Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2019/251 E. 2020/9 K. 27.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2019/251
KARAR NO : 2020/9
KARAR TARİHİ : 27.10.2020

2019/Bşk-251 2020/9 2015/150685

Yargıtay Daireleri : 11 ve 19. Ceza
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 305-32

Sanıklar … ve … hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesince 21.01.2015 tarih ve 305-32 sayı ile sanıkların eylemlerinin Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesindeki kabahati oluşturduğu kabul edilerek sanıkların ayrı ayrı 100 TL idari para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Kararların Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 09.09.2019 tarih ve 4690-5991 sayı ile;
“…Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine, tebliğname tarihinde uygulanacak olan ve 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümüne ilişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararında Yargıtay 19. Ceza Dairesinin görevini düzenleyen kısımdaki ‘İstisnalar hariç olmak üzere Özel Ceza Kanunlarından veya Kabahatler Kanunu’ndan doğan ve başka dairelerin görev alanına girmeyen suçlar ve kararlar ile 11.04.2013 ile 28.06.2014 tarihleri arasında işlenen 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607sayılı Kanun’un tütün, tütün mamulleri ile her türlü alkollü içki kaçakçılığı suçları ile akaryakıt kaçakçılığı suçlarına ilişkin Kanun’un 3/10, 11, 12 ve 18. madde ve fıkralarında düzenlenen suçlardan kaynaklanan işler.’ şeklindeki düzenlemeye, mahkeme kararındaki nitelemeye göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 19. Ceza Dairesine ait olduğu,”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 19. Ceza Dairesince de 11.11.2019 tarih ve 32664-14007 sayı ile;
“…Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nın ‘Duruşmanın sona ermesi ve hüküm’ başlıklı 223/2. maddesi;
‘(2) Beraat kararı;
a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
Hallerinde verilir.’,
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ‘Başvuru yolu’ başlıklı 27/7. maddesi;
‘(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.’ hükümlerini içermektedir.
03.03.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Hakkında Kanun’un ‘Amaç’ başlıklı 1. maddesi;
‘(1) Bu Kanunun amacı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yapılacak her türlü sınav ve yerleştirmeler ve bu sınavlarda görev alanların yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.’,
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30/01/2019 tarihli ve 2019/1 sayılı iş bölümüne dair kararının ‘Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü’ başlıklı kısmının ‘Ortak Hükümler’ başlığı altında düzenlenen 6. maddesi;
‘6) Ceza Dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde, mahkûmiyet kararlarında mahkeme hükmündeki, mahkûmiyet dışındaki kararların temyiz incelemesinde ise iddianame, varsa görevsizlik kararı ya da diğer dava açan belgedeki nitelenen suç esas alınır.’
Temyize konu edilen dava dosyasında yer alan iddianamede; 12.01.2014 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı’nda şüpheli …’nın diğer şüpheli …’in kimliğini kullanarak … adına düzenlenen sınav giriş belgesiyle birlikte sınava girdiği, sınav cevap kağıdını doldurduğu, sınav sonunda salondan çıkarken durumun görevlilerce tespit edildiği, şüpheli İrfan’ın şüpheli Vezir yerine sınava girdiğini kabul (ikrar) ettiği, bu nedenle şüphelilerin TCK’nın 206/1, 53. maddeleri gereği cezalandırılmalarının istendiği,
Yerel Mahkemece verilen gerekçeli kararda ise (özetle); her ne kadar da sanıkların suça konu edilen eylemlerinin ‘Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’ suçunu oluşturduğu iddiasıyla 5237 sayılı TCK’nın 206/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış ise de, ‘Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması’ ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesi ile aynı Kanun’un 40. maddesi dikkate alınarak sanıkların sınava giriş sırasında kimliklerini göstermesi zaruriyeti karşısında başkasının kimliklerini kullandıklarının sabit olması ve tek eyleme tek ceza verilmesi prensibi birlikte değerlendirilerek sanıkların ayrı ayrı 100 TL idari para cezası ile cezalandırılmalarına ve yargılama giderlerine mahkûm edilmelerine karar verildiği,
Karara karşı o yer Cumhuriyet savcısı tarafından, Yargıtay Yüksek 11. Ceza Dairesinin emsal kararları dayanak gösterilerek, sanıkların eylemlerinin TCK’nın 204/1. maddesinde unsurları yazılı ‘Resmi belgede sahtecilik’ suçunu oluşturacağından mahkemece sanıkların eyleminin vasfının suç değil kabahat olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğundan bahisle temyiz yoluna gidildiği görülmektedir.
