara kararında, hangi bozma nedenlerine uyulduğu ve hangi bozma nedenlerine karşı direnildiğinin açıklanmaması suretiyle karar kuşkulu hale sokularak denetleme olanağı ortadan kaldırılmış, dolayısıyla savunma hakkının da kısıtlanması sonucuna yol açması;
3- Son oturum tutanaklarında duruşmanın hangi tarihte yapıldığının çelişkili olması karşısında, bu tutanakların da kanıtlama özelliği zedelenmesi;
İsabetsiz ve yasaya aykırıdır.
Bu bozma nedenleri, Yerel Mahkemece gerekçeli kararda uyulduğu belirtilen hususları da kuşkulu hale getirdiğinden, bu aşamada uyulan kısımlar yönünden Özel Dairece inceleme yapılması olanağını da ortadan kaldırmaktadır.
Bu itibarla Yerel Mahkeme hükmünün, diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle saptanan bu usul yanılgıları nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 03.03.2006 gün ve 620-160 sayılı direnme hükmünün, diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle saptanan usul yanılgıları nedeniyle BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcı¬lığına TEVDİİNE,
08.07.2008 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.