Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2021/118 E. 2022/104 K. 16.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2021/118
KARAR NO : 2022/104
KARAR TARİHİ : 16.03.2022

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 12 ve 4. Ceza
Mahkemesi : ESKİŞEHİR 1. Çocuk
Sayısı : 750-901

Suça sürüklenen çocuklar … ve … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Eskişehir 1. Çocuk Mahkemesince 29.06.2016 tarih ve 750-901 sayı ile; suça sürüklenen çocuk …’in aynı suçtan TCK’nın 134/2-1, 31/3, 62/1 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine, suça sürüklenen çocuk …’in ise aynı suçtan beraatine karar verilmiştir.
Hükümlerin suça sürüklenen çocuk … müdafisi ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2020 tarihli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 12. Ceza Dairesince 11.11.2020 tarih ve 1670-5899 sayı ile;
“Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. madde ve fıkrasının (a) bendi; ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir.’ şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle; ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.’ şeklinde değiştirilmiştir.
Yapılan yasal değişiklik uyarınca mahkumiyet dışındaki kararlarda iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki ‘nitelendirme’ esas alınarak görevli daire belirlenecek olup, ‘nitelendirme’ ibaresinden ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki yanlış ya da eksik biçimde uygulanması istenen maddeler veya suç ismi değil, unsurları yer alan ve açıkça saptanan fiil veya fiillere ilişkin suç ya da suçlar anlaşılmalıdır.
Nitekim gerek CMK’nın 170, 225 ve 226. maddelerinede yer alan hükümlere gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.10.2019 tarihli ve 2017/14-550-2019/574 sayılı kararı ile bu kararla uyumlu ceza dairelerinin istikrar kazanan uygulamalarına göre; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek fiille ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmekte olup, iddianamede açıklanan fiile uygun sevk maddesinin yazılmaması ya da eksik yazılması, sanığa söz konusu fiilin ve bu fiile bağlı suçun yüklenmediği, diğer bir anlatımla Cumhuriyet savcısının nitelendirmesinde böyle bir suçun yer almadığı şeklinde yorumlanamaz. Ayrıca, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.02.2015 tarihli ve 2015/9-320, 15.07.2009 tarihli ve 7-7, 15.07.2009 tarihli ve 8-8, 25.12.2009 tarihli ve 13-13 sayılı kararlarında da, ‘tavsif’ in ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiş olup, bu kabulden ayrılmayı gerektiren herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; suça sürüklenen çocuk …’nun TCK’nın 134/2-1, 31/3. madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 25.08.2015 tarihli iddianamede 18 yaşından küçük olan mağdur …’e ait çıplak fotoğrafın suça sürüklenen çocuk … tarafından diğer suça sürüklenen çocuğa verilmesi suretiyle ifşa edildiğinin iddia edilmiş olması karşısında, iddianamedeki anlatımın içeriğinden TCK’nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra suça sürüklenen çocuk … hakkında TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçundan da dava açıldığı anlaşılmakla,
Suça sürüklenen çocuk … müdafisi ve katılanlar vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen fiillere ilişkin iddianamedeki sevk ve anlatımla anlatımda yer alan nitelendirmeye, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesindeki; ‘Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükmüne, suça sürüklenen çocuk … hakkında beraat hükmü kurulan ve iddianamede TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu iddia edilen eylemin aynı zamanda TCK’nın 226/5. madde ve fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturmasına, TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrasındaki müstehcenlik suçunun cezasının, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezasından daha ağır olmasına, hukuki nitelendirmenin ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun kararlarına göre, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu hükümlerin incelenmesi görevi Yargıtay 18. Ceza Dairesine ait bulunduğundan, Dairemizin görevsizliğine, 08.07.2020 tarihli ve 31179 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı ile Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 01.10.2020 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve anılan daireye ait işlerin 01.10.2020 tarihi itibariyle Yargıtay 4. Ceza Dairesine devrine karar verilmesinden dolayı dosyanın görevli Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesine,”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince de 23.09.2021 tarih ve 34456-22552 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 26.12.2017 tarihli 2017/bşk-347 Esas ve 2017/347 Karar, 26/12/2017 tarihli 2017/bşk-360 Esas- 2017/380 Karar, 26/12/2017 tarihli 2017/bşk-323 Esas- 2017/343 Karar sayılı kararları başta olmak üzere diğer istikrar kazanan kararlarında da belirtildiği üzere, Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. maddesinin (a) bendi; ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir’ şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır’ şeklinde değiştirilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6572 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen geçici 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca hazırlanıp 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı iş bölümü kararının ‘Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler’ başlıklı bölümünde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde, 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından ise mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır’ ve ‘İş bölümünün yürürlüğe girdiği tarih itibariyle düzenlenen tebliğnameler, iş bölümündeki düzenlemeler esas alınarak görevli ceza dairesine gönderilir’ hükümleri getirilmiştir.
