Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/96 E. 2018/158 K. 13.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/96
KARAR NO : 2018/158
KARAR TARİHİ : 13.09.2018

2018/Bşk-96 2018/158 2017/39179
Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 7. Ceza Daireleri

Şüpheli … hakkında dolandırıcılık, açık kimlikleri tespit edilemeyen Finansbank ….Şubesi ve Anadolubank …. Şubesi çalışanı şüpheliler hakkında belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.08.2016 tarih ve 2015/22175 sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İstanbul 13. Sulh Ceza Hakimliğince 13.01.2017 gün ve 213 sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2017 tarih ve 39179 sayılı ihbarnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 27.11.2017 tarih ve 30223-24673 sayı ile;
“…Kanun yararına bozma talebinin … ve banka çalışanları hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına yönelik olduğu dikkate alınarak; şikâyetçinin, kardeşi olan …’nin, ölen annesi Viki Mitrani’nin imzasını taklit ederek banka çalışanlarının iştiraki ile annesine ait hesaptan para çekildiğini iddia etmesi nedeniyle, eylemin 5411 sayılı Kanun’un 160. maddesindeki bankacılık zimmeti kapsamında olduğunun anlaşılması karşısında;
6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 04.02.1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve bu Kanun değişikliğine göre, ‘Ceza dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde; mahkûmiyetlerde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır’ hükmüne yer verilmiş olunması ile 27.01.2017 gün ve 29961 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümüne ilişkin 20.01.2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararına göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yargıtayın 7. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince de 15.02.2018 gün ve 14987-1610 sayı ile;
“…Müşteki …’nin şüpheliler hakkındaki şikâyet ve iddiaları 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında zimmet suçu kapsamında değerlendirildiğinde, bu suçun takibinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 162/1. maddesine göre ilgili kurum (banka) veya fon tarafından yazılı başvuruda bulunulması şartına bağlı olup Finansbank Teftiş Kurulu Başkanlığınca 14.12.2015 tarih İ-TEF-SR-68 referans numarası ile düzenlenen soruşturma raporunun sonuç bölümünde ‘…işlemleri gerçekleştiren personelin suistimali veya 3. şahıslarla iş birliği olasılığı ile personelin muhtemel ihmali konuları da değerlendirilmiş olup yapılan incelemeler neticesinde bunlara yönelik bir husus tespit edilememiştir.’ denilmek suretiyle yine Anadolubank Şube Operasyonları Departmanı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan 10.06.2015 tarih ŞOP/2015025008 numaralı yazı cevabında da ‘…yapılan araştırma neticesinde, söz konusu işleme ilişkin …. Şubesi personeline ait kimlik ve adres bilgileri ek’te tarafınıza gönderilmiş olup ilgili işlemle ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmamıştır.’ denilmek suretiyle dosya kapsamına göre banka zimmeti suçundaki soruşturma ve kovuşturma için aranan dava şartı gerçekleşmediğinden, bu şuçtan soruşturma ya da kovuşturma yapılamayacağı, müştekinin iddialarının varlığının kabulü halinde, eylemlerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki dolandırıcılık ya da emniyeti suistimal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğinden;
Hükmün konusuna ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6572 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi ile Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun iş bölümüne ilişkin 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait bulunduğu”
Gerekçeleriyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu yerine sehven Özel Daireye gönderilen dosya, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 02.04.2018 tarih ve 2222-2201 sayı ile; oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 7. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karara yönelik kanun yararına bozma talebinin hangi Özel Daire tarafından yapılması gerektiğinin tespitine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 28.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanun’la değişik, Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen, 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır”, (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2017 gün ve 39179 sayılı ihbarnamesinde; “Dolandırıcılık suçundan şüpheliler Finansbank ….Şubesi çalışanı, Anadolubank …. Şubesi çalışanı ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.08.2016 tarihli ve 2015/22175 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 13. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.01.2017 tarihli ve 2017/213 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1- Şüphelilerden …’nin üzerine atılı bulunan eylemi annesi olan murisi Viki Mitrani’ye yönelik gerçekleştirmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 167/1-b maddesi uyarınca şahsi cezasızlık hâli bulunduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2016 tarihli ve 2015/22175 soruşturma, 2016/33869 esas, 2016/3618 sayılı iddianamesi ile şüpheli … hakkında özel belgede sahtecilik, diğer şüpheliler … ve … haklarında ise özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı ve söz konusu iddianamenin İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesi neticesinde anılan mahkemenin 2016/296 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamalarının hâlen devam ettiği, dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak kendisine veya başkasına bir yarar sağlaması gerektiğinden, eylemin aynı zamanda şüpheli …’nin kardeşi ve muris Viki Mitrani’nin diğer mirasçısı olan müşteki … zararına da işlendiğinin kabulü gerekeceğinden, toplanan delillerin şüpheli … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu ve bu delillerin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
2- Şüpheliler Finansbank ….Şubesi çalışanı ve Anadolubank …. Şubesi çalışanının üzerlerine atılı bulunan eylemler yönünden kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan ‘Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.’ şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Dosya kapsamına göre, dolandırıcılık eylemlerine konu ödemelerin hangi banka personeli tarafından yapıldığı, şüphelilerin kimler olduğu, ödeme yapılan meblağların tutarları da göz önüne alınarak ödeme talimatında yer alan imza benzerliğinin veya telefonla-faksla teyit alınmasının işlem güvenliği açısından yeterli olup olmadığı, rutin bankacılık uygulamasında ödeme yapılan meblağın miktarına bağlı olarak başkaca bir güvenlik tedbirinin öngörülüp öngörülmediği, bu kapsamda yapılan ödeme işlemlerine ilişkin tespit edilecek ilgili banka personel/personellerinin sorumlu olup olmadığı değerlendirilmeksizin, ilgili ödemelere ilişkin evraklar getirtilerek gerektiğinde söz konusu belgeler üzerinde bankacılık ve finans işlemlerinde uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınmadan eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği” şeklinde eylemlerin anlatılması karşısında şüpheliler hakkında dolandırıcılık ve bankacılık zimmeti suçlarından kanun yararına bozma talep edildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; kanun yararına bozma incelemesinin, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talebine konu suçlardan müeyyidesi daha ağır olan bankacılık zimmeti suçuna ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan 7. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 15.02.2018 tarihli ve 14987-1610 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 7. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13.09.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.