Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/225 E. 2018/287 K. 28.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/225
KARAR NO : 2018/287
KARAR TARİHİ : 28.12.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 11 ve 8. Ceza
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 235-1254

Sanık … hakkında dolandırıcılık, resmî belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince 12.05.2011 tarih ve 194-140 sayı ile sanığın eylemlerinin TCK’nın 204/1, 207/1-2 ve 245. maddeleri kapsamında resmî belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik ve banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçlarını oluşturabileceğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesince de 06.06.2011 tarih ve 151-254 sayı ile karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine oluşan görev uyuşmazlığının çözümü bakımından Yargıtay 5. Ceza Dairesince 22.11.2011 tarih ve 11957-24155 sayı ile İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesiyle görev uyuşmazlığı son bulmuş olup yapılan yargılama sonucunda İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesince 03.10.2012 tarih ve 235-1254 sayı ile sanığın dolandırıcılık, resmî belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükümlerin sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 12.01.2017 tarihli ve 11265-212 sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince 16.02.2017 tarih ve 409-1103 sayı ile;
“2297 sayılı Yargıtay Yasası’nın 6110 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde ‘ Ceza Dairelerinde, Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir. ‘ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
04.05.2011 tarihli iddianame ile sanığın, müşteki adına düzenlediği sahte nüfus cüzdanı ile bankaya başvurarak kredi kartı alması şeklindeki eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 204/1 ve 245. maddelerinde öngörülen ‘resmi belgede sahtecilik ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması’ suçları tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki anlatıma, temyizin kapsamına, tebliğname tarihine ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 8. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Yargıtay 8. Ceza Dairesince de 23.10.2018 tarih ve 7286-11480 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza Dairesinde, Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’. hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 04.05.2011 tarihli iddianamesiyle, ‘nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik’ suçları tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki anlatıma, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yargıtay Yüksek (11.) Ceza Dairesine ait olduğu”,
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11 ve 8. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddesinin 5. fıkrasının; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
28.04.2014 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken görevsizlik kararında eylemin “…Sanığın temin ettiği müştekiye ait kimliğin üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak müştekiye ait kimliği bu şekilde kullandığı, sanığın bu sahte kimlikle Finansbank A.Ş.’den 41.. nolu kredi kartını aldığı, kredi kartını hiç kullanmadığı, sanığa atılı suçların sahte resmî belge ve özel belge düzenlemek ve sahte kredi kartı oluşturmak suçlarını oluşturduğu” şeklinde anlatılması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 204/1, 207/1-2 ve 245. maddelerinde düzenlenen resmî belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik ve banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Temyiz incelemesine konu olan suçların tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları nazara alınarak yapılan değerlendirmede ise üç yıldan altı yıla kadar hapis cezasını gerektiren banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunun yaptırımı daha ağır olduğundan, temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 8. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir. Eylemin gerçekte hangi suçu oluşturacağı ise temyiz incelemesi sonucunda belirlenecektir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle
1- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 23.10.2018 tarihli ve 7286-11480 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.