Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/7 E. 2018/69 K. 02.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/7
KARAR NO : 2018/69
KARAR TARİHİ : 02.05.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 8. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 27.12.2011
Sayısı : 7-355

Sanıklar …, …, …, … ve … haklarında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, sanıklar …, …, … ve … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüt adına suç işleme, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince 04.06.2008 gün ve 181-195 sayı ile; iddianamede belirtilen eylemin banka veya kredi kartlarının kötüye kullanması suçunu oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesince de 18.06.2008 gün ve 735-486 sayı ile karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine oluşan görev uyuşmazlığının çözümü bakımından Yargıtay 5. Ceza Dairesince 27.10.2008 gün ve 11439-8917 sayı ile Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup yapılan yargılama sonucunda, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.2011 gün ve 7-355 sayı ile sanıkların aynı suçlardan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.
Hükümlerin sanıkların müdafileri ile sanıklar …, …, … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 31.10.2017 gün ve 1543-21883 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 19/01/2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararının Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümünü düzenleyen II numaralı bölümün ortak hükümler başlığının 3. bendinde, ‘daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, 28/06/2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından ise mahkumiyet kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.’ hükmüne yer verilmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre; sanıkların sahte kredi kartları çıkartmak amacıyla suç örgütü kurdukları, bu örgüt faaliyeti kapsamında düzenledikleri sahte belgeler ile bankalara müracaat ederek, sahte oluşturulan kredi kartlarını alarak, bu kartlardan harcama yaptıklarının iddia ve kabul edilmesi karşısında, her ne kadar sanıkların bu eylemleri nedeni ile TCK’nın 158/1-f-son maddesi gereğince ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçundan mahkumiyetlerine hükmedilmiş ise de, iddianamedeki ve mahkeme kabulündeki anlatım ile sevk ve kabul maddelerinin uyumsuz olması durumunda anlatıma itibar edilmesi gerektiği, iddanamedeki ve mahkeme kabulündeki anlatımın TCK 245/3 maddelerinde yer alan ‘banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması’ suçunun unsurlarını oluşturduğu anlaşıldığından,
Mahkeme kararındaki ve iddianamedeki nitelendirme, temyiz kapması ve Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (8.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 8. Ceza Dairesince de 25.12.2017 gün ve 24130-15213 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Yasasının 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. Maddesinde ‘Ceza Dairesinde, Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 28.05.2008 tarihli iddianamesinde; sanıklar hakkında TCK.nun 158/1-f maddesinde öngörülen ‘banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’ suçu tavsif edilerek dava açılmıştır.
Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamedeki anlatıma, temyizin kapsamına ve muhtelif suçlara ait temyiz incelemesinin suçlardan en ağırını incelemeye yetkili Daireye ait bulunmasına ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 22.01.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı kararına göre temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek (15.) Ceza Dairesine ait olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 8. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. maddesinin (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya kapsamına göre;
15.04.2014 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “…Şüphelilerden … ve …’ın sahte kredi kartları çıkararak bu kartlarla bankaları dolandırmak amacıyla bir suç yapılanması kurmak için faaliyete geçtikleri ve bu amaçla Ulus’ta bir büro kiralayıp Yıldızdoğan Medikal A.Ş isimli sahte bir şirket kurdukları ve … isimli şüpheliyi de yanlarına aldıkları, bu amaçla bu konularla ilgilendiğini bildikleri …’la temas kurdukları, …’ın da bu tür eylemlerde birlikte hareket ettiği …’yı ekibe dahil ettiği,
Şüphelilerin bu amaçla büroda toplandıkları, bu suçlarda kendileriyle işbirliği yaracak kişilerle buluştukları ve birtakım sahte belgeleri bu büroda birlikte hazırladıkları,
Daha önceden aralarında bu konuda karar birliği olan … ve … isimli şüphelilerle buluştukları, bu iki şüpheli adına sahte kimliklerle banka hesabı açarak kredi kartı alma konularında anlaşıldığı, bu amaçla ilk seferinde …’la buluştukları, …’ın bu iki şüpheliyi Asya Bankası’na ait olan Mavi Bilgisayar isimli yerde bulunan şubeye götürdüğü, RNA Otomotiv’e ait adres ve telefon bilgilerini ezberleterek, bankada sorduklarında bu belgeleri vermelerini söyleyerek bankaya müracaat ettirdiği, Kara Mehmet ve Yunus isimli şüphelilerin kendi isimleriyle ancak sahte bilgilerle yaptıkları müracaat sonrasında … adına 1.000 Lira limiti olan kredi kartı aldıkları, Yunus’un talebinin reddedildiği, bu kartla Bahattin’in önceden de birlikte bu işleri yaptığı, aslen hakkında ek takipsizlik kararı verilen Coşkun Olgun’a ait Hey-Day isimli kuyumcuda çalışmakta olan …’nin yanına gittikleri, aralarındaki anlaşma gereği önce bir işlem yaparak kartı denedikleri, sorun çıkmayınca bu kartla alış veriş yapmış gibi 760 Lira para çektikleri;
…’in çok sayıda bankadan kredi kartı talebinde bulunmasına karşın taleplerinin reddedilmesi üzerine …’la birlikte başka isimle kart almaya karar verdikleri, bu amaçla …’in ve … isimli arkadaşından nüfus cüzdanını aldığı, bu cüzdanı Kara Mehmet’le birlikte Bahattin’e verdikleri, Bahattin’in bir gün sonra bu şahıslardan ikametgah, fotoğraf vb. belgeler getirmelerini istediği, bir sonraki gün buluştuklarında Bahattin’in üzerinde Yunus’un resmini yapıştırdığı, …’a ait nüfus cüzdanını teslim ettiği, …’in aynı banka şubesinden … adına 600 Lira limitli kredi kartı aldıkları, bu kartı Bahattin’e verdikleri, Bahattin’in Hey-Day Kuyumculuktan …’ye komisyon vererek bu kartla para çektiği…” şeklinde anlatılması karşısında, sanıklar hakkında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, resmi belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüt adına suç işleme suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Tebliğname tarihinin 15.04.2014 olduğu göz önüne alındığında, temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 245/3. maddesinde dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası; resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı TCK’nun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun yaptırımı TCK’nun 220/1. maddesinde iki yıldan altı yıla kadar hapis; suç işlemek amacıyla kurulan örgüt adına suç işleme suçunun yaptırımı TCK’nun 220/6. maddesi yollaması ile TCK’nun 220/2. maddesinde bir yıldan üç yıl kadar hapis olup, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun yaptırımı daha fazla olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan iş bölümü kararı uyarınca suçu temyizen incelemekle görevli Yargıtay 8. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 25.12.2017 gün ve 24130-15213 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.