Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/233 E. 2018/295 K. 28.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/233
KARAR NO : 2018/295
KARAR TARİHİ : 28.12.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 7 ve 15. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 16-328

Sanık … hakkında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na aykırılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesince 26.10.2010 tarih ve 16-328 sayı ile; sanığın eylemlerinin dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu kabul edilerek bu suçlardan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükümlerin, sanık müdafisi ve katılan vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.02.2013 tarihli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince 18.03.2015 tarih ve 2558-13377 sayı ile;
“Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 157/1. maddesi uyarınca dolandırıcılık ve TCK’nun 207/1. maddesi uyarınca özel belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyet kararı verilmiş olup, 6545 sayılı Yasa’nın 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca mahkeme kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun iş bölümüne ilişkin kararına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesine ait bulunduğu”,
Yargıtay 15. Ceza Dairesince 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6572 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi uyarınca hazırlanan ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 22.01.2015 tarihli ve 8 sayılı kararıyla kabul edilerek 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni iş bölümü nedeniyle, Daire Başkanı tarafından imzalanan 26.06.2015 tarihli ve 9088-27684 sayılı gönderme kararıyla dosyanın devredildiği Yargıtay 23. Ceza Dairesince 13.07.2015 tarih ve 18489-3563 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6572 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen geçici 14. madde hükmü uyarınca 22 Ocak 2015 tarih ve 29244 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile Ceza Dairelerinin görevleri belirlenerek iş bölümü yapılmış olup anılan karar uyarınca 15. ve 23. Ceza dairelerinin bakmakla görevli olduğu suçlarla ilgili kanun maddeleri belirtildikten sonra;
’15. Ceza Dairesinin arşivinde bulunan ve yukarıda belirtilen işlerin (1/2)’si, yeni kurulan dairelerin başkanları, üyeleri ve tetkik hakimlerinin belirlenmesi tarihinden itibaren 10 gün içinde 23. Ceza Dairesine devredilir.’ denilmektedir.
Aynı iş bölümünün ortak hükümler başlıklı 2. paragrafında:
‘İş bölümü yürürlüğe girdiği tarih itibariyle düzenlenen tebliğnameler, iş bölümündeki düzenlemeler esas alınarak görevli ceza dairesine gönderilir’ denilmiştir.
Diğer taraftan, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 03.02.2015 tarih ve 19 sayılı kararı ile yeni kurulan dairelerin başkanları, üyeleri ve tetkik hakimleri belirlenmiş olmakla, daireler arasındaki dosya devrine dair 10 günlük süre bu tarihte başlayıp 13.02.2015 tarihinde sona ermektedir.
Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;
İş bölümüne dair 19.01.2015 tarihli ve 8 sayılı karar uyarınca 15. Ceza Dairesinin esasında kayıtlı olup da arşivinde bulunan dosyaların ½’si Birinci Başkanlık Kurulunun 03.02.2015 gün ve 19 sayılı kararını takip eden 10 gün içinde 23. Ceza Dairesine devredileceği bu sürenin bitiminden sonra 15 Ceza Dairesine herhangi bir şekilde gelen ve esas numarası alan dava dosyalarının ise 23. Ceza Dairesine devredilemeyeceği açıkça anlaşılmaktadır. Esasen Birinci Başkanlık Kurulunun kararlarında devir işleminin tek-çift veya tebliğname numaraları esas alınarak yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte anılan Kurulun kararlarında belirtilen süre içinde 15. Ceza Dairesinin arşivinde bulunan çift numaralı dosyalar 23. Ceza dairesine aktarılmak suretiyle devir işlemi gerçekleşmiş ve devir süresi sona ermiş iken;
Devir işleminden ve Birinci Başkanlık Kurulunun kararlarındaki süreler sona erdikten sonra 15. Ceza Dairesine gerek tebliğname tanzim edilerek, gerekse başka dairelerden görevsizlikle gönderilen dosyaların 23. Ceza Dairesine aktarılacağına dair iş bölümü kararında hiç bir düzenleyici hüküm bulunmadığı gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yeni kurulan dairelerin arşivlerinin olmaması nedeniyle 23. Ceza Dairesine tebliğname düzenlemeyerek, düzenlediği tebliğnamelerde 15. Ceza Dairesini muhatap alması ve bu durumun anılan daire tarafından da kabullenilmesi karşısında;
Yüksek 15. Ceza Dairesince Birinci Başkanlık Kurulunun kararlarındaki devir işlemi için belirlenen süre (13.02.2015) den sonra başka dairelerden görevsizlikle gönderilip 04.05.2015 tarihinde bu dairenin esasına kaydedilip arşivine alındığı UYAP kayıtlarından anlaşılan işbu dava dosyasının dairemize devredilmesi iş bölümüne dair düzenlemelere aykırı bulunmuştur.
Bu nedenlerle:
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı iş bölümü kararı ile 03.02.2015 tarihli ve 19 sayılı kararları uyarınca temyiz davasını inceleme görevi Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 23.10.2018 tarih ve 13170-7042 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.’, (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
19.01.2015 tarihli ve 2015/8 tarihli Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu kararına göre, tebliğname tarihi 28.06.2014 tarihinden önce olan dosyalarda, görev hususunda iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme dikkate alınacağı belirtildiğinden, tebliğnamenin 11.02.2013 tarihinde düzenlenmesi karşısında; incelenen dosya içeriğine göre, iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen eylemin 5411 sayılı Kanunun 160/2. maddesinde düzenlenen ‘bankacılık zimmeti’ suçu olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki nitelendirme ve temyiz kapsamına göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı iş bölümü kararı gereğince temyiz incelemesinin Yüksek 7. Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 7 ve 15. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
11.02.2013 olan tebliğname tarihi itibariyle ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “…Katılan bankanın Tuzpazarı şubesinde görevli olan şüphelinin kasa işlemi yapmaya yetkisi bulunmadığı, nakit yetkilisi ve gişe yetkilisi olan görevlilere sahte imzalı dekontlar ve sahte vekaletnameler teslim ederek, ödeme işlemleri yaptırdığı, hesaptan ödenen tutarları teslim alarak zimmet suçunu işlediği, ayrıca hesaplar arasında usulsüz transfer işlemleri gerçekleştirerek zimmet suçunu gizlemeye çalıştığı…” biçiminde anlatılması karşısında, sanık hakkında dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu olan suçların tebliğnamenin düzenlendiği 11.02.2013 tarihindeki yaptırım miktarları nazara alınarak yapılan değerlendirmede, iddianamedeki anlatıma göre banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 158/1. maddesinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmayacak şekilde adli para cezası; resmî belgede sahtecilik suçunun yaptırımı aynı Kanunun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olup, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun yaptırımı daha fazla olduğundan, temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 6110 sayılı Kanun’la değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan iş bölümü kararı uyarınca banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlarına bakmakla yetkili ve görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 23.10.2018 tarihli ve 13170-7042 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.