Diğer yandan Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, temyiz incelemesine konu olan suçların yaptırım miktarlarında suç tarihinden sonra tebliğname tarihine kadar yapılan değişiklikler dikkate alınıp tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları göz önünde bulundurularak görevli ceza dairesi belirlenmeli, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı belirlenirken de, suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırlarının eşit olması halinde alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelemeye konu olayda; suça sürüklenen çocuklar … ve … hakkında TCK’nın 134/2. İlk cümle uyarınca ifşa suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılan kamu davalarında, Eskişehir 1. Çocuk Mahkemesinin 29.06.2016 tarih ve 2015/750 esas ve 2016/901 sayılı kararıyla, suça sürüklenen çocuk … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraat, diğer suça sürüklenen çocuk … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verildiği, hükümlerin suça sürüklenen çocuk müdafisi ve katılanlar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesinde ‘suça sürüklenen çocuk …’nun TCK’nın 134/2-1, 31/3. madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 25.08.2015 tarihli iddianamede 18 yaşından küçük olan mağdur …’e ait çıplak fotoğrafın suça sürüklenen çocuk … tarafından diğer suça sürüklenen çocuğa verilmesi suretiyle ifşa edildiğinin iddia edilmiş olması karşısında, iddianamedeki anlatımın içeriğinden TCK’nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra suça sürüklenen çocuk … hakkında TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçundan da dava açıldığı… Suça sürüklenen çocuk … müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen fiillere ilişkin iddianamedeki sevk ve anlatımla anlatımda yer alan nitelendirmeye göre suça sürüklenen çocuk … hakkında beraat hükmü kurulan ve iddianamede TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu iddia edilen eylemin aynı zamanda TCK’nın 226/5. madde ve fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturmasına, TCK’nın 226. maddesinin 5. fıkrasındaki müstehcenlik suçunun cezasının, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezasından daha ağır olmasına, hukuki nitelendirmenin ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun kararlarına göre, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu hükümlerin incelenmesi görevi Yargıtay 18. Ceza Dairesine ait bulunduğu’ şeklinde gerekçeyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Tebliğname tarihi itibariyle iddianamedeki nitelendirmeyle uyuşmayan 12 Ceza Dairesinin görevsizlik kararı gerekçesinde açıklanan ‘…ukuki nitelendirmenin ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiği” şeklindeki başkanlar kurulu kararlarının 28.6.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle getirilen değişiklik öncesine ait tebliğnamelere ilişkin olması ve incelemeye konu olayda uygulama imkânının bulunmaması karşısında, katılanlar vekilinin ve suça sürüklenen çocuk müdafisinin temyiz taleplerinin kapsamı dikkate alınarak, ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken hüküm, suça sürüklenen çocuk … hakkında TCK’nın 134/2. ilk cümle uyarınca özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan verilen beraat hükmü ile suça sürüklenen çocuk … hakkında TCK’nın 134/2. İlk cümle uyarınca özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan verilen mahkûmiyet hükmüdür.
Yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere; inceleme konusu iddianamedeki sevk maddeleri ile anlatım arasında bir uyumsuzluğun olmadığı, sevk maddelerinin bir yanılgı sonucu değil, aksine bilinçli bir hukuki değerlendirmeye dayalı olarak belirlenmiş olduğu, yerel mahkemece bu sevk maddeleri esas alınarak hüküm kurulmuş olduğu hususları göz önüne alındığında, müstehcenlik suçundan açılmış bir kamu davasının bulunmadığının anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuk … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan verilen beraat hükmü yönünden iddianamedeki nitelendirmeye göre, diğer suça sürüklenen çocuk … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı yönünden ise yerel mahkemenin mahkumiyet kararındaki nitelendirmesine göre temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca yetkili ve görevli olan Yargıtay 12. Ceza Dairesince yapılması gerektiği,”,
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 12 ve 4. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” hükmüne yer verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 6110 sayılı Kanun’la değişik 14. maddesi uyarınca hazırlanıp 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihi itibarıyla uygulanması gereken 12.02.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı iş bölümünün; “Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler” kısmının altıncı maddesinde; “Ceza Dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde, mahkûmiyet kararlarında mahkeme hükmündeki, mahkûmiyet dışındaki kararların temyiz incelemesinde ise iddianame, varsa görevsizlik kararı ya da diğer dava açan belgedeki nitelenen suç esas alınır.” düzenlemesi hüküm altına alınmıştır.
05.07.2020 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamedeki ve mahkeme kararındaki nitelendirmenin TCK’nın 134. maddesinin ikinci fıkrası olarak gösterilmiş olması karşında, temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca anılan suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 12. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 11.11.2020 tarihli ve 1670-5899 sayılı görevsizlik kararlarının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 12. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.