Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2006/181 E. 2006/220 K. 07.11.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/181
KARAR NO : 2006/220
KARAR TARİHİ : 07.11.2006

Tebliğname : 105427
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : NEVŞEHİR Ağır Ceza
Günü : 14.03.2006
Sayısı : 39-80
Taammüden adam öldürmek suçundan sanıklar F.. E..ve İ.. K..’nun, 765 sayılı TCY.nın 450/4. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, haklarında aynı Yasanın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.2004 gün ve 287-381 sayı ile verilen ve kendiliğinden temyize tabi olan kararın, o yer C.savcısı, katılan vekili, sanık F.. müdafii ve sanık İ.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.12.2005 gün ve 1043-4027 sayı ile;
“1- Oluş, kabul ve dosya içeriğine göre, maktulle sanık F..’ın eskiden arkadaş oldukları, sanık F..’ın karısının telefonla rahatsız edildiği, maktulden şüphelenen sanık F..’ın bu konuyu görüşmek için maktulle buluştuğu, sanık İ..’in bulunduğu araçla bir süre dolaştıkları, sanık F..’ın maktule kendisinden şüphelendiğini söylemesi üzerine maktulün, sanığın eşinden hoşlandığını söylediği, bunun üzerine maktulü araçtan indiren sanık F..’ın hamili bulunduğu av tüfeği ile maktulü önce bacağına ateş ederek yaraladığı, bilahare araca tekrar binmelerinden sonra sanık F..’ın maktule pişman olup olmadığını söylemesi sonucu sanık F..’ın maktulü tekrar indirerek yakın mesafeden başına ateş edip maktulü öldürdüğü olayda, tasarlamanın delillerinin bulunmadığı, sanık İ..’in de sanık F..’ın yanında yer alarak öldürme suçuna fer’an iştirak ettiği anlaşıldığından sanık F..’ın TCK’nun 448, 51/1 ve 59. maddeleri, sanık İ..’in de aynı Kanunun 448, 65/3 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 7. ve 5252 sayılı TCK’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 9. maddesi hükümleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 14.03.2006 gün ve 39-80 sayı ile önceki hükümde direndiğini belirterek gerekçelerini göstermiş, ancak bu kez, “sanıklar hakkında suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa uygulaması lehlerine olmak ile (netice ceza aynı olup hak mahrumiyetleri açısından 765 sayılı TCK’nun 31. maddesi aleyhe olmakla)” gerekçesine dayalı olarak sanıkların 5237 sayılı TCY.nın 82/1-a, 62. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, 53/1. maddede sayılan haklardan hapis cezasının infazının tamamlan¬masına kadar yoksun bırakılmalarına karar vermiştir.
Kendiliğinden temyize tabi olan bu kararın da o yer C.savcısı ile sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 31.05.2006 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Muhakemesi Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte olan Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 318. maddesinde, Ceza Genel Kuru¬lunda incelemenin duruşmalı yapılabileceğine ilişkin bir hüküm yer alma¬dığından, sanık F.. E..müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin iste¬minin CYUY.nın 318. mad¬desi uyarınca reddine karar verildikten sonra dosya üzerinden yapılan incelemede;
Sanıkların taammüden adam öldürmek suçundan cezalandırılmalarına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki hukuki uyuşmazlık sanıkların sabit olan eylemlerinin taammüden adam öldürme suçuna mı, yoksa adam öldürme suçuna mı uyduğunun belirlen¬mesine ilişkindir.
Ancak, incelenen dosya içeriğine göre, ilk hükmün verilmesinden sonra 01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesi üzerine, bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada Yerel Mahkemece sanıklar hakkında bu Yasa hükümlerinin lehe uygulanması gerektiği kanaatine varı¬larak, hüküm de bu Yasa normları uygulanmak suretiyle kurulmuştur.
Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamalarına göre; bozmadan sonra yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan kanıtlara, yeni ve değişik açıklama ve gerekçelere dayanılarak verilen hükümlerle sonradan yürürlüğe giren ve lehte hüküm içerdiğinden uygulanan yasaya dayalı hüküm türleri şeklen ısrar gibi görünse ve bu ibareyi taşısa da, özde direnme kararı olmayıp yeni bir karardır. Bu nitelikte bulunan ve direnildiği ifade edilen karardan farklılık arzeden hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Özel Dairece yapılması gerekecektir.
Özel Dairenin görüşünün belli olduğu, tekrar inceleme yapılmasının davayı uzatacağı gibi bir görüş de ileri sürülemez. Çünkü Özel Dairenin görüşünde her zaman değişiklik olabileceği gibi davaların uzamasını önlemek amacıyla da olsa Yargılama Yasasının buyurucu nitelikteki hükümleri gözardı edilemez.
İncelenen dosyada, direnme adı altında 5237 sayılı TCY. normları uygulanmak suretiyle kurulan ve öncekinden bu itibarla farklılık arzeden yeni hüküm Özel Dairece denetlenmemiş, bu husustaki görüş ortaya konulmamıştır. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca ele alınması olanaksızdır. Bu itibarla hukuken yeni olan hükmün incelenmesi için, dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
Yerel Mahkemenin son kararı hukuken yeni hüküm niteliğinde olduğundan dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 1. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
Dosyanın bu Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 07.11.2006 günü oybirliği ile karar verildi.