Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2020/91 E. 2020/108 K. 27.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2020/91
KARAR NO : 2020/108
KARAR TARİHİ : 27.10.2020

Yargıtay Daireleri : 11 ve 9. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 392-235

Sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın beraatine karar verilmiş, hükmün katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.10.2017 tarih ve 6159-6800 sayı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek, sanığın TCK’nın 257/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna hükmedilmiştir. Bu hükmün de sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 16.12.2019 tarih ve 815-11855 sayı ile;
“…Olay günü ölen …’ın yönetimindeki motosikletle seyir hâlinde iken … yönetimindeki araçla saat 01.00 sıralarında çarpışmak suretiyle trafik kazası yaptığı, …’ın kazadan sonra Kuşadası Devlet Hastanesine kaldırıldığı ve burada yapılan tetkikler sonucu görevli doktor sanık … tarafından hakkında ‘basit bir tıbbi müdahale ile iyileşir’ şeklinde rapor tanzim edildiği, ölen …’ın sağlık durumunun daha da kötüye gitmesi, kusup kulağından kan gelmesi nedeniyle durumun ciddiyeti anlaşınca hastane uzman doktorları tarafından …’ın Söke Devlet Hastanesine sevk edildiği, Söke Devlet Hastanesinde Dr. …’in ilk müdahaleyi gerçekleştirdiği, tanık olarak verdiği beyanda ise yaralıyı ameliyata alacakları sırada ameliyat hazırlıkları devam ederken yaralının saat 04:30 sıralarında vefat ettiğini, Kuşadası Devlet Hastanesinde damar yolu açmak ve kafasına pansuman bandajı yapıştırmaktan başka yeterli müdahalenin yapılmadığını beyan ettiği, yaralı …’ın vefat ettiği haberini alan sanık …’nün yaralının hastaneye ilk geldiği sırada görevli hemşire … tarafından doldurulan tansiyon ve nabız değerlerinin yazılı olduğu kağıdı imha ederek… isimli tıbbi sekreterden yeni bir barkot numarası isteyip gözlem kağıdını tekrar doldurduğu, burada yazan değerlerin ilk değerlerden farklılık gösterdiği, sanık …’nün kendi beyanı ile hasta gözlem kağıdını doldurduğunu üzerindeki yazı ve imzaların kendisine ait olduğunu beyan ettiği, soruşturma aşamasında Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının inceleme raporları, dosyada dinlenen tanık beyanları, İstanbul Adli Tıp Kurumunca verilen bilirkişi raporu da birlikte değerlendirildiğinde; sanığın olay sırasında yaralı ile hekimlik mesleğinin vermiş olduğu sorumluluk ve özen sınırları içerisinde ilgilenmediği, yaralının trafik kazası nedeniyle iç organ harabiyeti geçireceğini düşünmeyip bu yönde tetkikte bulunmadığı, dolayısıyla ölümün meydana gelmesinde kusurunun bulunduğu anlaşılmakla; sanık … hakkında TCK’nın 85/1 ve 204/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmasına müteakiben yapılan yargılama neticesinde Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesi 31.03.2014 tarihli ve 155-201 sayılı kararı ile sanığın, hastaneye getirilen ölenin muayenesi sırasında batın muayenesini gerektiği şekilde yapmaması sebebiyle ATK 1. İhtisas Kurulları tarafından düzenlenmiş olan ayrıntılı ve gerekçeye dayalı raporlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın eyleminin iddianamede belirtilenin aksine görevi ihmal suçunu oluşturduğu kanaatiyle TCK’nın 257/2. maddesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş, bu karar, itiraz edilmeksizin 09.04.2014 tarihinde kesinleşmiş; sanığın ölüm gerçekleştikten sonraki ikinci eylemi olan ölen hastaya ait gözlem formunun yeni bir barkod numarasıyla tekrardan tanzimi eylemi için ise; müsnet suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine yönelik hüküm, Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.10.2017 tarihinde, ölen hastaya yönelik yapılması gereken hemogram ölçümü için sanık doktor tarafından istem bulunup bulunmadığı/hemogram ölçümünün yapılıp yapılmadığının hastane kayıtlarından araştırılarak netleştirilmesi, sanığın TCK’nın 257/2. maddesi kapsamında görevi ihmal olarak vasıflandırılan eylemine ilişkin delil ve belgeler de değerlendirilerek eylemin sabit görülmesi hâlinde, suç vasfının resmi belgede sahtecilik ya da görevi kötüye kullanma veya ihmal niteliğinde olup olmadığının tartışılması suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle sanığın beraatine hükmedilmesi, hatalı bulunarak bozulmasını takiben; ilk derece mahkemesince bozma üzerine yapılan yargılamada; sanığın ikinci eylemi, belgenin yırtılıp yeni belge düzenlenmesi şeklinde meydana gelip gelmediği sabit olmadığından, sanığın ölüm haberini aldıktan sonra belgeye hemogram testinin yapıldığına dair eklemeler yapması, trafik kazası sonucu taksirle öldürme suçundan üçüncü kişi hakkında da TCK’nın 85/1. maddesi gereğince ayrıca yargılama yapılması, taksirle ölüme ilişkin önceki kurulan hüküm ve toplanan deliller dikkate alındığında ve keza sanığın önceki belgeyi yırtıp yeni belge düzenlediği kabul edilse bile, bozma ilamına göre yazılan müzekkereye verilen cevapta ölen hastanın hemoğram testi yapıldığının belirtilmesi karşısında, mevcut olan sonuçların kayıtlara geçirilmesinin sahtecilik kastı taşımadığından resmî belgede sahtecilik suçuna vücut vermeyeceği, sanığın hasta gözlem kağıdına hastanın ölümünden sonra eklemeler yapması eyleminin bir bütün hâlinde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu yönünde kanaat oluştuğundan, sanığın TCK’nın 257/1. maddesi gereğince mahkûmiyetine karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay Kanunu’nun 6110 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 14. maddesi uyarınca hazırlanan 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu hükmün incelenmesi 18.10.2017 tarihinde Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından yapıldığından, bozma sonrası mahkemece verilen yeni hükmün de incelenmesinin Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından yapılması gerektiği,”, düşüncesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 01.06.2020 tarih ve 534-2527 sayı ile;
