Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2022/77 E. 2022/206 K. 30.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2022/77
KARAR NO : 2022/206
KARAR TARİHİ : 30.11.2022

Birleştirme Uyuşmazlığı
Bulunan Yargıtay Daireleri : 5 ve 8. Ceza
Mahkemesi : 5. Ceza (İlk Derece)
Sayısı : 15-40

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2021 tarihli ve 2021/14 Esas sayılı iddianamesi ile sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve görevi kötüye kullanma suçlarından 5237 sayılı TCK’nın 257/1, 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1 ve 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddeleri gereğince son soruşturmanın açılmasına karar verilmesi talep edildiği, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.07.2021 tarihli ve 84-290 sayılı karar ile; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturmanın sanıkların görev yaptıkları yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu İl Başsavcılığınca resen yapılması gerektiği anlaşıldığından bu suç bakımından son soruşturmanın açılması hususunda karar verilmesine yer olmadığına, sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 257/1, 314/2 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemiyle yargılanmaları bakımından son soruşturmanın açılmasına karar verilerek dosya Yargıtay ilgili Ceza Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesince 2021/15 esas sayılı dosyada 19.10.2021 tarihinde yapılan duruşmada “Dairemizin yukarıda yazılı esas numarasına kayıtlı davası ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin (İlk Derece) 2018/7 esas numaralı davası arasında şahsi, fiili ve hukuki irtibat bulunduğu değerlendirildiğinden birleştirilme konusunda görüş bildirilmesi amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine (İlk Derece) yazı yazılmasına,” şeklinde karar verilmiş, bu karar doğrultusunda aynı gün Yargıtay 8. Ceza Dairesine birleştirme önerisi içeren yazı yazılmıştır.
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7 esas sayılı dosyasının 30.03.2022 tarihli 46. celsesinde alınan karar üzerine hazırlanan 01.04.2022 tarihli ve 2018/7 esas sayılı; “Dairenizin 2021/15 Esas sayılı dosyasında adı geçen sanıkların büyük bir kısmının; Dairemizin 2018/7 Esas sayılı dosyasında iddianame yerine geçen belge olan son soruşturmanın açılmasına dair kararda sanık olarak yer almadığı gibi, …’ın da şikâyetçi olarak gösterilmediği, her iki dosyada da dava açılan ve yargılamaya konu edilen fiillerin tamamen farklı olduğu, bir kısım sanıkların ortak olması dışında irtibat bulunmadığının anlaşılması ve dosyamızın bulunduğu safahat ile yargılamada geçen süre dikkate alındığında birleştirme durumunda yargılama süresinin olumsuz etkilenme ihtimali karşısında” içeriğindeki yazıyla birleştirmeye muvafakat edilmediği belirtilmiştir.
Bunun üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince 21.09.2022 tarihli ve 15-40 sayılı karar ile; “Sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan ilk derece mahkemesi sıfatı ile Dairemize açılan kamu davası ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin (İlk Derece) 2018/7 Esas sayılı kamu davası arasında şahsi, fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu, delillerin birlikte değerlendirilip, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının tespiti bakımından her iki davanın birleştirilerek görülmesinde yarar olduğu anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK’nın 8 ve devamı maddeleri uyarınca işbu davanın Yargıtay 8. Ceza Dairesinin (İlk Derece) 2018/7 esas sayılı davası ile birleştirilmesine,” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.10.2022 tarihli ve 128366 sayılı yargı yeri belirlenmesine dair yazısında ise; “Yargıtay 5. Ceza Dairesinin (İlk Derece) 2021/15 esasına kayden görülmekte olan kamu davası ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin (İlk Derece), daha önce 01/04/2022 tarihli yazıyla birleştirmeye muvafakat verilmeyen 2018/7 esas sayısına kayden görülmekte olan kamu davası ile birleştirilmesine karar verilmesi nedeniyle her iki Yüksek Daire arasında birleştirme konusunda olumsuz uyuşmazlık (görev uyuşmazlığı) ortaya çıkmış olup söz konusu uyuşmazlığın giderilmesi ve yargı yerinin belirlenmesi gerekmiş olmakla, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2021/15 esas 2022/40 karar sayılı dava dosyası fiziken, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7 esas sayılı dava dosyası ise UYAP üzerinden incelendi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2021/15 esas sayısına kayden görülmekte olan kamu davasının, sanıklar …, …, …, …, …, … ve … hakkında kamuoyunda ‘Ergenekon Davası’ olarak bilinen davanın soruşturma ve kovuşturma sürecinde, müşteki …’ın mağduriyetine yol açan usul ve yasaya aykırı işlemler yaptıkları, bu suretle görevi kötüye kullanma suçunu (TCK md. 257) işledikleri iddiasına ilişkin olduğu;
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7 esas sayılı dava dosyasının ise, sanıklar Alparslan Uz, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu, Hadi Çağdır, …, …, …, …, …, Nihat Topal ve … hakkında kamuoyunda ‘Ergenekon Davası’ olarak bilinen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/191 esasına kayden görülen davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında usul ve yasaya aykırı işlemlerde bulunarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, icrai davranışla görevi kötüye kullanma, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, suç uydurma suçlarını işledikleri iddiasına ilişkin olduğu;
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2021/15 esas sayılı davasında görevi kötüye kullanma suçundan sanık olan …, …, …, …, …, … ve … Yargıtay 8. Ceza Dairesinin (İlk Derece) 2018/7 esas sayılı davasında da aynı suçtan sanık oldukları gibi …’ın da her iki davada mağdur/müşteki/katılan konumunda olduğu;
Buna göre Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2021/15 esas sayısına kayden görülmekte olan kamu davası ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7 esas sayısına kayden görülmekte olan kamu davası arasında, her iki dava konusunun kamuoyunda ‘Ergenekon Davası’ olarak bilinen davanın soruşturma ve kovuşturma süresinde cereyan eden usul ve yasaya aykırılıklara ilişkin olması, bir kısım sanıkların her iki davada da ortak oluşu, …’ın her iki davada da müşteki konumunda bulunması, bu müştekiye yönelik eylemler bakımından yargılama konusu eylemlerin ve atılı suçların aynı oluşu dikkate alındığında, şahsi, hukuki ve fiili irtibat bulunduğu ve her iki davanın birlikte yürütülmesinde yarar ve zorunluluk bulunduğu değerlendirilmekle, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7 esas sayısına kayden görülmekte olan kamu davasının daha önce açılmış ve yargılama konusu iddiaların daha geniş olmasına göre Yargıtay 5. Ceza Dairesinin birleştirme kararının kabulü ile davaların Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2018/7 esas sayılı dava dosyası üzerinde birleştirilmesine, bundan sonraki işlemlerin bu dosya üzerinden yürütülmesine” karar verilmesi talep edilmiştir.
Bu kapsamda; Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.

CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca çözümlenmesi gereken konu, Yargıtay 5 ve 8. Ceza Daireleri arasında oluşan birleştirme uyuşmazlığının giderilmesine ilişkindir.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin üzerinde durulması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi;
“(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.” şeklinde,
Aynı Kanun’un “Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesi;
“(1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.” biçiminde,
Anılan Kanun’un “Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesi;
“(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur.” şeklinde,
Aynı Kanun’un “Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesi;
“(1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.” biçiminde,
Anılan Kanun’un “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. maddesi;
“(1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
(2) Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
(3) Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.
(4) Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur.” şeklinde,
Aynı Kanun’un “Yetkide olumlu veya olumsuz uyuşmazlık” başlıklı 17. maddesi;
“(1) Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim veya mahkemeyi belirler.” biçiminde düzenlenmiştir.
Ceza yargılamasında genel kaide, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılama yapılması olup uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğunda, bağlantının mahiyeti icabı, istisnai hükümler doğrultusunda ana kuraldan ayrılarak farklı hareket edilebildiği, 5271 sayılı CMK’nın 8 ve 11. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi istisnai durumlardan biri olan davaların birleştirilmesine karar verebilmek için; davalar arasında bağlantı olması, davaların birleştirilmesinde yarar görülmesi, birleştirmenin gerekli olması, birleştirmeye olanak bulunması ve birleştirme yasağının mevzu bahis olmaması gerektiği, kural olarak birleştirmede yarar bulunup bulunmadığının her olayda tetkik ve takdir edilmesinin de o yargılamayı yürüten hâkime ait olduğu,
Keza, Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarihli ve 52-354 sayılı kararında da benimsendiği gibi; birleştirme zorunluluğu ya da yasağının olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davaların birleştirilebileceği, fakat birleştirmenin zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakıldığı, davaların birleştirilmesi hususu, muhakemenin hızlı ve basit bir şekilde sürdürülmesi, muhakeme işlemlerinde gereksiz tekrarların önlenmesi ve bir an evvel maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının sağlanmasına yönelik olarak benimsenmiş bir kurum olduğundan, Anayasa’nın 141. maddesindeki “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde belirtilen “adil yargılanma hakkı” kapsamında “davaların makul sürede görülmesi” ilkeleri gözetildiğinde, davaların uzatılması için bir sebep olmaması gerektiği,
Bu bakımdan örgüt kapsamında işlenen suçlar nedeniyle birden çok sanık hakkında yürütülmekte olan davaların birleştirilmesinde, bağlantı ve iştirak kavramlarının dar yorumlanması ve uygulanması gerektiği,
Gözetilmelidir.
İncelenen dosya kapsamına göre, sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi istemiyle Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesince 09.07.2021 tarih ve 84-290 sayı ile verilen son soruşturmanın açılması kararı üzerine, dosyanın ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmak üzere gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin kamu davasının, aralarında aynı sanıkların da bulunduğu birden çok sanığın farklı şikâyetçilere yönelik gerçekleştirdikleri benzer eylemler nedeniyle Yargıtay 8. Ceza Dairesinde (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) görülmekte olan 2018/7 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş ise de,
Yargıtay 8. Ceza Dairesinde (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) görülmekte olan kamu davasının belirli bir aşamaya gelmiş olması, Anayasa’nın 141. maddesindeki “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde belirtilen “adil yargılanma hakkı” kapsamında “davaların makul sürede görülmesi” ilkeleri gözetildiğinde birleştirme kararı verilmesi hâlinde davanın uzamasına sebebiyet verecek olması karşısında; örgüt kapsamında işlenen suçlar nedeniyle birden çok sanık hakkında yürütülmekte olan davaların birleştirilmesinde, bağlantı ve iştirak kavramlarının dar yorumlanması ve uygulanması gerektiği de gözetildiğinde, ilgili dosyaların birleştirilmesi zorunlu olmadığından, gelinen bu aşamada davaların ayrı ayrı yürütülmeleri gerektiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.10.2022 tarihli ve 128366 sayılı birleştirme isteğinin reddine ve Yargıtay 5. Ceza Dairesinin birleştirme kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Kurul Üyesi;
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının birleştirme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.10.2022 tarihli ve 128366 sayılı birleştirme talebinin REDDİNE,
2- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 21.09.2022 tarihli ve 15-40 sayılı birleştirme kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 30.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.