Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2019/107 E. 2019/144 K. 25.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2019/107
KARAR NO : 2019/144
KARAR TARİHİ : 25.12.2019

Yargıtay Daireleri : 13 ve 2. Ceza
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 713-280

Nitelikli hırsızlık suçundan hükümlü …’ın mahkûmiyetine ilişkin, Çivril Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.04.2006 tarihli ve 713-280 sayılı hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, sanığın sabıka kaydının silinmesini talep etmesi üzerine talebin reddine dair Çivril Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.03.2016 tarihli ve 713-280 sayılı ek karara karşı Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.03.2018 tarihli ve 19386 sayılı ihbarnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 2. Ceza Dairesince 11.04.2018 tarih ve 2224-4307 sayı ile;
“…Hükümlü hakkında Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 20.04.2006 tarih ve 2005/713 E., 2006/280 K. sayılı kararı ile TCK’nın 142/1-f, 145, 62. maddeleri gereğince 6 ay hapis cezasına hükmedilerek 51. madde gereğince ertelendiği ve temyiz edilmeksizin 24.05.2006 tarihinde kesinleştiği, bilahare hükümlünün 25.12.2015 tarihli dilekçesi ile ‘sabıka kaydının silinmesini’ talep etmesi nedeniyle mahkemenin bu kez 25.03.2016 tarihli ek kararı ile ‘hükümlü hakkında verilen 2 yıllık denetim süresinin 24.05.2008 tarihinde dolduğu, böylece infazın tamamlandığı, bu hâliyle yeniden uyarlama yapılması şartlarının oluşmadığı, 6352 sayılı Kanun’un 82, 83 ve 84. maddeleri ile lehe yasal düzenlemelerin hükümlü hakkında uygulanamayacağından sanığın talebinin reddine’ karar verdiği anlaşılmış ise de; atılı suçun elektrik enerjisi hırsızlığına ilişkin olması nedeniyle 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 83. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 163. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca karşılıksız yararlanma suçuna dönüşmek suretiyle suç vasfının değiştiği, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkra hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kurum zararının giderilmesi hâlinde öncelikle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceğinden, mahkemesince bilirkişi tarafından hesaplanan 188,74 TL tutarındaki zararı gidermesi hâlinde, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair hükümlüye bildirimde bulunulması, ödeme için makul bir süre verildikten sonra ödemesi hâlinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği hususu da belirlenmiş olup, bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2018 tarihli ve 85777 sayılı ihbarnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 13. Ceza Dairesince 29.11.2018 tarih ve 8103-17149 sayı ile;
“…5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi sebebiyle yeniden ele alınıp hükmün açıklanmasına karar verildiğinde, aynı Kanun’un 231/11. maddesi hükmü uyarınca önceki hükümde değişiklik yapılmadan aynen açıklanması, ancak kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesi ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine dair cezanın bireyselleştirilmesi hükümlerinin tatbik edilebileceği, bunun dışındaki hususlarda hükmün değiştirilemeyeceğinde şüphe bulunmamakta ise de,
Dosya kapsamına göre, Karacabey Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2012 tarihli kararının 06/09/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 15/09/2012 tarihinde işlediği belirtilen suçtan dolayı Karacabey 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2014 tarihli ve 2014/301 esas, 2014/262 sayılı kararına konu kasten yaralama suçu bakımından, Uludağ Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından tanzim olunan 11/05/2014 tarihli ve 24/2046 sayılı raporu ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 32/2. maddesi kapsamında akıl hastalığının bulunduğunun belirtilmesini müteakip, sanığın mahkûm olduğu cezanın tamamen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suç bakımından cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından gerekli sağlık kurulu raporu alınmaksızın yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan kabulüne” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.03.2019 tarih ve 15365 sayı ile;
“…Elektrik hırsızlığı suçundan sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-f, 145 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine dair Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 20.04.2006 tarihli ve 2005/713 esas, 2006/280 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, hükümlünün sabıka kaydının silinmesi talebi üzerine infazın tamamlandığı, 6352 sayılı Kanun’un lehe düzenlemelerinin hükümlü hakkında uygulanamayacağından bahisle talebin reddine ilişkin Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ve 2005/713 esas, 2006/280 sayılı ek kararını kapsayan dosyanın incelenerek 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.10.2018 tarihli yazılı istemlerine dayanılarak ihbar olunmakla, Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ek kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2018 gün ve 2018/85777 sayılı tebliğnamesiyle bozma talebi sunularak ilgili dosya Yargıtay 13. Ceza Dairesi Başkanlığına gönderilmiştir.
