Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/204 E. 2018/266 K. 28.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/204
KARAR NO : 2018/266
KARAR TARİHİ : 28.12.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 13 ve 15. Ceza
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı :1308-1908

Sanık … hakkında dolandırıcılık ve nitelikli hırsızlık suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesince 19.12.2012 tarih ve 1308-1908 sayı ile sanığın aynı suçlardan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükümlerin sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 13. Ceza Dairesince 21.04.2015 tarih ve 22565-7460 sayı ile;
“İddianamedeki nitelendirmeye, sevk ve uygulama maddelerine, 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde öngörülen temel cezaların alt ve üst sınırlarına, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 14 ve 17. maddelerine ve tebliğname tarihine göre, işin incelenmesi Yargıtay 15. Ceza Daircsi’nin görevine girdiği”,
Yargıtay 15. Ceza Dairesince de 20.09.2018 tarih ve 9968-5765 sayı ile;
“Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 19/01/2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararının Yargıtay Ceza Daireleri işbölümünü düzenleyen II nolu bölümün, ortak hükümler başlığının 3. bendinde, ‘Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından ise mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan ‘nitelikli hırsızlık’ suçunun cezası, tebliğname tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-e maddesinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis; ‘dolandırıcılık’ suçunun cezası ise TCK’nın 157/1 maddesi uyarınca 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki sevk maddeleri ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (13.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 13 ve 15. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddenin 5. fıkrasında; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
15.05.2014 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “Şüpheli Mert’in daha önce ruhsatı ve kaydı kendisine ait 06 KMN 77 plakalı 2007 model, Fiat Doblo marka aracı 27 Ekim 2009 tarihinde Noterden vekalet ile müşteki …’a sattığı ve aracın müşteki …’a devredildiği, müştekinin 2 yıl boyunca diğer şüpheli eşi … ile Noter marifetiyle satın aldıkları bu aracı birlikte kullandıkları fakat aracın ruhsat kaydını kendi üzerlerine almadıkları, suç tarihinde şüphelinin aracın ruhsat kaydı kendisi üzerinden alınmadığı için ve bir kısım vergi borçları kendisine geldiği gerekçesiyle, olay tarihinde müştekilerin evinin önünde park halinde bulunan aracı çaldığı, her ne kadar savunmasında ödediği vergi borçlarını karşılamak amacıyla bu hırsızlık eylemini işlediğini savunmakla birlikte dosyada sadece ödenmiş 150-200 TL vergi borcu tahsilat makbuzunun olduğu şüphelinin yaklaşık 9 Bin TL değerindeki aracı 3.bir kişiye satmış olmasına rağmen aracın tamamını tasarrufuna alma saikiyle hareket ettiği vergi borcu ödediğine dair miktarın çok üzerinde bir meblağı satış yoluyla ele geçirmesine rağmen müştekiye haber vermemesinin şüphelinin bu eylemi hırsızlık kastıyla işlediğini gösterdiği,
Şüphelinin müştekiler Kudret ve Yılmaz’dan çaldığı otomobili bir süre gizli kullandıktan sonra diğer müşteki Coşkun Dokumacıya bu aracın bir başkasına ait olduğu ve hırsızlık konusu mal olduğunu bildiği halde aracın ruhsat bilgileri kendisi üzerine kayıtlı olmanın verdiği imkanı da kullanarak müşteki Coşkuna satmak ve satış bedelinden 5.250 TL müşteki Coşkun’dan tahsil etmek suretiyle müşteki Coşkunu dolandırdığı, şüphelinin bu haliyle Yılmaz ve Kudrete karşı hırsızlık, Coşkuna karşı da dolandırıcılık suçunu işlediği…” şeklinde anlatılması karşısında sanık hakkında nitelikli hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması hâlinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması hâlinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu olan suçların tebliğnamenin düzenlendiği 15.05.2014 tarihindeki yaptırım miktarları nazara alınarak yapılan değerlendirmede nitelikli hırsızlık suçunun müeyyidesi daha ağır olduğundan, temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 13. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 21.04.2015 tarihli ve 22565-7460 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 13. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.