Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2021/126 E. 2022/112 K. 16.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2021/126
KARAR NO : 2022/112
KARAR TARİHİ : 16.03.2022

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 4 ve 12. Ceza
Mahkemesi : KÜÇÜKÇEKMECE 1. Çocuk
Sayısı : 2-113

Suça sürüklenen çocuk hakkında hakaret, şantaj ve özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Küçükçekmece 1. Çocuk Mahkemesince 04.04.2016 tarih ve 2-113 sayı ile suça sürüklenen çocuğun tüm suçlardan beraatine karar verilmiştir.
Hükümlerin katılan mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 23.03.2021 tarih ve 2179-10327 sayı ile;
“İddianamede açıklanıp hükümlerde kabul edilen eylemlere, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun ceza daireleri arasındaki iş bölümüne dair kararına göre, temyize konu suçlardan yaptırımı en ağır olan TCK’nın 134/2. maddesine uyan görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna yönelik temyizin incelenmesi Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin görevine girdiği,”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 12. Ceza Dairesince de 29.09.2021 tarih ve 2360-6361 sayı ile;
Şantaj, hakaret ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından suça sürüklenen çocuğun beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2021 tarihli tebliğnamesi ile Yargıtay 4. Ceza Dairesine ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23.03.2021 tarihli ve 2021/2179-2021/10327 sayılı; ‘…İddianamede açıklanıp hükümlerde kabul edilen eylemlere, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun ceza daireleri arasındaki iş bölümüne dair kararına göre, temyize konu suçlardan yaptırımı en ağır olan TCK’nın 134/2. maddesine uyan görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna yönelik temyizin incelenmesi Yargıtay 12. Ceza Dairesinin görevine girdiği…’ biçimindeki görevsizlik kararıyla Dairemize gönderilen dosyanın incelenmesinde:
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. madde ve fıkrasının (a) bendi; ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir.’ şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.’ şeklinde değiştirilmiştir.
Yapılan yasal değişiklik uyarınca mahkumiyet dışındaki kararlarda iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki ‘nitelendirme’ esas alınarak görevli daire belirlenecek olup, ‘nitelendirme’ ibaresinden ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki yanlış ya da eksik biçimde uygulanması istenen maddeler veya suç ismi değil, unsurları yer alan ve açıkça saptanan fiil veya fiillere ilişkin suç ya da suçlar anlaşılmalıdır.
Nitekim gerek CMK’nın 170, 225 ve 226. maddelerinede yer alan hükümlere gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.10.2019 tarihli ve 2017/14-550-2019/574 sayılı kararı ile bu kararla uyumlu ceza dairelerinin istikrar kazanan uygulamalarına göre; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek fiille ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmekte olup, iddianamede açıklanan fiile uygun sevk maddesinin yazılmaması ya da eksik yazılması, sanığa söz konusu fiilin ve bu fiile bağlı suçun yüklenmediği, diğer bir anlatımla Cumhuriyet savcısının nitelendirmesinde böyle bir suçun yer almadığı şeklinde yorumlanamaz. Ayrıca, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.02.2015 tarihli ve 2015/9-320, 15.07.2009 tarihli ve 7-7, 15.07.2009 tarihli ve 8-8, 25.12.2009 tarihli ve 13-13 sayılı kararlarında da, ‘tavsifin’ ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiş olup, bu kabulden ayrılmayı gerektiren herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; suça sürüklenen çocuk …’in TCK’nın 125/1, 134/2-1, 107, 31/3. maddeleri gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 28.12.2015 tarihli iddianamede, 14 yaşındaki mağdur …’un çıplak fotoğraflarının, suça sürüklenen çocuk tarafından, sosyal paylaşım sitelerinde yayımlanması suretiyle ifşa edildiğinin iddia edilmiş olması karşısında, iddianamedeki anlatımın içeriğinden TCK’nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçundan da dava açıldığı anlaşılmakla,
Katılan vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen fiillere ilişkin iddianamedeki sevk ve anlatımla anlatımda yer alan nitelendirmeye, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanununun 14. maddesindeki; ‘Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükmüne, suça sürüklenen çocuk hakkında beraat hükmü kurulan ve iddianamede TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu iddia edilen eylemin aynı zamanda TCK’nın 226/5. madde ve fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturmasına, TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrasındaki müstehcenlik suçunun cezasının, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, aynı Kanunun 107. maddesindeki şantaj ile 125. maddesindeki hakaret suçlarının cezalarından daha ağır olmasına, hukuki nitelendirmenin ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun kararlarına göre, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazetede yayımlanıp, 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı ile 08.07.2020 tarihli ve 31179 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı gereğince temyize konu hükümlerin incelenmesi görevi Yargıtay 4. Ceza Dairesine ait bulunduğu,”,
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 4 ve 12. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 28.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile değişik, Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen, 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.”, (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca hazırlanıp 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihi itibarıyla uygulanması gereken 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı iş bölümünün; “Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler” kısmının 2. Maddesinde; “Bu işbölümündeki düzenlemeler, yürürlüğe girdiği tarih dahil olmak üzere tebliğnamesi bu tarihten sonra tanzim olunan işler için geçerli olup, temyiz incelemesi bu iş bölümüne göre görevli bulunan ceza dairesi tarafından yapılır.”, 4. maddesinde; “Ceza Daireleri, yürürlük tarihinden önce kendisine gelen ve daha önceden gelip de bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına gönderilen işleri sonuçlandırır. İşin birden fazla dairece temyiz incelemesinin yapıldığı hallerde ise temyiz incelemesi, işi daire dışına gönderen dairece yapılır.” denildikten sonra 5. maddesinde; “Daha önce başka dairelerde görülmekte olup da dairesi değiştirilen dava dosyaları tekrar Yargıtay’a gelmesi halinde mevcut hâlleriyle ilgili daireye/dairelere gönderilir ve bu dairece sonuçlandırılır. Bu iş bölümünün yürürlüğe girmesinden önce Yargıtay incelemesinden geçmiş ya da geri çevirme kararına konu olan dosyaların, tekrar Yargıtay’a gelmesi halinde ya da olağanüstü yasa yollarından kaynaklanan taleplerde inceleme bu iş bölümüne göre görevli daire/daireler tarafından yapılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Diğer yandan Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, temyiz incelemesine konu olan suçların yaptırım miktarlarında suç tarihinden sonra tebliğname tarihine kadar yapılan değişiklikler dikkate alınıp tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları göz önünde bulundurularak görevli ceza dairesi belirlenmeli, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı belirlenirken de, suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırlarının eşit olması hâlinde alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması hâlinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Suça sürüklenen çocuk hakkında atılı suçlardan beraat kararı verilmesi ve iddianamede sevk maddesi olarak TCK’nın 125/1, 107/2 ve 134/1. maddeleri gösterilmek suretiyle hakaret, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarının nitelendirilmesi karşısında; özel hayatın gizliliğini ihlâl suçunun yaptırımının, diğer suçlara göre daha ağır olması nedeniyle temyiz incelemesinin bu suça ilişkin davalara bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 12. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.

Bu itibarla, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 29.09.2021 tarihli ve 2360-6361 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 12. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.