Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/232 E. 2018/294 K. 28.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/232
KARAR NO : 2018/294
KARAR TARİHİ : 28.12.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 21. (11.) Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 83-67

Sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda Çankırı Ağır Ceza Mahkemesince 05.06.2008 tarih ve 83-67 sayı ile; sanığın aynı suçlardan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen ve Daire Başkanı tarafından imzalanan 19.07.2011 tarihli ve 12708-13805 sayılı gönderme kararıyla dosyanın devredildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 19.03.2013 tarih ve 20655-5039 sayı ile;
“İddianamede; 30 Ağustos İlköğretim Okulunda memur olarak görev yapan sanığın, vergi iadesine konu harcamalarını tevsik etmek için kurumuna belge vermediği hâlde Muhasebe Müdürlüğüne bildirilen listeye ismini yazması olarak anlatılan eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 204/2. maddesine temas etmesi, 5237 sayılı TCK’nın 204/2. maddesinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde; iddianamedeki sevk ve nitelendirmeye göre Yargıtay Kanunu’nun değişik 14. maddesi gereğince; temyiz incelemesi Yüksek (11.) Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu”
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen ve Daire Başkanı tarafından imzalanan 16.02.2015 tarihli ve 8358-13625 sayılı gönderme kararıyla dosyanın devredildiği Yargıtay 21. Ceza Dairesince 24.06.2015 tarih ve 1498-2346 sayı ile;
“Suç tarihinde 30 Ağustos İlköğretim Okulunda memur olarak görev yapan sanığın, 2006 yılına ait vergi iadesi fişi vermediği hâlde, vergi iade fişi teslim listesinde kendi isminin karşısına imza atmak suretiyle hile ve desise ile haksız yere kamu kurumundan vergi iadesi aldığının iddia olunması, dosyada mevcut sanığın görev ve sorumluluklarına ilişkin belgelerde, sanığın yerine getirmekte olduğu mutemetlik görevinin asli görevi olmayıp muhasebe-mutemetlik evrakının takibi şeklinde geçici görev olduğunun belirtilmesi karşısında, suça konu belgenin sanığın görevi gereği düzenlemekle yetkili olduğu bir belge niteliğinde olmadığı anlaşılarak, yapılan incelemede:
İddianamedeki sevk ve tavsife, temyizin kapsamına, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 6110 sayılı Kanun’la değişik 14. maddesinin son fıkrası ve 6110 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 2. fıkrası ile 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.07.2011 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun işbölümüne ilişkin 12.05.2011 tarih ve 2011/1 sayılı kararı gereğince, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu yerine sehven Özel Daireye gönderilen dosya, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 30.10.2018 tarih ve 12612-7305 sayı ile; oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.

CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 21. (11) Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14. maddesinin maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddesinin 5. fıkrasında; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
02.07.2010 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken 17.03.2008 tarihli iddianamede eylemin “Şüpheli …’ün görev yaptığı 30 Ağustos İlköğretim Okulundan getirilen ’30 Ağustos İlköğretim Okulu Vergi İade Miktarlarını’ gösterir listenin incelenmesinde, iki nüshadan ibaret olan ve ilk düzenlendiği sırada özel belge olarak düzenlenen ancak okul müdürü imzası ve müdürlük mührü vurulduktan sonra resmi belge özelliği kazanan belgenin nüshasının birisinde … isminin karşısında imza bulunduğu, bir nüshasında ise imza bulunmadığı, buradan şüpheli …’ün resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin tespit edildiği” şeklinde, 06.06.2007 tarihli iddianamede ise eylemin “Vergi iade fişi vermediği hâlde vermiş gibi alındı belgesine imza atarak vergi iadesi almak suretiyle kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçunu işlediği” şeklinde anlatılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 158/1-e maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık ve aynı Kanun’un 204/1. maddesinde düzenlenen resmî belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması hâlinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması hâlinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu olan suçların tebliğnamenin düzenlendiği 02.07.2010 tarihindeki yaptırım miktarlarına göre yapılan değerlendirmede; nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı TCK’nın 158/1-e. maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası; resmî belgede sahtecilik suçunun yaptırımı aynı Kanun’un 204/1. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olup; TCK’nın 158/1-e. maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı daha ağır olduğundan, temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 15. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 21. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 19.03.2013 tarihli ve 20655-5039 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.