Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/76 E. 2018/138 K. 02.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/76
KARAR NO : 2018/138
KARAR TARİHİ : 02.05.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 13.02.2012
Sayısı : 64-32

Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık, sanıklar …, …, …, Tuğba Şenol ve … hakkında da resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince 13.02.2012 gün ve 64-32 sayı ile; sanıklar …, …, …, Tuğba Şenol ve …’nun resmi belgede sahtecilik suçundan beraatlerine, sanık …’ın da resmi belgede sahtecilik suçuna konu eyleminin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gerekçesiyle hem bu suçtan hem de nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükümlerin katılan vekili ile sanık … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 22.02.2016 gün 21705-1933 sayı ile;
“Sanıklardan …, Tuğba Şenol, …, … ve …’ın resmi belgede sahtecilik; …’ın nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine ilişkin hükümler, şikâyetçi vekili ile sanık … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’, (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava, daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın, daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Serbest muhasebecilik yapan sanık …’ın, diğer sanıkları çalışmadıkları halde, muhasebeciliğini yürüttüğü kişilerin işyerlerinde çalışıyor olarak göstermek suretiyle düzenlediği sahte belgelerle kurumu zarara uğrattığının iddia edilmesi karşısında, adı geçen sanığın eylemlerinin sübutu halinde 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik Kanununun 47. maddesi uyarınca 5237 sayılı TCK’nun 204/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetildiğinde;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan resmi belgede sahtecilik suçunun cezasının, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nun 204/2. maddesinde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun ise aynı Kanunun 158/1-e-son maddesi uyarınca 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki anlatıma göre, Yargıtay Kanununun değişik 14. maddesi gereğince temyiz inceleme görevinin Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 14.03.2018 gün ve 2809-2158 sayı ile;
“Tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 6545 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmü yer almaktadır.
Sanığın fiillerinin TCK’nun 158/1-e kapsamında nitelikli dolandırıcılık ve TCK’nun 207/1. maddesi kapsamındaki özel belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu kabul edilerek mahkûmiyet hükümleri kurulmuş olmasına, kamu kurum ve kuruluşlarını araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun cezasının suç tarihi itibarıyla ‘üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası’ olması, özel belgede sahtecilik suçunun cezasının ‘bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası’ olması karşısında; mahkemenin kabulü, temyizin kapsamı ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yargıtay 15. Ceza Dairesine ait olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. maddesinin a bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddenin 5. fıkrasında; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemler; “…Taner Korkmaz adına işlem gören Cumhuriyet Caddesi No:21, İçmeler adresinde restoran işletmeciliği yapılan işyerinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca yapılan denetleme neticesinde bu işyerinde çalışmış olan işçilere ilişkin bildirimin sahte olduğunun anlaşıldığı,
Bahse konu işyerinin muhasebeciliğini şüphelilerden …’ın yaptığı, şüpheli …’ın yukarıda isimleri yazılı şüphelileri bu işyerinde çalışıyor göstererek sigortalı yaptığı,
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca gerçeğe aykırı işlemlerle ilgili olarak kurum zararı olup olmadığının sorulduğu,
Muğla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 23.09.2009 tarihli cevabi yazısında toplam 915,33 Lira sahte belge düzenlenmesinden dolayı kurum zararının olduğunun bildirildiği,
Şüpheli …’ın tedavi ve muayene ücreti olarak 22 Lira, şüpheli …’in ilaç tutarı olarak 57,93 Lira, tedavi ve muayene ücreti olarak 15,50 Lira, şüpheli …’ın tedavi ve muayene tutarı olarak 772 Lira, şüpheli …’ün ilaç tutarı olarak 47,90 Liralık kurum zararını oluşturan harcamalarının oluştuğunun anlaşıldığı,
Şüpheli …; Taner Korkmaz’a ait işyerinde diğer şüphelilerin çalışıp çalışmadığını bilmediğini, fiilen çalışmayan kişilerin sigortalı olarak çalışıyor şeklinde beyan etmenin suç oluşturduğunu, yasal olmadığını bilmesine rağmen işveren Taner Korkmaz’ın talimatı doğrultusunda sahte sigorta bildiriminde bulunduğunu beyan ettiği,
Şüpheli …’ın temin edilemediği için Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesinin alınamadığı, şüpheli …’ın daha önce Sosyal Güvenlik Kontrol memuruna verdiği ifadesinde şüpheli … ile tanıştığını, kendisine nasıl emekli olabileceğini sorduğunu, şüpheli Fatih’in de kendisine bir işyerinde sigortalı gösterilirse emeklilik şartlarını yerine getirmesi durumunda emekli olabileceğini söylediğini, sigorta ücretini şüpheli …’ın ödediğini, yapılan işlemin yasadışı olduğunu bilmediğini beyan ettiği,
Şüpheli … kendisinin şüpheli … tarafından sigortalı gösterildiğini bilmediğini, kendisinin işveren olduğunu, şüpheli …’ın kendisini Taner Korkmaz isimli şahsın yanında işçi olarak gösterdiğinden dolayı Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu belirttiği,
Şüpheli … Sosyal Güvenlik Kontrol memuruna verdiği ifadesinde; Taner Korkmaz’ın işyerinde çalışmadığını, muhasebeci Halil İbrahim Demir’e ait muhasebe bürosunda çalışan …’ın kendisine ücret ödediği takdirde yasal olarak SSK haklarından faydalanabileceğini söylediğini, kendisinin de sigortalı olarak gösterildiği günlerin parasını …’a ödediğini, vizite kağıdı lazım olduğunda şüpheli Fatih’in hazırlayarak kendisine verdiğini, eylemin yasal olmadığı konusunda bilgisi olmadığını söylediği,
Şüpheli … talimatla alınan ifadesinde; Sosyal Güvenlik Kontrol memuruna verdiği ifadesini tekrar ettiğini, belirtilen işlemleri şüpheli …’ın yaptığını, yapılan işlemin mevzuata uygun olduğunu zannettiğini belirttiği,
Şüpheli …’ın şüpheli …’ı tanıdığını belirterek müsnet suçlamayı kabul etmediği,
Şüpheliler …, …, Tuğba Şenol ve …’nun ifadesinin alınamadığı,
Şüpheliler …, …, …, … ve …’ün sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri” şeklinde anlatılıp, bu anlatımla uyumlu olacak şekilde sevk maddelerinin de 5237 sayılı TCK’nun 158/1-e ve 204/1. maddeleri olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
İddianamedeki sevk maddeleri ile metni arasında bir uyumsuzluğun bulunmaması, sevk maddelerinin bir yanılgı sonucu değil, aksine bilinçli bir hukuki değerlendirmeye dayalı olarak belirlenmiş olması, tebliğname tarihinin 25.07.2013 olduğu göz önüne alındığında, temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 158/1-e maddesinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası; resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı Kanunun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olup, nitelikli dolandırıcılık suçunun müeyyidesi, resmi belgede sahtecilik suçundan fazla olduğundan, hükmü temyizen inceleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan iş bölümü kararı uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunu temyizen incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir. Eylemin gerçekte hangi suçu oluşturduğu ise görevli Özel Dairece yapılacak temyiz incelemesi sonucunda belirlenebilecektir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 22.02.2016 gün 21705-1933 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.