Yapılan incelemede, Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesi tarafından, kanun yararına bozma istemine konu olan sanık … hakkında Çivril Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kurulan ek karar yerine, sanık Sayit Kavalcı hakkında Karacabey Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen farklı bir kararın incelenerek kanun yararına bozulduğu anlaşılmış, 5271 sayılı CMK’nin 308. maddesi çerçevesinde Yargıtay 13. Ceza Dairesinin anılan kararına karşı itiraz edilmesi zorunluluğu doğmuştur. Yüksek Dairenizin, 29.11.2018 ve 2018/8103 esas, 2018/17149 sayılı kararının kaldırılması, Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ve 2015/173 esas, 2016/280 sayılı ek kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına karar verilmesi” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 19.03.2019 tarih ve 1281-4350 sayı ile;
“Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ve 2005/713 esas, 2006/280 sayılı ek kararına yönelik kanun yararına bozma istemi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 11.04.2018 tarih, 2018/2224 esas ve 2018/4307 karar sayılı kararı ile dairece tespit edilen başka bir hukuka aykırılık nedeniyle kanun yararına bozma isteminin genişletilmesi yönünde, Adalet Bakanlığına ihbarda bulunulduğu belirlenmekle, yeniden gelen kanun yararına bozma talebinin daha önce inceleme yaparak ihbarda bulunan Yargıtay 2. Ceza Dairesi tarafından incelenmesi uygun görüldüğü”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 2. Ceza Dairesince de 29.04.2019 tarih ve 7892-7728 sayı ile;
“Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı iş bölümüne ilişkin kararının ceza daireleri ortak hükümler bölümünde ‘Ceza daireleri, yürürlük tarihinden önce kendisine gelen ve daha önceden gelip de bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına gönderdiği işleri sonuçlandırır. İşin birden fazla dairece temyiz incelemesinin yapıldığı hallerde ise temyiz incelemesi, işi daire dışına en son gönderen dairece yapılır.’ şeklindeki düzenlemesine göre, inceleme daha önce Yüksek 13. Ceza Dairesinin 29.11.2018 tarihli ve 2018/8103 E., 2018/17149 K. sayılı kararı ile yapıldığından ve iş daire dışına en son bu kararla gönderildiğinden, dosyanın en son incelemeyi yapan dairece neticelendirilmesinin gerekmesi sebebiyle kanun yararına bozma kararına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca yapmış olduğu itirazın incelemesinin Yüksek 13. Ceza Dairesince yapılması gerektiği,”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 13 ve 2. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; CMK’nun 308. maddesi uyarınca başvurulan itiraz kanun yolu değerlendirmesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin tespitine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi;
“Ceza dairelerinde:
c) Temyiz davasına bakmakla görevli olan daire, Yargıtayın ilk derece mahkemesi olarak bakmakla görevli olduğu davalar ile olağanüstü kanun yollarına ilişkin davalara bakmakla da görevlidir” şeklinde düzenlenmiş olup temyiz dosyasına bakan dairenin aynı suçla ilgili ilk derece dosyalarına ve olağanüstü kanun yollarına ilişkin davalara da bakacağı kabul edilmiştir.
Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.07.2007 tarih ve 23-23 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere bir işin Özel Dairece incelenip muktezaya bağlanmasından sonra artık müteakip işlere de aynı Özel Dairece bakılması esastır.
Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nın “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi” başlıklı 308. maddesi; “Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz” şeklinde düzenlenmişken, maddeye 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesi ile;
“İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir” şeklinde ikinci ve üçüncü fıkralar eklenmiş,
Yapılan değişikliğin gerekçesi ise; “İtiraz üzerine dosyanın kararına itiraz edilen daireye gönderileceği ve itirazın mümkün olan en kısa sürede dairece inceleneceği ve itirazın yerinde görülmesi durumunda dairenin kararını düzelteceği; itiraz yerinde görülmezse dairenin dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndereceğinin hüküm altına alınmakta olduğu” şeklinde açıklanmıştır.
Buna göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 308. madde uyarınca itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine dosya kararına itiraz edilen daireye gönderilecek, dairece mümkün olan en kısa sürede itirazın yerinde olup olmadığı konusunda inceleme yapılacak ve itirazın tamamen kabulüne veya reddine karar verilebileceği gibi, itirazın kısmen kabulüne de karar verilebilecektir.
Dairece itirazın kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda itirazın yerinde görülmeyen kısmı yönüyle değerlendirme yapılmak üzere dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilecektir.
İncelemeye konu dosyada Yargıtay 13. Ceza Dairesince kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı yerinde görülerek kabulüne karar verildiği, bu hükme yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmakla 5271 sayılı CMK’nın 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesi ile değişik 308. maddesinin amir hükmü gereğince itiraz üzerine dosyayı inceleme görevi, kararına itiraz edilen Yargıtay 13. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 19.03.2019 tarihli ve 1281-4350 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 13. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 25.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.