5326 sayılı Kanun’un ‘Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları’ başlıklı dördüncü bölümünde yer alan ‘Mahkemenin karar verme yetkisi başlıklı’ 24. maddesinde; kabahat nedeniyle mahkemelerin idari yaptırım kararı hak ve verme yetkisi düzenlenmekte iken, 5560 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 27/7. maddesinde mahkemece eylemin suç değil kabahat oluşturması nedeniyle verilecek beraat ve idari para cezasına karşı, şayet beraat hükmü kanun yoluna yoluna götürülmüş ise idari para cezası hükmünün de bunu inceleyecek mercide incelenmesi öngörülmüştür.
5560 sayılı Kanun’un ilgili madde gerekçesinde özetle; adli soruşturma ve kovuşturma makamlarının fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak fail hakkında idari para cezası vermeleri hâlinde gidilecek kanun yolunun kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz veya beraat kararına karşı temyiz (veya istinaf) kanun yolunda fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla itiraz edilebilmesinin düzenlendiği yazılmıştır.
Kanun koyucunun, konusu suç oluşturan herhangi bir eylem nedeniyle açılan bir kamu davasında, kovuşturma sonucu eylemin suç oluşturmadığı gerekçesiyle verilmesi gereken beraat hükmüne karşı eylemin suç oluşturduğu gerekçesiyle yapılacak itirazın, idari yaptırım kararını inceleyecek merci tarafından değil, daha nitelikli bir inceleme yapılmasını öngördüğü beraat hükmünü inceleyecek merci tarafından yapılmasını amaçladığı değerlendirilmektedir.
Mahkemece sanıkların eylemlerinin ‘yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması’ gerekçesiyle kurulan hükme karşı eylemin suç oluşturduğu yönündeki kanun yolu itirazları, beraat hükmünün tabi olduğu kanun yolu merci tarafından incelenmelidir. Bu nedenle, Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemece eylemin vasfının yanlış değerlendirildiğine ve sanıkların eylemlerinin TCK’nın 204/1. maddesinde unsurları yazılı ‘Resmi evrakta sahtecilik’ suçunu oluşturduğuna ilişkin olarak gidilen temyiz davasına konu edilen hükümler; sanıklar hakkında 5326 sayılı Kanun’un ‘Kimliği bildirmeme’ başlıklı 40. maddesi uyarınca verilen 100’er TL idari para cezası kararı değil, esasen 5326 sayılı Kanun’un 27/7. maddesinde vasıf değişikliği nedeniyle Mahkemece eylemin suç oluşturmadığına dair kurulan hükmün beraat hükmü niteliğinde bulunan kısmıdır.
Netice itibarıyla, temyiz eden Cumhuriyet savcısının 5326 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı bir itirazının bulunmadığı, öte yandan iddianamede yer alan sanıkların suça konu eylemlerinin ÖSYM tarafından değil, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen bir sınavda yapılan sahtecilik fiiline ilişkin olduğu, eylemin bu yönüyle de Dairemizin iş bölümünde yazılı görev alanına girmediği anlaşılmakla,
Hükmün konusuna, Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı iş bölümüne dair kararına göre, 5237 sayılı TCK’nın 206/1 vd. maddelerinde düzenlenen ‘Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’ suçundan kaynaklı işlere bakmakla görevli dairenin Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi olduğu,”,
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11 ve 19. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” hükmüne yer verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca hazırlanıp 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihi itibarıyla uygulanması gereken 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı iş bölümünün; “Yargıtay Ceza Daireleri iş bölümü Ortak Hükümler” kısmının 6. maddesinde;
“Ceza Dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde, mahkûmiyet kararlarında mahkeme hükmündeki, mahkûmiyet dışındaki kararların temyiz incelemesinde ise iddianame, varsa görevsizlik kararı ya da diğer dava açan belgedeki nitelenen suç esas alınır.” hükmü getirilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Mahkemenin karar verme yetkisi” başlıklı 24. maddesi;
“Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.”
Aynı Kanun’un “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 7. fıkrası ise;
“Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İncelemeye konu dosyada, sanıklar hakkında resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan açılan kamu davasında Yerel Mahkemece sanıklara atılı suçun unsurlarının oluşmadığı ve eylemlerinin kabahat oluşturduğu belirtilerek idari para cezası verildiği, her ne kadar sanıklar hakkında resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kamu davası açılmış ve Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmenin esas alınacağı düzenlenmiş ise de Yerel Mahkemece sanıklar hakkında beraat kararı verilmeksizin idari yaptırım kararı verilmesi nedeniyle iddianamedeki nitelendirmenin dikkate alınamayacak oluşu ve Kabahatler Kanunu’ndan doğan işlere Yargıtay 19. Ceza Dairesi tarafından bakılacağına dair düzenleme içeren 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı iş bölümü karşısında; temyizen inceleme görevinin Yargıtay 19. Ceza Dairesine ait olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 19. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 11.11.2019 tarihli ve 32664-14007 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 19. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.