“Tebliğname tarihinde uygulanacak olan 31.01.2019 tarihli ve 30672 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümüne ilişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararının Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümlerin 2. maddesindeki ‘Bu işbölümündeki düzenlemeler yürürlüğe girdiği tarih dahil olmak üzere tebliğnamesi bu tarihten sonra tanzim olunan işler için geçerli olup temyiz incelemesi bu işbölümüne göre görevli bulunan ceza dairesi tarafından yapılır’, 4. maddesinde ise ‘Ceza daireleri yürürlük tarihinden önce kendisine gelen ve daha önceden gelip de bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına gönderilen işleri sonuçlandırır. İşin birden fazla dairece temyiz incelemesinin yapıldığı hallerde ise temyiz incelemesi işi daire dışına gönderen dairece yapılır.’, 5. maddesinde ‘Daha önce başka dairelerde görülmekte olup da dairesi değiştirilen dava dosyaları tekrar Yargıtay’a gelmesi halinde mevcut halleriyle ilgili daireye gönderilir ve bu dairece sonuçlandırılır.’ şeklindeki düzenlemeden anlaşılacağı üzere; iş bölümünün 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe girdiği ve 4. maddesi uyarınca, bir dairenin iş bölümüne göre gerçekte bakma görevinde olmayan bir işe bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına göndermesinden dolayı yeniden bakma zorunluğunun ancak maddede de belirtildiği üzere 2019/1 sayılı iş bölümünün yürürlüğe girdiği tarihten önce daireye gelmesi diğer bir ifadeyle tebliğnamesinin anılan tarihten önceye ait olması gerektiği, zira tebliğnamenin 2019/1 sayılı işbölümünün yürürlüğe girdiği 01.02.2019 tarihi ve sonrası olması hâlinde ise 5. maddede yer alan ‘Daha önce başka dairelerde görülmekte olup da dairesi değiştirilen dava dosyaları tekrar Yargıtay’a gelmesi halinde mevcut hâlleriyle ilgili daireye gönderilir ve bu dairece sonuçlandırılır.’ şeklindeki düzenleme uyarınca, temyiz incelemesinin, dosyayı daha önceden bozma veya herhangi bir nedenle daire dışına gönderen daire tarafından değil, 2019/1 sayılı işbölümüne göre tebliğnamedeki suça bakma görevi hangi daireye ait ise o daire tarafından yapılacağının kararlaştırılmış olması karşısında; tebliğname tarihine, hükmün konusuna, temyizin kapsamına, 2019/1 sayılı işbölümüne ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 5. Ceza Dairesi’ne ait olduğu, ancak 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümüne ilişkin 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı iş bölümüne göre anılan görevi kötüye kullanma suçuna bakma görevi Yargıtay 9. Ceza Dairesine verildiği,”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesince de 08.07.2020 tarih ve 7636-811 sayı ile;
“Dosya içeriğindeki bozma ilamına, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na, 6572 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi hükmüne, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı kararındaki iş bölümüne göre, Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler II/A(4)’te yer alan ‘Ceza Daireleri yürürlük tarihinden önce kendisine gelip bozma veya başka nedenlerle Daire dışına gönderdiği işlerden kendisine geri gelenlere bakar” hükmüne göre, işin incelenmesi Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevine girdiği,”,
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11 ve 9. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle değişik (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” hükmüne yer verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 6110 sayılı Kanun’la değişik 14. maddesi uyarınca hazırlanıp 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihi itibarıyla uygulanması gereken 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı iş bölümünün; “Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler” kısmının beşinci maddesinde;
“Daha önce başka dairelerde görülmekte olup da dairesi değiştirilen dava dosyaları tekrar Yargıtay’a gelmesi halinde mevcut hâlleriyle ilgili daireye/dairelere gönderilir ve bu dairece sonuçlandırılır.” hükmü getirilmiştir.
İncelemeye konu dosyada, Yerel Mahkemece kurulan hükmün, Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.10.2017 tarih ve 6159-6800 sayı ile bozulmasına karar verildiği, 19.01.2019 olan tebliğname tarihi itibarıyla uygulanması gereken 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı iş bölümünün 5. maddesinde belirtilen “ilgili daire” kavramından bu iş bölümüne göre görevli olan dairenin anlaşılması gerektiği, bozmadan sonra da Yerel Mahkemece sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün görevi kötüye kullanma suçuna yönelik olduğu anlaşıldığından, bu hükmü temyizen inceleme görevi anılan suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 9. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 08.07.2020 tarihli ve 7636-811 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.