Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/22 E. 2018/84 K. 02.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/22
KARAR NO : 2018/84
KARAR TARİHİ : 02.05.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 16 ve 12. Ceza Daireleri
Hakimlik : İZMİR 3. Sulh Ceza
Günü : 22.10.2015
Sayısı : 2210

Şüpheliler Özcan Karanfil, Yaser Özoğlu, Emin Göktaş, Süleyman Çelik, Mehmet Erikoğlu, Cumhur Kaya ve Bahri Karataş hakkında görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17.06.2015 gün ve 32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı şikâyetçiler tarafından itiraz edilmesi üzerine İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğince 22.10.2015 gün ve 2210 sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2016 gün ve 400267 sayılı ihbarnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 16. Ceza Dairesince 10.05.2017 gün ve 201-3917 sayı ile;
“…İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 gün ve 2014/4252 soruşturma ve 2015/32691 karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar ile şüpheliler hakkında, görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara karşı şikâyet edenler Ömer Berber, …, Muhammed Gömük tarafından suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçu dışındaki diğer suçlar yönünden itiraz edildiği anlaşılmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karardaki nitelendirmeye, itiraz edilen suçların kapsamına, nitelendirmedeki ağırlığa 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmüne, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 14.01.2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararındaki iş bölümüne göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevi Yüksek 12. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 12. Ceza Dairesince de 20.12.2017 gün ve 3740-10585 sayı ile;
“… İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 tarih 2014/4252 soruşturma ve 2015/32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında, ‘Müştekilerin Cumhuriyet Başsavcılığımıza vermiş oldukları şikâyet dilekçeleri ile dönemin İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Organize Suçlar Büro Amirliğince yapılan 10-09-35-012(K) adlı projeli çalışma kapsamında gerçekleştirilen operasyon ile mağdur edildikleri, kendilerine kumpas kurulduğu, bilinçli şekilde itibarsızlaştırıldıkları ve şüphelilerin atılı suçları işledikleri iddialarına yönelik soruşturmaya başlanılmış ise de…şüphelilerin üzerilerine atılı suçu işlediklerine dair soyut iddia haricinde haklarında kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe teşkil edecek delil bulunmadığı anlaşıldığından…’ ibarelerine dayalı olarak şüpheliler hakkında görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Şikâyetçiler, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 tarih 2014/4252 soruşturma ve 2015/32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yönelik itiraz başvurularında, açıkladıkları nedenlerin yanı sıra re’sen gözetilecek diğer hususlar çerçevesinde de itirazlarının kabulü ile anılan kararın kaldırılmasını talep etmiş olup, şikâyetçilerin itiraz dilekçelerinin temelini oluşturan olaylar zinciri ile şikâyetçilerin itiraz dilekçelerindeki ifadeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, itirazlarını görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme suçları ile sınırlandırmadıkları, şikâyetçiler tarafından suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçunu da kapsar şekilde itirazda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteminde de suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçu açıkça diğer suçların yanında yazılmış ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2016 gün ve 2016/400267 sayılı tebliğnamesi de Yargıtay 16. Ceza Dairesine hitaben düzenlenmiş olup, esasen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrası gereğince, hakim veya mahkemece verilip, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, kendisine yapılan başvuruda belirtilen nedenlerin dışında tespit ettiği diğer hukuka aykırılıklara da bozma talebinde yer verebilir.
Açıklanan gerekçelerle şikâyetçilerin itiraz dilekçelerinin kapsamına, gerek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın gerek kanun yararına bozma isteminin görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarına yönelik olmasına, şüphelilerin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) olarak tanımlanan silahlı terör örgütünün üyesi olduklarına ilişkin iddialara, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesindeki; ‘Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükmüne, kanun yararına bozma istemine konu suçlardan en ağırının silahlı terör örgütüne üye olma suçu olmasına, 26.02.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, 01.03.2016 günü yürürlüğe giren 12.02.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince, kanun yararına bozma isteminin incelenmesi görevi Yargıtay 16. Ceza Dairesine ait olduğu”
Gerekçeleriyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 16 ve 12. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karara yönelik kanun yararına bozma talebinin hangi Özel Daire tarafından incelenmesi gerektiğinin tespitine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 28.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla değişik, Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen, 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır”, (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2016 gün ve 400267 sayılı ihbarnamesinde;
“Görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından şüpheliler Özcan Karanfil, Yaser Özoğlu, Emin Göktaş, Süleyman Çelik, Mehmet Erikoğlu, Cumhur Kahya ve Bahri Karataş haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17.06.2015 tarih 2014/4252 soruşturma ve 2015/32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 22.10.2015 tarih ve 2015/2210 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, aynı dosyanın müştekisi olan Muhammet Gömük hakkında suç örgütü kurmak ve yönetmek, yargı görevi yapanı etkilemek vs. suçlarına ilişkin olarak yürütülen soruşturma esnasında yapılan telefon dinlemesi sırasında, dosyanın diğer müştekisi olup o tarihte İzmir Adliyesinde hakim olarak görev yapan … ile yapılan görüşmelerin de dinlemeye takılması üzerine, görüşme içerikleri nedeniyle müşteki … hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başmüfettişliğine ihbarda bulunmasını müteakip, yapılan disiplin soruşturması sonucunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesinin 28.04.2015 tarih ve 2013/230 esas sayılı kararı ile müşteki … hakkında ceza tertibine yer olmadığına dair karar verilmiş olması, haklarında kovuşturmaya yer olmadığında dair karar verilen şüpheliler hakkında İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 14.01.2015 tarihli ve 1985 sayılı kararı ile polis başmüfettişlerince yapılan soruşturma sonucunda şüphelilerin ‘görev sırasında veya dışında yasaklanan tutum ve davranışlarda bulunmak, denetim görevini yerine getirmemek, hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak’’ suçlarından disiplin cezası ile cezalandırılmış olmaları, yine Emniyet Genel Müdürlüğümün 22.04.2016 tarihli ve 61601 sayılı kararı ile diğer müşteki Ömer Berber’e hitaben yazılan ‘somut olay bakımından zarara uğratıldığınızı iddia ettiğiniz şahısların eylemlerinin hizmetin gereklerine ve kanuni sınırlarına uygun olmadığı, şahısların kişisel kusurlarından kaynaklandığı sabittir. Bu nedenle şahıslar hakkında gerekli yasal süreç başlatılmıştır.’ şeklindeki bilgi yazısı ile müşteki Muhammed Gömük’ün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu 24.03.2015 tarihli ifadesinin 2. ve 3. sayfalarında yer alan ‘paralelci polisler tarafından HSYK seçiminde karşı listede aday olan hakim …’a iftira atarak kendileriyle işbirliği yapmamı istediler, ben de böyle bir durumu kabul etmediğimi söyledim….Soruşturmayı yürüten polis memurları sürekli bana, bizimle iş birliği yap, hakim Yahya Bey hakkında rüşvet alıyor, içeriden adam çıkartıyor diye iftirada bulun, senin de suçun olmadığını biliyoruz, bizimle anlaşırsan seni çıkartırız diye söylüyorlardı’ şeklindeki beyanları karşısında, şüphelilerin atılı suçu işlediklerine dair delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, söz konusu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği” şeklinde eylemlerin anlatılması karşısında şüpheliler hakkında görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, suç işlemek amacıyla kurulan silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kanun yararına bozma talep edildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; kanun yararına bozma incelemesinin, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talebine konu suçlardan müeyyidesi en ağır olan suç işlemek amacıyla kurulan silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 16. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 12. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 10.05.2017 gün ve 201-3917 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 16. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.